• BIST 5.031,98
  • Altın 1211.438
  • Dolar 19.0481
  • Euro 20.4952
  • Muğla 18 °C
  • İzmir 19 °C
  • Aydın 20 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 16 °C

TARİHTE AİLE

Dr. Abidin Sönmez

İlk insanların avcılık ve toplayıcılık yaparak yaşamlarını sürdürdükleri biliniyor.  Hayvanları avlayarak, ağaçların, bitkilerin meyvelerini ve yenebilecek diğer kısımlarını toplayarak besin ihtiyaçlarını karşılıyorlardı.  Bu nedenle sürekli gezip dolaşmaları, yer değiştirmeleri gerekiyordu.  Çünkü bir bölgede yiyecek kaynakları tükenince başka bir bölgeye gitmeleri şarttı.  Başka türlü yiyecek bulmaları zordu. 

Toplumun en küçük birimi olan ailenin tarım üretimine geçiş ile birlikte ortaya çıktığı biliniyor.  Avcılık ve toplayıcılık ile yaşamaya çalışan insan kırk bin yıl önce topraktan ürün elde etmeyi keşfetti.  Arkasından da tarımla uğraşmaya başladı.  Bu değişim insan topluluklarını göçebe olarak yaşamaktan yerleşik yaşama yöneltti.  Çünkü ürün yetiştirdikleri tarlaya, bahçeye yakın olmaları gerekiyordu.  Toprağı sırtlarına yükleyip o dağ senin bu ova benim gezemezlerdi.  O yüzden zaman içinde göçebelik  büyük ölçüde azaldı.  İnsanların bir arada yaşadığı yerleşim birimleri ortaya çıktı.

Yerleşik düzene geçen insanlar kabileler halinde yaşamlarını sürdürmeye başladı.  Kabilenin sahip olduğu her şey üyelerce usulünce paylaşılırdı.  Kabile kurallarına herkes uyar, kişisel çıkardan önce kabile çıkarları gözetilirdi.

Aile kavramının doğuşu toplum bilimi uzmanları tarafından miras olgusuna bağlanır.  Yerleşik yaşama geçtikten sonra tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlar bazı dönemlerde ihtiyaçlarından daha fazla ürün elde etti.  Üretilen bu fazlalık önce refah ve konfor için harcandı.  Daha sonra da biriktirme, mülk edinme, ticaret gibi amaçlar için kullanıldı.  Ölenlerin arkalarında bıraktıkları mal, mülk ve diğer değerli varlıkların ne olacağı bilinmediğinden miras kavramı ortaya çıktı.  Doğal olarak mirasın kime kalacağı sorusuna yanıt aramaya başladılar.  Buldukları yanıta biz bugün aile adını veriyoruz.  Miras, hayatta kalan aile üyeleri tarafından paylaşılacaktı. 

Ailenin büyüklüğünü aynı anne ve babanın çocukları ve torunları olarak dünyaya gelen insan sayısı belirliyordu.  En büyüğünden en küçüğüne kadar herkes aile içinde yer alırdı. 

Sanayi ile birlikte her şey bir kez daha köklü şekilde değişti.  Yaşam alışkanlıkları önemli ölçüde farklılaştı.  Aile küçüldükçe küçüldü çünkü kaynaklar kısıtlıydı ve geçinmek zorlaşıyordu.  Kent yaşamı ön plana çıktı.

Geniş bir avlu içinde en az üç kuşaktan oluşan büyük aileler azaldı.  Çekirdek aile anlayışı egemen hale geldi.  Anne, baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile en küçük yerleşim birimine kadar yayıldı.  Aile büyükleri yani dede, babaanne, anneanne kendi başlarına yaşamlarını sürdürmeye çalıştılar.  Çocukları ve torunları onları “ziyarete gelmeye” başladı.  Bir bölümü yaşlı bakım evi, huzur evi, yaşam evi gibi adlarla anılan kuruluşların konuğu oldular.  Çekirdek aile zaman içinde iyice yaygınlaştı.  Toplumun temel birimi olarak görülmeye başladı.

Günümüzde çekirdek aile anlayışı geçerliğini sürdürüyor.   Ancak son gelişmeler hem bu anlayışın hem de modern yaşam tarzının koşullarını zorlar nitelikte.

Dr. Abidin Sönmez

Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi

0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com

Facebook:  facebook.com/Marmaris.ADM,

Instagram : marmarisadm

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141