• BIST 9094.06
  • Altın 2324.811
  • Dolar 32.3705
  • Euro 34.976
  • Muğla 21 °C
  • İzmir 21 °C
  • Aydın 22 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

UTKU REYHAN’A YANIT

Zeki SARIHAN

 

 

 

 

 

 

Vatan Partisi Genel Sekreteri Utku Reyhan’ın benim AKP politikalarına muhalefet etmeme fena halde kızdığı anlaşılıyor. CHP’nin neden iktidar olamadığını anlatan bir yazımı vesile ederek Aydınlık’ın 10 Kasım 2020 günü yayımlanan “Atatürk’e Reddi Miras” yazısında, aklınca beni Atatürkçülere gammazlıyor. Fakat bir zamanlar İşçi Partisine yakın yürüyen Atatürkçüler, Vatan Partisinden çoktan umutlarını kestiği ve Erdoğan’ın bir eklentisi haline geldiğinden Vatan Partisine ateş püskürdükleri için bu şikâyetin etkili olacağı kuşkulu.

İYİ Kİ VATAN PARTİLİ OLMAMIŞIM!

Reyhan benim eskiden Vatan Partili olduğumu sanıyor. Vatan Partisinin, “AKP ile aynı gemide” olduğunu söylemesinden sonra benim partiden ayrıldığımı yazıyor. Hücum ettiği yazımda yaptığı birçok çarpıtma gibi bu konuda da gerçeği belirtmiyor. Ben Vatan Partili hiç olmadım. 1998’de İşçi Partisi’ne üye oldum ve İşçi Partisi, işçi partisi olmaktan çıkınca 2011’de istifa ettim. Nedenlerini de istifa dilekçemde ayrıntılarıyla anlattım ve bu metni de yayımladım. Hoş, ben istifa etmesem de partiden atacaklardı, attılar da. Beni, abuk sabuk bir sürü politikayı paylaşmak yükünden kurtardıkları için aslında onlara teşekkür borçluyum! Bu parti içinde kalsaydım ve oradan Vatan Partisi’ne transferim yapılsaydı, şimdi milletin yüzüne nasıl bakardım?

Benim bağımın koptuğu tarihlerde İşçi Partisi henüz Tayyip Erdoğan’a yamanmış değildi. Ayrılışımın nedeni onun MHP benzeri ırkçı bir parti haline gelmesiydi. İnsanlar gibi partiler de bulundukları yerden kalkıp yokuş aşağı kaymaya başladıklarında ara yerlerde tutunmaları mümkün olmuyor. Vatan Partisi bunun somut bir örneğidir.

AHLAKİ ZAAF

Utku Reyhan, benim geçmişte Kurtuluş Savaşı ile ilgili kitaplar yazdığımı, Ulusal Kanal’da bu konuda programlar yaptığımı hatırlatarak şimdi sanki orada savunduğum görüşlerden vazgeçtiğimi ima ediyor. CHP’nin seçimlerde iktidara gelecek kadar oy alamayışını onun tek parti döneminden kalan bagajı olduğunu hatırlatmamı, Kurtuluş Savaşına da teşmil ediyor. Oysa hiçbir yazımda böyle bir şeyi savunmadığım gibi Kurtuluş Savaşı’nın bütün millî sınıf ve tabakalarının ortak çabasıyla kazanıldığını anlatmaya devam ediyorum. Reyhan’ın bunu bilmemesine imkân yoktur. Buna rağmen Kurtuluş Savaşı konusundaki tezlerimden de vazgeçtiğimi anlatmaya çalışmasını neye yormalıyız? Bu, sosyalist olmaktan vazgeçmenin ve Erdoğan’ın kuyruğuna takılmanın yarattığı bir ahlaki zaaftır. AKP trolleri böyle tutumları zaten her gün gösteriyorlar. Bu alanda bir boşluk olmadığı halde Reyhan’ın bu kadroya katılması fazladandır.

Ben herhangi bir partinin üyesi değilim. Siyasi kurumlar hakkında eleştirilerimi özgürce yaparım. Fakat Utku Reyhan böyle bir şanstan yoksundur. Parti önderliğinin ona verdiği direktif, Erdoğan politikalarını övmek, Millet İttifakını dağıtmak ve aynen AKP’nin ağzıyla bu ittifakı oluşturanlar hakkında ipe sapa gelmez suçlamalarda bulunmaktır.

AMAÇLARI ATATÜRKÇÜLERİ ERDOĞAN’A YAMAMAK

CHP’nin seçimlerde neden birinci parti olamadığı konusundaki görüşlerimi birkaç kez yazdım. Tek Parti döneminde CHP’nin köylü politikasını ve solculara karşı tutumunu eleştirdim. CHP ile Türkiye’nin kırsalı ve yoksulları arasında bir soğukluk vardır. CHP’yi yıpratmak için olmadık yollara, hatta iftiralara başvuran Vatan Partililer, aslında bundan memnundurlar. CHP, Vatan Partisi gibi milletten hiç yüz görmeyen ve her gün irtifa kaydeden bir parti haline gelse zil çakıp oynayacaklardır. Oysa az oy alsa da bir sosyalist parti gerçekleri açıklayarak, halkçı politikalar üreterek faydalı olmaya çalışabilirdi.

Şimdi, yapmaya çalıştıkları sözde Atatürkçülüğün amacı, Atatürkçülere Erdoğan’ın politikalarına eklemlemektir. Bunun için ABD ile zaman zaman zıtlaşmasından ötürü Erdoğan’ı günümüzün en büyük ant-emperyalisti ilan ettiler. Doğrusunu bilmesek, Atatürk’ün mirasının nasıl bir miras olduğunda kuşkuya kapılabilirdik. ABD ile her zıtlaşanı sevseydik, birer İslam Devleti kurmak isteyen IŞİD ve El Kaide gibi örgütleri başımızın tacı saymamız gerekirdi. Atatürk’ün mirası, laik cumhuriyeti dinci bir Ortaçağ devletine dönüştürmeye çalışan, varına yoğuna komşularıyla hır çıkaran, Osmanlı hayranı, Türkiye’nin uygarlaşma hareketini parantez içine alanlara ve dışarıda hiçbir itibarı da kalmamış olanlarla mı bütünleşecek?

Şu saptırmaya bakın: Ben CHP’nin Reddi miras yapmasını istiyormuşum. CHP 1919’da kurulmuş, öyleyse Kurtuluş Savaşı’nın mirasını reddediyormuşum. CHP’liler bile CHP’nin 1923’te kurulduğunu biliyorlar ve hiçbir CHP’li Kurtuluş Savaşı’nı CHP’nin kazandığını söylemiyor.

Üstelik ben, CHP’nin reddi miras yapmasını hiç önermedim. Tek Parti dönemindeki uygulamaların verdiği izlenimden kurtulması için o dönemi bir elekten geçirmesini, olumlu mirasını devam ettirmesini yazdım. Üstelik bu tek parti dönemine İnönü’nün 12 yıllık Millî Şef dönemi de dâhildir. Vatan Partisi, Atatürk'ü istismar ederek Millî Şef dönemine özeniyorsa kendisine “kolay gelsin” demekten başka söyleyecek söz yoktur. Bu itibar getirecek bir söylem olsaydı, bugün Kenan Evren'in Türkiye'nin en itibarlı şahsiyeti olması gerekirdi. (11 Kasım 2020)

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141