AVRUPA SANAT TARİHİNİN BİR YAKIN DÖNEM HADİSESİ: 'ARASCAN DÖNMEZ;BİR PERFORMANS PROJESİ!'
GÜNDEM GAZETESİ ÇAĞDAŞ SANAT ÖZEL DOSYASI: ARASCAN İLK BÖLÜM!
İlklerin öncüsü olan bir performans sanatçısı ile taşıdı bundan tam 10 sene önce Türkiye. Beş senelik bir izlek sundu Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez kendisi ve yaptığı işler ile bu coğrafyaya ve insanına.
İlk işi 'Ağustosta Karla Dans'ta 'ensest'i ele aldı ve hem Türkiye hem de Avrupa'da 'baba-erkek çocuk ensest'i üzerine bir iş çıkarma fikri ile daha iş ortaya çıkmadan dikkat çekti ve tüm odaklar bir anda onun üzerindeydi.
Çok önemli bir gazeteciye bu performans için verdiği röportajı aynı gazetede bozarak 'bu röportaj diğer tüm performanslarım gibi yarın öbür gün bir müzeye iş. En olmadı bir işe hizmet edecek sıradan ama işe yarar bir sanat nesnesi' diyerek iletişimde çok önemli bir kavram olan 'medium is the massage' ı kendisi üzerinden evriltti.
Gelecek on sene boyunca erkek performans sanatçısı olarak sadece o konuşulacak ve yapmak istediği şey öldüğü takdirde anlaşılacaktı!
Ölümün performansa dönüştüğü noktada ise sanat uyaranları yeni bir izin peşini sürecek ya da Arascan sürdüğü izle yeni bir uyarana dönüşecekti!
Foto: Arascan Dönmez'in, 'Umut Çocukları Derneği' tarafından bir seneliğine derneğin 'resmi umut yüzü' olmasını sağlayan,125 hafta süren 'Ağustosta Karla Dans' adlı performansının karanlıkta oynanan versiyonu için yapılan görseli.
(Görsel:Nuri Kaya/Karanlık İşler Gösteri Merkezi)
Rus asıllı performans sanatçısı Oleg Kulik'e gönderme yaptığı bir sonraki işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'da sahneye canlı olarak kaka yaptı ve sahneye ilk kez kaka yapan erkek performansçı olarak yeni bir ünvan daha kazandı. İki işinde de sertlik ve rahatsız edicilik bir arada ve hat safhadaydı.
Zira ilk performansı olan 'Ağustosta Karla Dans'ta da dansın önemli isimlerinden Zeynep Tanbay ve Mehmet Sander'i çarpıcı bir sahne ile yerinden oynatmış ve dakikalarca ayakta alkışlatmıştı.
Performansın ana objelerinden biri olan biberonla çırılçıplak bir şekilde tavandan sarkan tuvalet kağıtlarına uzanarak dans ettiği ve bu esnada transa geçerek bedeninin akıbetini seyirciye bıraktığı dans sahnesi için bazı çevreler 'dans mı bu' derken, Tanbay ve Sander, 'bayağı ve doğrudan çağdaş sanat' demiş ve eklemişti: 'Oldukça sert ve kışkırtıcı.'
Performans sanatında yeni bir dönemin kapısı söz konusu iki performansta yaşanan ilklerle çağdaş sanat için 2000'li yılların ilk çeyreğinde onunla aralandı.
Foto: Arascan Dönmez'in 105 hafta süren ve bir patrikane tarafından finanse edilen yasaklı ikinci çağdaş işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'ın ana görseli.
Çalışma Kıvanç Dönmez'in resmi instagram hesabının hikaye bölümünden alındığı için orjinalden çok fazla olmamakla birlikte bozmadır. (Görsel:Cenk Alyanak.)
Gezi Olayları'nda tuttuğu 'özgürlük nöbeti' ile Duran Adam'ın başlattığı eylemi takip etti ve 'özgürlük suyu' adlı performansı ile insanları pembe bir gül suyu şişesine koyduğu su ile korkutarak Gezi Psiskolojisi'ne yeni bir okuma getirdi. Ulusal Kanal'ın Gezi Parkı'ndan yaptığı canlı yayını basarak havladı ve o günden sonra 'havlayan adam' olarak anılıp mizahı yapılan tek performans sanatçısı oldu.
Foto:Taksim Gezi Hareketi,Atatürk Kültür Merkezi,2013 Haziran. (Fotoğraf:Gündem Gazetesi-Arşiv)
Ne yazık ki ünvanların ve etiketlerin peşinde koşan, popüler kültür ile sentezlenip harmanlanan bir tanınırlılığı yeğ tutan sanat piyasası bunun tersine bir istikamette iş yapanları tanıma konusunda yaşadığı sıkıntıyı Arascan Dönmez 'de de sürdürdü.
Bu ilklerden çok daha fazlasını içeren iki iş en başta bir kimlik sorununu önceleyerek olmayan bir kişiyi 'Arascan Dönmez' ile oldurarak sahne üzerinde bu karakterin sundukları ile paralel olarak bu karakterin olmuş olma halini de performanslaştırıyordu.
Ne var ki bunun farkına ancak, doğması muhtemel bir karaktere ölmesi de muhtemel diye bakan yaratıcısı, tıpkı doğumda olduğu gibi ölümde de bu hakkı tanır olursa varılacaktı.
Sekssiz bir dünya ütopyası!
James Den ile ruhsal olarak bütünleştiği dönem bu süreci performansa dökerek döneminin en büyük patlamasını yaşadı ama 'İyi Geceler James Dean' adlı bu performans bir sürecin aslında devamı değil sonu ve sonucu demekti.
İçlerinde 'Afife Jale Jürisi'nden, 'Direklerarası Seyirci Topluluğu'ndan ve 'Tiyatro Pera'dan gelen büyük bir topluluk performans sırasında üstlerine dökülen süt nedeniyle rahatsız olarak performansı durdurdular Dönmez'in ölümüne giden süreci o ya da bu şekilde başlatan oldular.
Foto: Arascan Dönmez'in Rotary Clup sponsorluğunda, Mersin Devlet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencileri ile altı ay süren bir laboratuvar sonucu hazırladığı 'Sessiz-Sekssiz' adlı tek gösterim düşünülen, yoğun güvenlik önlemleri alınmasına sebep olan üçüncü işinin ana görseli. (Görsel: Cenk Alyanak.)
Yüksek sanat otoriteleri tarafından performans hayatının sonu gelse de yasaklı performansı kabul eden bir gösteri mekanı kısa süre içinde bulundu ama bu mekan başka bir komploydu ve kendi hayatının da biteceği geceye mekanın teklifini kabul ederek ister istemez soyunmuş oldu.
Ölümün performansı;'süt'!
Kendisinin belgeselini yapmak için yola çıkan idealist 3 belgesel öğrencisinin kameraları ile içeride rehin alındığı, seyirci ile mekan sahipleri arasında çıkan arbede sonucunda emekli bir eski bankacı ile yeni hamile bir kadının bayıldığı, ambulansın, iki işinin ehli avukatın ve bir de polis aracının eşlik ettiği geceye dair tüm görüntüler mekan sahipleri tarafından silinerek yok edildi.
Foto: Birleşik Krallık, Londra. (Fotoğraf: Gündem Gazetesi,Seçki.)
5 sene sonra 'gundemgazetesi.net'e anlattı!
Türkiye'de vücut bulup Avusturya'da final yapan 'Arascan Dönmez;Bir Performans Projesi!' şimdi Londra yolcusu. Londra'dan önce projenin mimarı Ares Kıvanç Dönmez hala bir mezarı bulunmayan Arsacan Dönmez'i, işlerini ve ölüme giden sürecini ilk kez tüm çıplaklığıyla, ölümünden tam beş yıl sonra 'gundemgazetesi.net'e anlattı.
Gündem'e Özel!
Sadece 'gundemgazetesi.net'e özel bu çok önemli röportaj haberi okurken okuyucuya yapmamız gereken küçük bir uyarı var. Ares Kıvanç Dönmez ile Ares Kıvanç Dönmez'i en başından ayırmak gerekecek.
Arascan Dönmez, Ares Kıvanç Dönmez'in yarattığı bir performans karakteri ve kendisi tam beş sene boyunca Arascan Dönmez'in ona buyurduğu şekilde yaşadı, performans yaptı, hareket etti ve dediği neyse o doğrultuda ilerledi.
Foto: Ares Kıvanç Dönmez (Fotoğraf:Cenk Alyanak)
Yaratılmış bir kimlik; 'Arascan Dönmez'!
Asıl konuşulması gereken de o aslında. Çünü o, kimlik inşasını bir başkasının üzerinden gerçekleştirerek yapmak istediği herşeyi yapıp sonra da bütün bunları bir başkasının yapmış olduğu bilgisi ile önce büyük bir rahatsızlık sonra da rahatlık yaşayarak mental sanat'a kapı aralayan bizzat o.
Sanatın mental olanı röportajda onun sözleriyle de okuyacağınız üzere performansta artık onunla alacağı bir yol varsa tatlı bir imkan bulmakta.
Foto: Arascan Dönmez'in ilk işi 'Ağustosta Karla Dans'ın, New York Türk Günü Yürüyüşleri davetli gösterimi için tasarlanan görseli. (Görsel: Merih Özkan.)
Önce Kıvanç Dönmez kim'e bir ön giriş: Kıvanç Dönmez ve kafası!
Dahi çocuk özellikleri her çocukta aynı olmasa da çoğunda seyreden ayrıcalıklar ve başkalıklar onda da aynıymış aslında.
Derin tefekkür kapasitesi, farklılıklara uyum sağlama, belli bir eğitim almadan güzel sanatlara duyduğu ilgi, kendine karşı aşırı özgüven, korkusuzca riske girme ve birşeyleri kolay riziko edebilme, ileri seviyede anlayış kabaliyeti, alışılmadık seviyede farklı konularda ilgi ve merak, çok soru sorma, soyut düşünme, sonuçları çok çabuk hissetme, alternatif çözümler üretme konusunda erken ve hızlı gelişme, fizikötesi olayları düşünme konusunda yaşıtlarına göre daha önceden ilgilenme, felsefi tavırlar, garip düşünceler, zihni egzersizlerle esnek düşünme kabaliyetini geliştirme, olmayacak bir senaryo ile ilgili olarak çok sayıda çözüm üretme becerisi ve zor durumda olan herhangi bir kimseye karşı o anda destek görevi görecek gücü ve direnci kendisinde görebilme gibi...
Foto: Ares Kıvanç Dönmez/5.5 yaş fotosu.(İstanbul.Gölcük.)
Bunun gibi daha pek çok özelliğini fark ederek ona ilkokul birinci sınıf öğret meni Münire Dabakoğlu ona 'süper çocuk' demiş ama ailesi yaşamın rutini içinde bunun üstünde çok durmamıştı.
'Biraz akıllı' olması belki de büyütülecek bir durum değildi, ne de olsa büyüyecekti, diğer tüm çocuklar gibi.
Ta ki çok küçük yaşta gerçekleştirdiği performanslar ile bir performans sanatçısı olarak büyük toplulukların karşısına çıkıp bir dönüşüme imzasını atana kadar...
O zaman dahi çizgisine yakın olduğu anlaşılacak ve toplum içinde adaptasyon sağlayamadığı şeylerin 'dahi çocuk sendromu' ile yakından olan ilgisi onu profesyonel yardım almaya zorlayacaktı.
Her ne kadar yaşamın bazı alanlarına nüfus etmekte zorlansa ve bugün kendisini 'sosyal bir yalnız' olarak tanımlasa da, 'Arascan Dönmez; Bir Performans Projesi'nin fikir babası ve mimarı, 28 yaşındaki Çağdaş Sanatçı Ares Kıvanç Dönmez çok genç yaşta çağdaş sanatta bir okuma konusu.
Foto: Türk Tiyatrosu'nun duayen ismi, büyük çınar Genco Erkal.
Eğitim hayatının temel taşını da Coşkunsoy atıyor onun adına. Mustafa Ruhi Şirin önderiğinde gerçekleşen 1.İstanbul Çocuk Kurultayı'nda divan sözcüsü olup 'ensest' hakkında konuşmaya kalktığında bunu yapabilece ğine dair ilk deteği ondan alıyor.
(Bu dosya için Coşkunsoy'u da özel olarak bulduk ve zorlu bir mesainin ardından kendisi ile buluşup konuştuk. Finalde onun da anlattıkları olacak size.)
Foto: Arascan Dönmez'in Avusturya-Viyana'da cenaze merasimi sırasında akıbeti kaybedilen tabutu.
(Ölümüne sebep olan performans 'süt' olduğu ve vasiyetnamesinde merasime 'anne sütü' ile gelinmesini istediği için bağlam noktalarından yola çıkılarak ve son performansında kullandığı Nükhet Duru'nun 'Büyüme Çocuk' şarkısına vurgu yapılarak, yetişkin değil çocuk tabutu olarak düşünüldü.)
Tabut Viyana'da!
Foto: Arascan Dönmez'in tüm geliri Umut Çocukları Derneği'ne bağışlanmak üzere Muammer Karaca Tiyatro Salonu'nda iki gece üst üste gerçekleştirdiği 'Sokağın Adı;Ben' adlı performansının görseli. (Görsel: Merih Özkan.)
Bu röportajın yayına girdiği şu günlerde özel bir fonla eğitim ve kariyer hayatı için psikoloji okumaya gideceği Birleşik Krallık'ta onu bekleyen hayat tan henüz habersiz ama süreç nasıl ilerleyecek olursa olsun, ilk işi Arascan için bir mezar yaptırmak ve Avusturya Teknik Üniversitesi'nde saklandığı bilinen tabutu oradan getirtmek.
Finali yarattığı karakterin ölümü ile sonuçlanan ve mezarı değil ama tabutu Viyana'da bulunan Bağımsız Performans Sanatçısı Arascan Dönmez'i ve hayatının ondan sonrasını bir de çok açık olmamakla birlikte bundan sonrasını konuştuk. Hazırsanız, başlıyoruz. Bir kaç gün sürecek olan bur röportajın bugün için yer verebileceğimiz kısmı sadece girişi ve kısacası 'merhaba' sı.
Foto: Arascan Dönmez'in Şermola Performans Sahnesi'nde, 'Ağustosta Karla Dans' adlı performansın gösterimlerinden birinde, performans sırasında çekilen fotoğrafı.(Fotoğraf: Mustafa Sütlaş.)
Her ne kadar haber ve giriş kısmını kısa tutmaya çalışsakta içeriğin yan yollara sapması ve esas olandan uzaklaşması adına gazetemizin kültür sanat birimi olarak taşıdığımız kaygı nedeniyle anca bu kadar başarabildik. Konunun çok katmanlılığı ve içeriği oluşturan sanatçıya, daha önce kendisi ne hiç rast gelmemiş bir kitlenin ilk kez bu dosyada rastgelecek olma ihtimalini de göz önünde bulundurarak, ilk bölümü sunarız.
Size yaptığınız sanatın adı gibi çağdaş bir merhaba. Nasılsınız?
'Çağdaş merhaba'lar bu tip buluşmalar dışında günün toplumlarında çok ama çok az. Bende aynıyla merhaba diyorum size. Zaten bugün 'çağdaş' dediğimiz şeyi de ayrıca tartışmamız gerektiğini düşünüyorum. Vurucu diyebileceğimiz işlerin çağdaş sanat adına doğru düzgün örnekler bulupta göstererek 'işte budur' diyebileceğimiz ürünlerden ibaret olduğunu pek az düşünüyorum.

Gelişmesini ivme kazanmış sömürüye borçlu bence kendisi. Bedavaya çalışan, görünen ama görünmeyen bir sürü kültür ve sanat işçisi sayesinde, stajyer öğrencisinden tutun da, alt ve üst düzey bilmem kimine/kimsesine kadar, karşılıksız emeğin ne olduğunu bu denli salt görebileceğiniz tek sektör çağdaş sanat sektörüdür.
Özellikle 'sanat sektörü'dür demiyorum çünkü sanat ve sektör kelimeleri bir araya gelice anladığımız şey bir pop müzik şarkıcısının açıkhava konseri ve/ya da bir make-up artistin sosyal medya hesabına yüklediği videoyu da içine alabiliyor.
Foto: 16.İstanbul Bienali Ana Görseli-Yedinci Kıta. (Kıvanç Dönmez'in instagram hesabının story bölümünden alındığı için üstünde oynanmış olup, orjinalin bozulmuş halidir.
Dolusunuz bu konuda. Çağdaş sanat hak ettiği yerde değil mi bugün?
Foto: Arascan Dönmez, Ağustosta Karla Dans adlı performansın sokak temsili. Performansın 'muz' ve 'dans' bölümlerinin temsili sırasında/İstanbul,Cihangir. (Foto: İstanbul Bilgi Üniversitesi Eksi Yirmi Dört Dergisi Basın Ekibi.)
'Google translate' aracılığıyla sanatın çevirisini eviren ve çeviren bir lümpen grubun çağdaşdan ne anladığını bugün anlayacağımız yer sadece Bienal mi sizce? Bence tam olarak değil, çağdaş 'çağdaş' olarak durduğu yerde zaten, almaya çalıştığı bir hak yok ama onunla iddia edilen hak çok. Sorun tam olarak bu bence!
Gerekli vurguyu yaptık haberin başında ama yine de bir yanılgı olmasın diye, siz kimsiniz? Arascan siz değilsiniz bu açık ama Kıvanç Dönmez kim?
Foto: DetayYapım tarafından Atv kanalı için çekilen 1998 yapımı 'Sıcak Saatler' adlı dizinin görseli.
(Görsel, üzerinde kişisel görüş beyan edilmiş haliyle, Kıvanç Dönmez'in resmi instagram hesabının story bölümünden alınmıştır.)
Doksanların mükemmel sayılabilecek işlerinden. Baş karakter bir belgesel habercisi olmalı o dizide. Bu muydu tek sebep?
O dizide Sedat Yalçın adında bir haberciyi canlandırıyor Mehmet Aslantuğ. Bu kaarakter Kıvanç D. için idol ama sadece bir dizi karakteri bunu tek başına yapmış olamazdı değil mi? Bir dönemim atv'si hemen hemen tüm yayıncıları ile onun gözdesi. 'Haberci' adlı belgesel programı ile Coşun Aral , 'Kahvaltı Haberleri' ile Murat Atıl, Zeynep Kasımlıoğlu, 'Bir Yudum İnsan' ile 'Nebil Özgentürk', 'Bamteli' ile Tayfun Taliboğlu ve bir de


Ayrıca Özel Marmara Koleji'ni kazanmanızda da Esra Ceyhan'ın payı var, doğru mu?
Valilik ve kaymakamlıktan sonra son rötuşlarda onunda etkisi oldu, doğru. Ortaokul Edebiyat öğretmenim ve bugün geldiğim yeri borçlu olduğum ilk insan Nazan Coskunsoy'un kendisine çektiği bir fax sonucu bağlantıya geçmesi ve benimde bir 23 Nisan günü ortaokul dayken kendisi ni ziyaret etmem sonucu tanışmış olmamızla başla yan süreç ve yazdığım yazılardan çok etkilenerek, başarı dosyalarımı inceleyerek benim için kurucu müdüre telefon açmış ve 'kolejiniz de okumayı en çok o hak ediyor, bu yaşta atv'ye bir bavul ödül ile geldi. Sosyal zekası çok kuvvetli. Zaten kaymakamlık tarafından biliniyor aldığı dereceler nedeniyle. Ben de Nazan Hanımın ve Kıvanç'ın yanındayım. Kurumunuzda bursla okumalı, tek handikapı maddiyat ama size bir sürü başarı sunacak' demişti.
Zaten edebiyat öğretmenim nefer olmuştu benim için ama birde gelecekte yapmak istediğim bir işi benden çok önce yapmış ve alcağı yolu almış olan bir televizyoncu üstün başarım karşılık olarak çok küçük yaşta büyü bir referans olmuştu bana. İyi ki sevmiştim onu o kadar çok bire bir iletişime geçmeden çok önce, yıllarca;ekranda!
Foto: Arascan Dönmez'in ölümüne sebep olan bir bardak süt, yanında ev kurabiyesi ile. Dönmez'in son performans gecesi, 'İyi Geceler James Dean' adlı performansın kulisinde çekildi.
(Görsel: Arascan Dönmez/Arşiv.)
İletişiminiz devam ediyor mu Ceyhan ile?
Evet, sisteme, siyasete, ülkeye ve insana dair konuşuyoruz sıklıkla. Hala beni ve başarılarımı takip ediyor, yazılarımı okuyor ve bana kardeşim diye hitap ediyor. Atv'ye ilk gittiğimde bana bir fotoğrafının arkasına 'çalış,yardımcı olmaya çalışayım' diye yazmıştı.
Marmara Koleji'nin Radyo-TV Gazetecilik Bölümü'nü yüzde yüz üstün yetenek bursu ile kazanıp, UNESCO'nun düzenlediği Güneydoğu Akdeniz Ülkeleri Çevre Projesi'ne röportaj kategorisinde katılmak için Cezmi Ersöz ve Aydın Boysan'dan sonra Ceyhan'ı da ikna etmek, bir anlaşmayı hayata geçirmek demekti benim için.
Bir kere en başta, ekran başında oturup izlerken çocuk yaşta inandığım bir televizyon yıldızının bu inancı boşa çıkarmaması büyük bir şeydi benim için. Uzun yıllar neden onu izlediğimle ilgili kendisinin yer yer samimiyetini sorgulayanlara bu gelişme bir ders niteliğindeydi.
Çünkü henüz seyircisiz yayın yaptığı bir dönem gitmiştim atv'ye ve içeriye onun izni sayesinde girebilmiştim. O gün kendimi her gün içinde gördüğüm o stüdyoyu ve onu gördüğüm için ölebilirdim. Sonra, çalışmıştım ve o da yardımcı olmuştu.
23 Nisan 2003 günü Beşiktaş Balmumcu'daki ATV binasında yayın bittikten sonra anlaştığımız gibi. O da ben de birbirimize verdiğimiz sözü tutmuş ve uymuştuk karşılıklı olarak bu anlaşmaya.
Foto: Televizyoncu ve sunucu Esra Ceyhan.
(Fotoğraf: Zeynel Abidin Ağgül.)
Nitekim o röportajların hepsi ile birinci oldum. Lisedeyken stajımın haber kanalı dışında olan bir kısmını kendisi ile yaptım ve Mesut Yar ve Taner Dileklen ile birlikte 'tv yapımclığı' üzerine eğitim verdiği bir kurumda derslerde ön sıralardaydım.
Nasıl bir çocukluktu sizinkisi? Ailenizdeki iletişimsizliği net bir şekilde tüm performanslarınız ve aile içi iletişim konuşmalarınızda gördük,dinledik. Sırf bu nedenle uluslararası düzeyde koçluk eğitimi aldınız ve şimdi ikinci lisans eğitiminiz psikoloji üzerine olacak. Arascan Dönmez'i bir kenara bırakacak olursak sizin çocukluğunuz?
Bence bu röportaj çok iyi olacak, en azından Kıvanç Dönmez olarak benim için çünkü daha başında çok esaslı bir yerden yürüyoruz. Bana kendimi ve işlerimi bu kadar geniş çapta açıklama fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ederim çünkü dijital basın sermaye getirmeyecek işler için artık dayanaksız bu geniş yerleri yakını için bile olsa vermiyor ne yazık ki.
Sorunun cevabına gelince...Bir düzeltme ile başlamak istiyorum sözlerime...
Foto: Ares Kıvanç Dönmez,Cihangir Roma Merdivenleri.(Fotoğraf:Cenk Alyanak.)
Ben 'Arascan Dönmez:Bir Peformans Projesi' kapsamında gösterime giren tüm performanslarda değil sadece ilk performans olan 'Ağustosta Karla Dans' için 'yarısı otobiyogrofik yarısı kurgu ama kesinlikle bu işin duygu sal bir dürüstlüğü var' demiştim. Çünkü ensest o güne kadar Türkiye sınırları içinde hiçbir işte konu alınmamıştı.
Dün gibi hatırlıyorum söylediğimi ama ilk başta işin neresi kurgu neresi gerçek ve tam olarak ne kadarı, bunu açık etmek istememiştim de.
Foto: Ares Kıvanç Dönmez,İstanbul/Cihangir. (Fotoğraf: Cenk Alyanak.)
Çok kısa araya giriyorum, siz yine kaldığınız yerden devam edin. Ne zaman açıklayacaktınız?
Çok sonranın işiydi bu açıklama, Arascan Dönmez'in ölümü ve Kıvanç Dönmez'in ortaya çıkışı ile bu da açıklığa kavuşacaktı elbet. Şu anda çıktığı gibi. Bu an, onu kaybettikten tam beş sene sonra hepimiz için çok doğru bir an.
Ama arada o kadar çok kurcalandı ki sosyal medyada, benim şunu demem gerekti bir yerde: 'Babamla olan iletişimsizliğim ve/ya da sıkıntılı baba-çocuk ilişkim performansta bire bir ve bunun üstümde yarttığı etki ensest yaşamış bir çocuğunki gibi.'
Foto: Arascan Dönmez'in ikinci işi 'Hadi Gel Domatesli Pilav Yapalım'a omurga olan Rus asıllı Performans Sanatçısı Oleg Kulik ve 'Geleceğin Ailesi' adlı çalışması.
Elbette benim babam gecenin bir vakti kapıyı açıp üstüme çullanmadı. Kaldı ki performansın son gössterimlerinden birine arkadaşları ile gelip biterken ilk ayağa kalkıp alkışlayanlardandı. Süreç yönetiminde 'sen sanatçısın, gereğini yap' diyen iki,üç insandan biriydi o.
Yanında Devlet Tiyatrosu oyuncusu Suna Selen'de vardı, birlikte uzun uzun konuştular, performansı kritize ettiler. Bana 'baba bir iş çıkarmışsın ortaya, alkışlama hakkım vardı değil mi, içeride alkışladım ama...'dedi. Onu yarı yarıya affettiğim andı o an. Ayrıca sitem sevgiden doğar, duygun olan insan durur merkezinde belki de bir ömür boyunca.
Merkezimde babam vardı çok uzun süre. Kendi kendimin babası olduğum gün 'merkez bir iki üç, yer, koordinat ve düzlem değişkliği' dedim hayali bir telsizle kendime.
Tamamen ne zaman affettiniz?
Onun da bir insan olduğunu idrak ettiğimde ve elinden o kadar geldiğini düşünüp, 'bildiğinin en iyisi oydu, yapabildiğinin en iyisi o kadardı' diyebildiğimde. Spiritüel yaklaşımda bulunmam ve öğretiye teslim olmam performanstan biraz sonraya dayanıyor. O da bir insan, beni bu kadar kötü etkileyeceğini bilemezdi.
Kaldı ki hepimizin bu dünyaya gözlerimizi açmadan önceki seçimlerimizde ilk onlar var;annemiz ve babamız. Melekler fısıldıyor kulağımıza, 'bak bu olacak' yaşayacakların diye, bizde onaylıyoruz. Ama gözümüzü açtıktan sonra unutuyoruz. Şikayet edemem!
Foto: Ares Kıvanç Dönmez,Gündem Gazetesi. (Fotoğraf: Temel Irmak.)
'Babamla yaşadığım iletişim sıkıntısının bende yarattığı tahribat ensest yaşamış bir çocuğunki gibi' açıklaması doğru okunmadığı takdirde yeni bir sıkıntı yaratabilir mi sizce?
Bu açıklamanın alt,üst ve ara metinleri doğru bir okuma ile aranıp, taranıp nihayet bulunursa, temiz haliyle anlaşılır olur. Kaldı ki ihmalden kaynaklı birçok boşluk doğru dolmadığında psişik evrede az biraz iğfal gibi. Kelimeler takılmanın hiçbir anlamı yok.
Ben bu ülkenin birinci sıralarda geldiği bir konuda iş yaptım ve başıma gelmesi gerekmezdi ama ancak öyle olduğu takdirde işin iş yapacağını çok iyi bildiğimden ben de kendimi ensest yaşamış bir birey olarak gördüm ve gösterdim.
Ülkenin yarısı bu sorunla boğuşurken ben kendimi ayrı bir yere koyup duruma sevinemezdim. Ama medya ayağı işin uzun bir ssürece yayılacak olduğundan hiçbir zaman bunun rahatsızlığını hissetmedim. Sanat kazanacaktı sonunda, benim hayatım reelde karşılık geldiği ve/ya da geleceği şeyle ne olabilirdi ki yanında. Umursamadım.
Foto: Arascan Dönmez'in,Umut Çocukları Derneği için iki gösterim düşünülen 'Sokağın Adı Ben' adlı performansı sırasında, sahneden.
(Fotoğraf: Bulut Dönmez-Arascan Dönmez'in babası.)
'Ares Kıvanç Dönmez; Bir Performans Projesi!'nin mimarı Ares Kıvanç Dönmez'in çocukluğunu anlattığı kısım ve dah fazlasıyla yarın kaldığımız yerden devam edeceğiz.
NOT: Bu röportaj/haber Gündem Gazetesi tarafından kültür ve sanata katkı getirmek amacıyla gazetenin izlediği temel politikadan bağımsız bir şekilde çağdaş sanata katkı getirmek amacıyla özel olarak hazırlanmıştır.
DEVAM EDECEK!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.