ALNIMDA KAR, BAŞIMDA DUMAN
(azı dizisi:1)
ALNIMDA KAR, BAŞIMDA DUMAN
Oya DİRİKCAN
Bu, askerliğini Güneydoğu'da yapan Mehmetçik'lerin Öyküsüdür
Yazılırken
ayrılık
.
alnım kar, başım duman, kirpiklerim çiğ,
burada yatıyorum, burada!
.
kal diyorum yamacında;
yenilme-sen,
düşürme-sen yüzünü kahrın inzivasına... (Yılmaz Odabaşı-Yine Dağdır Dağ
)
Karlı dağlarla bütünleşen Mehmetçik'in öyküsü
*Korkarken korkmamanın destanı
Güneydoğu'nun gerçek öyküsü, belki de hep kanayan, hiç kabuk tutamayan bir yara olmasında saklıdır
Başka bir gezegende değildir
Dünyadadır
Asya kıtasında, Türkiye sınırları içindedir. Anadolu toprağıdır toprağı
Aynıdır yani toprağı, suyu
Yağmuru aynı
Ama bir başkadır işte Güneydoğu
Yurdumun kanayan yarası, yüreklerin acısıdır
Dağları, tepeleri, karları kanlıdır, suları da
Herkes bilir, ama kimse demez, sessiz bir savaşın hüküm sürdüğünü Güneydoğu'da
Evet, Güneydoğu'nun öyküsü, sessiz bir savaşın öyküsüdür
Anadolu topraklarındaki, son yüzyılın en uzun süren savaşının
Baba Ocağından kopup, asker ocağında filizlenen Mehmetçik'in öyküsüdür, Güneydoğu
Bu öykü, korkarken korkmamanın, heyecanın, cesaretin, gözü karalığın, vatan sevgisinin, sessizliğin, savaşın, kanın, mayının, pusunun, uykusuzluğun, nöbetlerin, dağın, karın, şehitlerin, gazilerin öyküsüdür. Bu öykü, karlı dağlardaki menzillerin, sınır karakollarının, ölümün soğuk nefesinin öyküsüdür. Bu öykü anaların, bacıların gözyaşıdır
Birlikte yaşamış, aynı havayı solumuş, ekmeğini suyunu bölüşmüş, cepheye beraber gitmiş, kanı birbirine karışmış, cumhuriyeti birlikte kurmuş, mecliste omuz omuza oturmuş, masaya aynı yumruğu vurmuş insanların destansı hikayesidir, Güneydoğu
Bu öykünün satır aralarında gaflet, dalalet ve hiyanet içine düşenler, bölücülüğün adını Demokratik açılım koyanlar gezinir arada bir
O gezinenler ki, Güneydoğu yaşayanıyla, bölücü teröristleri aynı kefeye koyarak, bölücülüğün başını çekerler
Güneydoğu, açılımın açmazlığında yitenlerin öyküsüdür
ALNIMDA KAR, BAŞIMDA DUMAN ise, Güneydoğu'da alnı karlı, başı dumanlı dağlara sırtını veren askerlerin, ak dağlarla bütünleşen Mehmetçik'in öyküsüdür
*Gözü yaşlı ana-baba, yavuklu, eş olduk. Biz olduk yeniden
Habur sınır kapısının açıldığı günü hiç unutmayacağım
Bayramlıklarını giymiş teröristlerin göğüslerini gere gere davul zurnayla sınırdan geçişlerini
Törenlerle karşılanışlarını
Henüz şehitlerimizin kanının kurumadığı ellerini gururla yandaşlarına sallayışlarını
Vatandaşlarımızın oylarıyla Meclisimizin koltuklarında oturup, Milleti temsil eden bazı Milletvekillerinin teröristlere kahraman muamelesi yapışını
Bu sahnelerin yaşanmasına izin verenlerin, boyun damarları şişe şişe sahte haklılıklarını savunuşlarını
Teröristlerin, masum birer Güneydoğu sakini gibi tanıtılmaya çalışılmasını
Böylelikle, bölücü dış güçlerin ekmeklerine bal kaymak sürmeye devam edişlerini
Unutamayacağım
Yaraya tuz basılmıştı bir kere
Güneydoğu'nun sınır karakollarında, mayınlı tarlalarında, karlı dağlarında evladı, eşi, yavuklusu şehit olmuş analar-babalar, eşler, yavuklular ellerinde pankartlar döküldüler yollara. ŞEHİTLER ÖLMEZ, VATAN BÖLÜNMEZ diyerek el ele, yürek yüreğe tutuştuk. Kolunu, bacağını, gözünü hain saldırılarda, günlerce süren yoğun operasyonlarda kaybeden Gazilerimiz, yüzlerine kapanan Valilik kapılarında aldı soluğu
Madalyalarını iade etmek için
Bu haberleri izlerken, okurken dolup taştı içimiz
Onlar olduk hepimiz
Şehit olduk, gazi olduk
Gözü yaşlı ana-baba, yavuklu olduk, eş olduk
Mehmet, Ahmet, Ayşe, Fatma olduk
Biz olduk yeniden
*Dağlarda hem insan, hem asker olmanın mücadelesi
İşte açılımın memleketi açmaza sürüklediği o günlerde, bir Güneydoğu öyküsünün film haberi düşüverdi ekranlara
Bir solukla dolup taştı ciğerlerimiz
Beyazperde'ye NEFES geldi
Nefes, bir Güneydoğu öyküsü
Senaryo, eski bir subay olan Hakan Evrensel'in Güneydoğu'dan Öyküler kitabından
Nefes: Vatan Sağolsun
2365 metre yükseklikte, bir sınır karakolunda yaşananlar
Karabal Jandarma Karakolu'nu korumakla görevlendirilen bir yüzbaşı komutasındaki kırk askerin hikayesi
Nefesi hiç zaman kaybetmeden gidip izledim
Yüreğim kabararak, duygu seline boğularak izledim
Sanırım hayatımın hiçbir döneminde bir filmi başından sonuna dek, tüylerim ürpererek ve yanaklarım ıslanarak izlemedim
Bir sınır karakolunda; acının, sevincin ve hasretin paylaşıldığı yaşam, bu kadar gerçekçi yansıtılabilir... Alnı karlı-başı dumanlı o sessiz ve ıssız dağlarda hem insan, hem asker olabilmenin mücadelesi bu kadar içten hissettirilir.
Onlarla üşüyor, onlarda duygulanıyor, onlarla sevdalanıyor, onlarla nöbet tutuyordum
Hayatın ta kendisi kadar gerçek olan bu Güneydoğu öyküsünün içinde kendimi ararken düşündüm
Düşündüm ki, ben işte böyle film izlerken, mutfağımda kek yaparken, dudağıma ruj sürerken, ayaklarımı uzatıp televizyon seyrederken, kollarımı açıp özlemle torunumu kucaklarken, yatağımda mışıl mışıl uyurken, gözlerimi Marmaris'in derin mavilikleriyle buluştururken; ne bileyim işte azıcık aşım ağrısız başım şeklinde yaşarken, gitmesek de, gelmesek de orada, bizim olan bir yerlerde, sessiz kıyametler kopuyor
Sınırdaki sayısız dağ karakolunda, yüzlerce, binlerce Mehmetçik sevdalarını, hasretlerini koltuğunun altına sıkıştırıp; taşımızı, toprağımızı bekliyor Vatan Sağ olsun diyerek
*Marmaris'teki Güneydoğu kahramanları
Ve düşündüm ki, aramızda, Marmaris'te yaşayan, askerliğini Güneydoğu'da yapmış, hatta Güneydoğu'ya gönüllü gitmiş, vatanı için üşümüş, vatanı için terlemiş, karlı menzillerde ıslanmış, ıslak giysilerini üzerinde kurutmuş, uykusuz kalmış, uyumamak için gözlerine tuz ekmiş, aynı bölükteki arkadaşının hemen yanı başında şehit oluşuna, bir diğerinin bacağını dağlarda bırakışına tanık olmuş, yirmi saat boyunca sırtındaki elli kilo yükle karlı dağlarda hiç durmadan yürümüş, yirmi sekiz gün postallarını ayağından çıkarmamış, on bir ay sırtı yatak yüzü görmemiş sayısız Mehmetçik olabilir.
Olabilir değil, vardı da. Bir küçük araştırmayla askerliğini Güneydoğu'da yapmış olan ve Marmaris'te yaşayan bir sürü gence ulaştım. Kimi barmen, kimi işletmeci, kimi aşçı
Ama her biri, içimizden biri.
Her biri isimsiz birer kahraman
Her biri Güneydoğu öyküsünün, Mehmetçik destanının satırı, cümlesi, paragrafı
Bekledikleri dağlar gibi, her birinin alnı karlı, başı dumanlı
(Devam edecek)
25 Kasım 2009-Çarşamba
28 Gün, botlarım ayağımdan çıkmadı
İsimli isimsizdi içlerinden biri
Adımı yazarsan hiç konuşmayayım abla dedi. Ben de bir Mehmet'im işte, adı Mehmet diye yaz, Ahmet olmanın farkı var mı ki? dedi. Doğru, adı Ahmet olsa karlı dağlarda yaşadıkları farklı mı olacaktı? Hayır
Fotoğrafını çekemediğim gibi, askerlik fotoğrafını da vermedi
Mehmetçik, Mehmetçik'tir Abla, koy işte bir asker fotoğrafı, ben yerine dedi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.