• BIST 7913.76
  • Altın 1864.371
  • Dolar 28.9774
  • Euro 31.2033
  • Muğla 8 °C
  • İzmir 12 °C
  • Aydın 12 °C
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 7 °C

EŞİM ÇOK KONUŞUYOR

Dr. Abidin Sönmez

Eşler birbiriyle sohbet ederken bazen sözün sonu geliverir.  Konuşma bir balon gibi söner.  Tarafların ilgisi başka yerlere kayar.   Bunun çok çeşitli sebepleri olabilir.  Biz burada sık gözlenen sebeplerden biri üzerinde duracağız: “Ayrıntı” konusunda tarafların farklı tercihlere sahip olması. 

 

Ayrıntıya önem veren eş her şeyi geniş geniş açıklamaya ihtiyaç duyar.  Onun için sözü öylece söyleyip geçmek mümkün değil.  Her konu başlığı uzun uzadıya konuşulmalı.  Her ayrıntı tek tek “irdelenmeli”.  Bunlar onun deyimiyle “güzelce konuşmak” demek. 

  • Tam minibüs gelmişti ki uzaktan onu gördüm, bana doğru geliyordu.  Bir sonraki minibüsle giderim dedim, bekledim.  Geldi ama ne geliş.  Yüzünden düşen bin parça.  Hayrola dedim.  Önce yok bir şey dedi.  Israr edince baktı ki benden kurtuluş yok, söyledi.  Tartışmışlar.  Bizimki ona çocuklarla ilgilenmediğini söylemiş, o da evin yolunu unuttuğundan şikayet etmiş.  Birbirlerine söylemediklerini bırakmamışlar... 

 

Diğer taraf ise eşinin çok konuştuğunu düşünür.  Bu duruma katlandığına, anlayış gösterdiğine inanır.  Kendisi “gerektiği kadar” konuşmaktadır.  Çünkü ayrıntıdan hoşlanmaz.  Örneğin yukarıdaki kişiyle o karşılaşmış olsa belki bunu konu etmeye gerek bile duymaz.  Eğer söz oraya gelirse “karşılaştık” der geçer, o kadar.  Sorulmadıkça başka bir şey söylemez. 

 

Biraz sabırsızdır, uzun konuşmaları takip edemez.  Bir konuyu uzun uzun konuşmak ona göre değildir.  Bunun bazen gerekli olabileceğini kabul eder ancak o “bazen” bir türlü yüzünü göstermez.  Bir an önce sonucun söylenmesini ister.  Eşinin sözü uzatmadan sadede gelmesini bekler, talep eder.  Bakışları sanki “ne diyeceksen bir an önce söyle de işimize bakalım” der gibidir. 

 

“Bunlar nasıl bakışlar acaba?” diye merak edecek olursanız bu soruyu diğer tarafa, yani ayrıntı düşkünü olan tarafa soracaksınız.  Size vereceği yanıt aşağıdakine benzeyecektir:

  • Öyle bir bakıyor ki, insan kendini susmak zorunda hissediyor.  Karşımda benim konuşmamdan rahatsız olan biri var sanki.  Yanlış bir şey yapmışım ya da yanlış bir söz söylemişim gibi hissediyorum.  Ne diyeceğimi şaşırıyorum... 

 

Hemen, “güzelce” konuşmayı seven taraf kadın, söz kalabalığı istemeyen taraf ise erkek diye düşünmeyelim.  Öyle erkekler var ki ayrıntılı konuşmayı sevme açısından kadınlara büyük fark atar.  Öyle kadınlar da var ki değil ayrıntıları konuşmak tek kelimelik yanıtları bile söyletemezsiniz.

 

Peki o zaman nasıl olacak da bu iki insan bir arada yaşayacak?  Yanıt çok kısa, tek kelime: uzlaşarak.  Aynı çatı altında tek bir doğru bulmak zor.  Ama uzlaşmak o kadar da zor değil.  Uzlaşmak şart.  Aksi halde o büyülü “denge” kurulamaz.  Denge kurulamayınca bir arada yaşamak zorlaşır. 

 

İki taraf da çaba gösterecek.  Ayrıntı seven taraf bu düşkünlüğünü biraz olsun dizginleyecek.  Ayrıntı sevmeyen ise konuşurken fazladan açıklama yapmaya çalışacak.  Önemsiz bulduğu ayrıntıları söylemeye çabalayacak.  Peki nasıl?  Öncelikle bunu gerçekten istemeleri gerek.   Sonra da bu amaçla alıştırma yapmaları.  Zaman ve enerji harcamadan güzel sonuçlara ulaşmak genellikle zor.

 

 

 

Dr. Abidin Sönmez

Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi

0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com

facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141