18 ŞEHİT VERDİK
Yazı Dizisi (3)
ALNIMDA KAR, BAŞIMDA DUMAN
Bu, askerliğini Güneydoğu'da yapan Mehmetçik'lerin Öyküsüdür
(Hazırlayan: Oya Dirikcan)
Başım dağ, saçlarım kardır,
Deli rüzgarlarım vardır,
Ovalar bana çok dardır,
Benim meskenim dağlardır(Sabahattin Ali/Dağlardır dağlar)
*Silah tutacak ellerine kına yaktı anası
Bir bayram havası esiyordu evde
Kınalar yakılıyor, davul zurnalar çalınıyordu
Davul zurnayı gören güvey kınası, ananın gözlerindeki yaşı gören gelin kınası sanırdı
Oysa evin oğlu askere gidiyordu
Harman yeri gibiydi yürekler, kah rüzgar olup savruluyordu hüzün, kah yağmur olup gözlere düşüyordu
Kına yaktı anası, silah tutacak ellerine
Tülbendinin kenarına silip gözünün yaşını, usulca yaklaştı kulağına Oğul, bizde üç şeye kına yakılır, yuvasına kurban olsun diye gelin kıza, hakka kurban olsun diye kurbanlık koyuna, vatana kurban olsun diye askere gidecek oğula
Dilerim dönesin oğul
Hayırlısıyla dönesin de, döndüğünde düğün kınanı yaparız
Ama bilesin ananın yaktığı kına ömür boyu çıkmaz elden oğul
Elini öptü anasının
Boynuna kenarı kırmızı oyalı beyaz tülbent bağladılar
Masanın üzerindeki bakır kabın içinden yaptığı çöreği alıp, oğluna uzattı Isır bir parça dedi
Isırdı bir parça
Çöreğin kalan kısmını, duvardaki çiviye astı kadın Kısmetin çeksin inşallah, çeksin de sağ salim dön oğul
Uğurladılar al bayraklarla, davul zurnalarla evin oğlunu askere
Maniler, türküler söylediler: Çantamın ağzını anam bağladı,/ Hem dua etti hem ağladı/ Çabuk gel oğlum diye/ Harmana kadar ağladı (Anonim)
Sonrasında derin bir sessizlik çöktü eve ve uzun bir bekleyiş
*
*Anama Hakkari-Yüksekova'ya gittiğimi söyleyemedim
Hüseyin de böyle mi uğurlanmıştır askere bilmiyorum
Ama, davul zurnalarla, al bayraklarla uğurlandığı kesin
Sormadım Hüseyin'e, anası ona da çörek yapıp, duvara asmış mıydı, kısmeti çekip de dönsün diye
Ama Hüseyin'in askerliğini Hakkari-Yüksekova'da yapacağını, anasına söylemediğini, daha doğrusu söyleyemediğini biliyorum
Çok sonraları öğrenmiş anası, Yüksekova'da olduğunu
Hüseyin Yerlikaya, 1978 Kahramanmaraş doğumlu
1998-1999 yıllarında yapmış askerliğini
Marmaris'te Belediye Hali'nde balıkçı
İşyerinde buluştuk Hüseyin'le
Elinde askerlik fotoğraflarıyla koltuğa oturduğunda gözlerinde yeniden gitmek vardı sanki askere
Konuştuğum tüm diğer Mehmetçikler gibi
Cesaret vardı, korkusuzluk vardı
Dün gibiydi yaşadıkları askerde
On yıl önce değil de dün gelmiş gibi askerden
*Korkmadım, hem de hiç
Mehmet'in tutukluğuna, anlatmadaki zorlanışına karşın Hüseyin yaşadıklarını paylaşmaya hazırdı
Gerçi o da Ne soracaksın abla şimdi sen bana? dedi, demedi değil. Sormayacaktım hiçbir şey, o anlatacaktı yaşadıklarını
Benim askerlik yaptığım o yıllar Güneydoğu'da terörün en yoğun olduğu zamanlardı
Bu nedenle sık sık operasyona gidiyorduk
Hatta birliğe ilk gittiğimiz gün bir kısım askerler operasyondan geliyordu
Konvoyla gitmiştik. Tam da o gün teröristler taciz ateşi açtılar birliğe
İnsanlara bunu anlatınca korkmadın mı diyorlar. Hayır korkmadım, hem de hiç
Orada kendini unutuyorsun. Farklı bir duygu bu, anlatmakta zorlanır insan
Vatanına, milletine karşı sorumluluk duyuyorsun, kutsal bir görevi sırtlamış olduğunu biliyorsun
Konuşmaya başladığından beri elinden bırakmadığı askerlik fotoğraflarını sehpanın üzerine bırakıp, iki bardak çay doldurup getirdi. Heyecanlıydı
Burada değil de orada gibiydi Hüseyin
Adına hiçbir zaman savaş denmemiş, savaşın kahramanlarından biriydi
Devam etti sözlerine:
*Yağmur, kar tepemizden girer, ayağımızdan çıkardı
Komutanlarımız bizi devamlı tetikte tutmak için, motive ederlerdi. Çünkü terörün gecesi gündüzü olmadığı gibi, operasyonlarımızın da yoktu
Günlük tutuyordum, sonradan baktım ki 15 ayda tam 30 kere operasyona gitmişiz
Helikopter gelir alır, dağa bırakırdı bizi
On beş gün, bazen daha fazla kaldığımız olurdu dağda. Gece yürüyüşünde arkadaşlarımızla aramızdaki uzaklık 2-3 metre olurdu. Gündüzse daha aralıklı yürürdük, ateş açıldığında kolay hedef olmayalım diye
Sırtımızda yaklaşık 50 kilo yükle, dolanırdık dağ dağ
Gündüz bir yerdeysek, gece başka yere geçerdik
Bu en çok yerimizin saptanmasını engellemek içindi. İki günden fazla kalmazdık hiçbir yerde
Taş ve çuvalla çevirdiğimiz mevzilerde uyurduk
Yağmur, kar tependen giriyor, ayağından çıkıyor abla... Öyle üzerini çıkarıp da kurutmak için ne zamanın, ne de lüksün var dağlarda
Islanıyor ve kuruyorsun
*Binlerce öykü, binlerce başrol, binlerce kahraman
Bir film izlemişti de anlatıyordu sanki Hüseyin
Hem heyecanlı, hem sakindi anlatırken
Başrolünü kendisi oynamış gibi heyecanlı, filmi izlemiş bir seyirci kadar sakin
Alnımda Kar-Başımda Duman'ın çalışmaları sırasında anladım ki, bin bir kahramanlık öyküsü vardı ve her öykünün kahramanı bir Mehmetçikti
Daha doğrusu binlerce Mehmetçikten her biri baştan sona bir öyküydü
Bir kahramanlık öyküsü
Binlerce başrol, binlerce öykü, binlerce kahraman
İşte onlardan biri karşımdaydı
Dağda hemen yanı başındaki arkadaşının omzundan vurulduğundaki telaşlarını, uçurumdan yuvarlanan arkadaşını kurtarmaya çalışırkenki heyecanlarını anlattı o günleri yaşarcasına
İnsanlar söyleyince anlamıyor abla, görmeyen yaşamayan bilmez. Başka bir dünya var orada diyor sonra usulca
Günlerden bir gün bir terörist yakalamışlar. Diğerlerinin yerini söylemiş
Bunun üzerine 5-6 helikopter havalanmış Kuzey Irak sınırına. Öykünün bu kısmını anlatırken bulutlanıyor hiç olmadığı kadar gözleri:
*Helikopterimiz vurulunca, komutanın ayağı isabet almış
Kuzey Irak'a operasyona gidiyorduk. 5-6 helikopter dolusu asker
İlk helikopter iner inmez, teröristler tarafından tarandı
Bizim helikopter ikinci sıradaydı
Komutanın emriyle, inmeden geri döndük
Şemdinli-Yüksekova karayoluna iniş yaptık. Bir de baktık komutanın ayağı kan içinde
Meğer helikopterimiz yara almış, bizim komutanın ayağı da bu şekilde yaralanmış
Oysa dönene kadar bize bir şey hissettirmedi. Taranan helikopterde 18 arkadaşımızı şehit verdik. Aslında helikopter düştüğünde sağ arkadaşlarımız varmış ama, öldürmüşler yaralı oldukları halde. Unutulmaz bir gündü, hayatımda yüreğimin o günkü kadar acıyla burkulduğunu hatırlamıyorum, tarif et dersen tarifi mümkün değil. Cenazeleri almaya gittik. 4-5 saatte zor aldık cenazeleri. Teröristler bizi devamlı ateş altında tutuyordu
Bir taraftan bizim kobra helikopterler teröristlere ateş açıyor, biz diğer tarafta cenazeleri topluyoruz. Düşen helikopterde sağ olan bir arkadaşımızı kaçırdıkları anlaşıldı
Terhisine 15 gün vardı çocuğun. Bir daha haber alınamadı, sağ mı değil mi hiç bilemedik.
*Operasyona gidip, geri dönünce maça devam ettik
Sustu Hüseyin, hatta yalnız Hüseyin değil her şey susmuş gibiydi
Yüreğimi demirden bir elin sıktığını hissediyordum
Şehit olan 18 askerin, vatana kurban olsunlar diye ellerine yakılan kınalar, gözü yaşlı analar, kısmeti çeksin de geri dönsün diye duvara asılı bekleyen çörekler geldi gözümün önüne
Başımızın üzerinde uçuşan hüznü dağıtmak ister gibi gülümsedi:
Abla bak kara mizah gibi bir pazarımız var, onu anlatayım sana
Bir Pazar günü, Yüksekova'da birliğimizde maç oynuyorduk. Teröristlerin bir köyü bastıkları haberi geldi telsizle, kumanyaları silahları alıp doluşup helikoptere, operasyona gittik. 2-3 saat sürdü çatışma. Sonra birliğe getirdi helikopter bizi, maça kaldığımız yerden devam ettik. Genelde operasyona gittik mi günler sonra dönerdik, o gün ilk kez 2-3 saatte geri geldik. Böyle ilginç bir Pazar da yaşadık işte
Böyle böyle bitmiş askerliği sonunda Hüseyin'in
Tezkeresini almış
Askerde can dost olduğu diğer iki arkadaşıyla birlikte
Biri Urfalı, diğeri Adanalı
Ayrılmamışlar birbirlerinden, dönüşlerini aileleriyle kutlamak için
Önce Adana'ya, sonra Hüseyin'in memleketi Kahramanmaraş'a, ardından Urfa'ya gitmişler
Dönüşlerinin sevincini birbirlerinin analarıyla paylaşıp, kurban kesmişler
Kim bilir, belki duvarda asılı çöreklerini de paylaşmışlardır
(Devam edecek)
4 Aralık 2009 Cuma
Mithat Yerlikaya
Operasyonlarda günlerce dağda kalıyor ve uyumuyorduk. Dolayısıyla çok yorgun düşüyorduk. Nöbetlerimizde uyumamak için gözlerimize tuz ekerdik. Şöyle yemeğinize bir tutam ekersiniz ya, öyle
Yanar, kaşınır gözleriniz, uyuyamaz insan istese de
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.