Ergen yaşta çocuğu olan anne / baba onun davranışlarını dizginlemek ya da ‘’uygun’’ şekilde düzeltmek ister. Bu amaçla üzerinde baskı kurmaya çalışır. Baskı kurmak her zaman korku, ceza veya tehditle olmaz. Başka yolları da var.
Ergenin duygularını etkileyerek ‘’insafa gelmesini’’ sağlamaya çalışmak sık başvurulan bir baskı kurma şekli. Bunun için ona diller dökülür, öğütler verilir, hassas noktalara parmak basılır. Ergen için sergilenen özveriler bir bir sıralanır. “Ben senin için neler neler yaptım bir bilsen. Yapmaya da devam ediyorum…” denir. Saçı ve süpürgeyi merkeze alan cümleler kurulur.
Anne / baba bu şekilde konuşarak ergenin kendilerine karşı borçluluk hissetmesini umar. Borçlu hissedince de üzerinde oluşacak baskıya dayanamayacak ve davranışlarını değiştirecek. En azından annenin, babanın bilinçli olarak ya da farkında olmadan yapmaya çalıştığı bu. Elbette insanca. Anne de, baba da birer insan sonuçta ve bu gibi hamlelerini anlayışla karşılamak gerek. Buraya kadar tamam. Ama bu yöntem yanlış.
Ergen söylenenleri anlamaz, anlayamaz. Nasıl anlasın ki? Annesi / babası ne yaptıysa anne / baba olduğu için yapmış. Evet, yaptıkları için onlara minnet duyuyor duymasına. Fakat borçlu olacağı hiç aklına gelmemiş. “Bak ben senin için bu özveriyi gösteriyorum ama sen de bana borçlusun” diyen olmamış. Sözün burasında “büyüyünce annene, babana bakacak mısın?” gibi konuşmaların konumuzla ilgili olmadığını belirtmek yararlı olacak. Ergenin henüz küçük bir çocuk olduğu dönemlerde yapılan bu tür konuşmalar yetişkinlik ile ilgili. Ergenlikle değil.
Anlatılanlardan ergenin kendini sorumlu tutması söz konusu bile değil. Hele hele geçmişte yapılanlar yüzünden bugün istemediği şekilde hareket etmesinin beklenmesi. Bu onun nazarında aklın alacağı bir iş değil.
Ergen açısından durum böyle ama aynı zamanda annesinin, babasının rahatsız olduğunu, kendini kötü hissettiğini de biliyor. Zorlu bir çatışma içine düşmesi kaçınılmaz: onların beklentisini yerine getirmeyi istemiyor fakat onların kendini kötü hissetmesi de canını yakıyor. Bu karmaşıklık içinde yolunu şaşırmaktan, yeni yanlışlar yapmaktan başka seçeneği yok.
Bazen annenin, babanın dediği olur. Ergen bir süre direnir daha sonra da istemeye istemeye onların beklentisini yerine getirir. Ancak bunun bedeli her iki taraf için de oldukça kabarıktır: hoş olmayan, arzu edilmeyen duygularla dolu günler, haftalar, belki de aylar.
Çoğu durumda anne / baba ile ergen arasındaki anlaşmazlık uzun süre devam eder. Bir çözüme kavuşmaz. Ergen bildiği gibi hareket eder. Annenin babanın üzülmekten başka yapacak bir şeyi yoktur. Eğer annesine, babasına çok kızgın değilse, onlara öfke duymuyorsa ergen de üzülür.
Başka bedeller de var elbette: baskının dozu artarsa, ergenin henüz tam olarak oluşmamış kişiliği bir şekilde isyan eder. Bunalım ya da başka psikolojik sorunlar kendini gösterir.
NE YAP”MA”MALI?
Ergenin borçlu hissetmesini sağlamaya çalışmamalı. Onunla konuşmalı. Arzu edilen davranışları kendiliğinden göstermesi amaçlanmalı. Bu mümkün.
Dr. Abidin Sönmez
Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi
0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com
facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.