Ergenin annesiyle, babasıyla konuşabilmesi çok gerekli ve çok önemli. Onlara her düşündüğünü, her yaşadığını ve her hissettiğini anlatabilmeli. Her istediğini söyleyebilmeli. Tüm konu başlıkları bu noktada düğümleniyor, sorunların özünde bu ihtiyaç yatıyor.
İşin ilginç yanı bu açıdan ergenin yapabilecekleri çok sınırlı. Daha doğrusu anne ve baba çaba göstermediği takdirde o ağzıyla kuş tutsa bile bunu başaramaz. Ona bu rahatlığı, bu özgüveni anne ve baba vermeli. “Bana her istediğini anlatabilirsin, her türlü konuda benimle konuşabilirsin” demeli.
Elbette “demek” yetmez. O konuştuğu zaman sabırla dinlemeli. Etkili şekilde dinlemeli, baştan savma değil. Anne, baba çok yorgun ya da çok yoğun olabilir. Böyle durumlarda konu başlığını öğrenip varsa acil konuşmaları yapmalı. Uzun uzun konuşmak için de onunla birlikte bir zaman kararlaştırmalı.
Ergen her istediği zaman ve her istediği konuda konuşabileceğine inanırsa bu inancını kolay kolay yitirmez. Büyük çalkantılar, ciddi gelişmeler olmadıktan sonra ergenin annesiyle, babasıyla olan iletişimi kesintiye uğramaz.
Anneler, babalar tarafından en çok dile getirilen şikayetlerden biri ergenin kurallara uymak istemeyişi. Daha önceki yazılarda üzerinde genişçe durulduğu gibi ergen, kendini kısıtlayan, isteklerini zorlaştıran kuralları sevmez ve uymak istemez. Bu da ev içinde sorun oluşturur. Örneğin eve geliş saati. Geç saatlere kadar arkadaşlarıyla zaman geçirmek ister. Onu henüz çocuk olarak gören anne, baba ise -haklı olarak- tedirgin olur. Başına bir kötülük geleceğinden endişe eder.
Eğer uyması isteniyorsa kural ergenle birlikte kararlaştırılmalı. Enine boyuna tartışarak, artıları eksileri konuşurak. Kural ona bildirilmemeli. Hele hele kurala uymasını baskıyla, cezayla sağlamaya çalışmamalı.
Anne, baba çocuklarıyla konuşurken çoğu kez duygularını dile getirmek istemez. Çocuklarının onları güçlü, dayanıklı biri olarak görmelerini isterler. Oysa duyguları dillendirmek güç ve dayanıklılık eksikliği demek değil. Anne, baba hangi durumda ne hissettiğini anlatmalı. Örneğin o eve geç gelince başına bir kötülük geleceğinden korkuyorsa “sen geç kalınca ben korkuyorum” diyebilmeli. Böyle bir açıklamaya kayıtsız kalacak bir ergen varsa bile çok azdır. Çünkü annesinin babasının korkmasını istemez. Buna katlanamaz. Bu korkuyu nasıl azaltırım diye düşünür, geç kalışıma nasıl razı ederim diye değil.
Birçok anne, baba bu gibi açıklamaları yapmaz, yapamaz. Neler hissettiğini anlatmaktan hoşlanmaz. Örneğin korktuğunu söylemeyi sakıncalı bulanlar vardır. Çocukken bu doğru olabilir ancak ergen bir çocuk değil. Henüz yetişkin olmayabilir ama onu bir çocuk olarak görmeye devam edemeyiz. Böyle yaparsak bir yetişkin olmasını geciktirmiş oluruz.
“Sen geç gelince ben çok korkuyorum. Bunun için ne yapabiliriz. Nasıl bir önlem alabiliriz? Sen ne dersin? Bu konuda neler düşünüyorsun?”... Böyle bir konuşmanın mutlaka bir sonucu olacaktır. Ve o sonuç büyük çoğunlukla anne ve babanın daha rahat etmesini sağlayacaktır.
Dr. Abidin Sönmez
Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi
0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com
facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.