Aynı evde yaşayan insanlar, özellikle de eşler birbiriyle yeterince konuşmak için zaman bulabilmeli. Zaman yoksa, yaratmalı. Uyumlu eşler arasında bu kendiliğinden olur. Onlar neyi, ne zaman ve ne kadar konuşacaklarını bilirler. Daha doğrusu sahip oldukları uyum nedeniyle bu gibi sebeplerle sıkıntı yaşamazlar. Çünkü birbirinin yanındayken kendilerini rahat hissederler. Her şeyi konuşabilme rahatlığı muhteşem bir duygu. Tanımlamak kolay değil. Böyle çiftlerin birbirinden çekinmeleri söz konusu bile olmaz.
Elbette yaşam koşullarını, günlük koşturmacaları ve diğer zorlukları unutmamak gerek. Çok uyumlu olsalar bile konuşmak için doğru zamanı bulamayabilirler. Böyle durumlarda planlama yapılabilir. Konuşma günü, saati önceden belirlenebilir. Örneğin haftada bir kez hava almak için bir kaç saatliğine dışarı çıkılabilir. E-posta, görüntülü konuşma gibi teknik olanaklardan yararlanabilirler. Günümüzde çare çok.
Konuşan ailelerde evdekiler bir araya geldiği zaman paylaşım kendiliğinden başlar. İnsanlar birbirine yanlış davranma ya da yanlış söz söyleme endişesi taşımaz. Çünkü herkes, yanlış yaptığı zaman gereken şekilde uyarılacağını bilir ve bundan da herhangi bir rahatsızlık duymaz.
Nazik ve önemli konular konuşulacaksa birkaç noktaya dikkat etmekte yarar var:
● Zamanlama üzerinde düşünüp karar vermeliyiz: En doğru zaman ne zaman? O’nun genel durumu nasıl? Bu konuyu konuşmak için uygun mu? Son günlerde ev dışındaki sebeplerden dolayı herhangi bir sıkıntısı var mı?...
● Eğer hafta sonunda ya da tatilde konuşmayı düşünüyorsak bunu hafta sonunun, tatilin başlangıcında yapmalıyız. Çünkü erken davranmazsak araya başka konular girebilir. Başka engeller çıkabilir. Ayrıca başlangıçta konuşursak tatil süresince konu üzerinde düşünme fırsatımız olur.
● Konuşmayı yapacağımız günün sonuna kadar planlı bir iş olmamalı. O gün tümüyle boş olmalı, öğleden sonra ya da akşam başka bir program bulunmamalı. Yani rahat ve sakin bir gün seçmeliyiz. “Akşam sinemaya gideceğiz; daha beş saat var, bu kadar sürede konuşurum” dersek risk almış oluruz. Bizim de eşimizin de -ya da konuşacağımız kişinin de- kafamız tam anlamıyla rahat olmayacaktır. Beş saat sonrasında bir program vardır ve zihin ufkumuz tümüyle açık değildir.
Konuşmanın “yeterince” yapılmasının ne kadar önemli olduğu önceki yazılarda vurgulandı. Yeterince sözü sadece konuşmanın ne kadar zaman sürdüğünü ifade etmez. Kaliteyi de kapsar. Kaliteyi belirleyen başlıca unsur konuşanların kendilerini ne kadar dahil ettikleridir.
Eğer zorlayıcı bir sebep yoksa eşler birbiriyle konuşurken tüm dikkatlerini birbirine vermeli. Yüzünü konuşan kişiye dönmek, bedenin ön yüzünü ona doğru çevirmek, göz teması kurmak, zaman zaman söylenenleri tekrar etmek… Bunlar dikkatle dinlediğimizin göstergeleri. Kuşkusuz ev yaşamında bunları her zaman yapamayabiliriz. Bir yandan yemeğin tuzunu ayarlarken bir yandan da yönünü eşine doğru çevirmeye çabalamak sıkıntı yaratabilir. O yüzden, “olduğu kadar”. Zaten karşı taraf bulunduğumuz durumu bilecek ve anlayacaktır.
Dr. Abidin Sönmez
Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi 0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com
facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.