Ayak başparmağım biraz sorunlu. Bu yüzden 20-25 günde bir pedikür yaptırıyorum. Fatoş çok nazik, eli çabuk ve sohbeti tatlı. Kuaföre gelenler rahatsız olmasın diye sırtım kapıya dönük. Ancak karşımda kırık aynalardan yapılmış bir pano var. Yani kapıdan girenleri görebiliyorum. Birden 1.80 boyunda incecik bir sarışın, saçları erkek traşlı ceketini savurarak içeri girdi.

-Fatoş yaa, bu saç bana çok yakıştı.

-Evet Ani, çok güzelsin.

Hemen lafa karıştım;

-Yalnız biraz yürüyüşün kabadayı.

-Kabadayı ne demek?

-Yani mahallesnin delikanlısı, herşey ondan sorulur.

-Ben şimdi kabadayı?

-Yürüyüşün, saçın, konuşman, giyinişin bile…

-Yaww sen doğru söylüyor. Dün akşam benim erkek arkadaşla diskobara gittik. Ben biraz içti. Sonra başladım oynamaya. Aaa baktım bütün bayanlar sahnede.

-Eeeee

-Sonra birisi yaklaştı bana dedi ‘Yalnızmısın?’

-Yok, yok benim erkek arkadaş oturuyor.

-O arkadaş başka mı, iş yokmu?

-Sen bana gel, gel!

-Demek benim yürüyüş kabadayı. Nasıl söylüyorlar, dayı dayııı

-Hahah hahahah

Ani hanım aynalara baktı. Saçlar kısa. Üzerinde tişört, çeket, ayağında kot pantolon.

-Fatoş hoşça kal. Ben çarşı gezmek…!