BİR İLİŞKİ TÖRPÜSÜ: KANIKSAMA

Kanıksamak sözlükte “çok tekrarlama sebebiyle etkilenmez olmak, alışmak” şeklinde tanımlanıyor. Yani ‘artık etkilenmeme’ durumu.

Aynı evde birlikte yaşamaya yeni başlayanlar coşkulu olur. Her ikisi de diğerinin yakınında olmayı olağanüstü bir şans olarak görür. Böyle bir şansa sahip olmak onları coşturur. Bu coşku karşı tarafın yarattığı (varlığıyla yarattığı) bir duygu. “O var ve benimle birlikte; bana ait; benim…” gibi düşüncelerin sonucu olarak doğan bir duygu.

Her biri diğerinin birçok özelliğine hayranlık duyar. Sırma saç, ela göz ve bunlara ek olarak bir dolu başka özellik: fiziksel özellikler, davranış özellikleri, duygusal özellikler… Çok mu çok. Hayran oldukları bu özellikler nedeniyle bir arada yaşamaktadırlar.

‘‘Gülüm, balım, çiçeğim’’ dönemi geçtikten sonra yavaş yavaş sorunlar baş göstermeye başlar. Çünkü başlangıçta var olan coşku zayıflamıştır. Artık karşıdaki insan eskisi kadar çekici değildir. Onun sahip olduğu özellikler zaman içinde kanıksanmıştır. Varlığına alışılmıştır. O artık matematik formüllerindeki sabit sayı haline dönüşmüştür. Hep oradadır ve miktarı hep aynıdır. Akşam eve gelindiğinde orada olacağı kesindir. Başka türlüsü akla bile gelmez.

Kanıksama ela göz ve kara kaş düzeyinde de yaşanır. Ancak çok fazla değil. Çünkü onu çekici bulmamıza sebep olan sadece onun özellikleri değil. Vücudumuzdaki hormonlar da belirleyici. Yani fiziksel özellikleri kanıksamak çok kolay değil. O yüzden kanıksama daha çok diğer alanlarda yaşanır.

Örneğin;

● Gömleğin yakası zaten hep böyle düzgün durur. Başka türlü gömlek olmaz ki.

Neden?

Çünkü biz o gömleği ütüleyen kişinin çabasını, ortaya koyduğu işi, sergilediği özveriyi zaman içinde kanıksarız.

● Musluk dediğin şıp şıp damlamaz ki zaten. En ufak bir damlama durumunda hemen düzelir. Musluk dediğin böyledir, başka türlü musluk olmaz ki.

Neden?

Çünkü damlayan musluğu ilk fırsatta onaran kişinin ortaya koyduğu sorumlu davranış artık bize çok sıradan gelmektedir. Birlikte geçen zaman içinde onun bu yönünü kanıksarız.

Örnekler çoğaltılabilir. Üstünde durulan konu belirgin, benzersiz ya da olağanüstü özellikleri kanıksamak değil. Sıradan işleri, günlük yaşamda çok yer kaplamayan

öğeleri kanıksamak. Onlara alışmak. Onları “zaten hep var olanlar” olarak görmeye başlamak.

İlişkileri törpüleyen, insanları birbirine karşı duyarsız hale getiren kanıksama böyle bir kanıksama. Güzel pişmiş bir fasulye yemeği; tükenen çamaşır makinesi tozunun çarşıdan alınıp getirilmesi; unutulan telefon şarj cihazının her seferinde hatırlatılması; her ayağa kalkışında düşmesin diye elinden tutulması… Kısaca “zaten hep öyle olur” sandıklarımız, “başka türlü olmaz ki” dediklerimiz. Sorun yaratan kanıksamalar bunlar.

Bu küçük unsurlar aslında çok önemli. Bunlar birlikte yaşamanın dolgu malzemesi. Kanıksandıkları zaman sorunlar baş gösterir. Çünkü dolgu malzemesi yok olunca birlikte yaşam ayakta duramaz.

Aynı çatı altında yaşayan insanlar örneklerdeki gibi küçük konuları önemsemeli. Görmezden gelmemeli. Her zaman takdir etmeli. Aksi halde alınma, gücenme, dargınlık gibi arzu edilmeyen gelişmeler kolayca ortaya çıkar. Arkasından da daha ciddi olanlar gelir.

 

 

Dr. Abidin Sönmez

Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi

0252-419 22 96; 0532 557 90 19; [email protected]

facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

SEVGİ VE KISKANMA

02 Nisan 2020 Perşembe 17:26

OYSA YAPABİLECEKLERİMİZ VAR

19 Mart 2020 Perşembe 15:08

İNCE İNCE DİLİMLE

06 Mart 2020 Cuma 22:05

GİRDAPTAN ÇIKMAK

27 Şubat 2020 Perşembe 14:12

SIZLANMA GİRDABI

13 Şubat 2020 Perşembe 23:44

ÇEKİRDEK ÇITIRDIYOR MU?

06 Şubat 2020 Perşembe 19:35

TARİHTE AİLE

31 Ocak 2020 Cuma 11:07

NE KADAR YAKIN, NE KADAR UZAK ?

23 Ocak 2020 Perşembe 12:19

MUTLU VE HUZURLU BİR EV

16 Ocak 2020 Perşembe 16:51

HAKLI OLMAK YA DA MUTLU OLMAK

09 Ocak 2020 Perşembe 13:39