Onlar, yani isimsiz kahramanlar...

Onlar, yani isimsiz kahramanlar...
2013 yılının iddialı filmlerinden ve 3 kıtada çekilen ilk Türk filmi olma özelliği taşıyan “Selam” Marmaris’te gösterime girmesinin ardından ilk günden Marmaris yaşayanlarının ilgisi çekti.

 

Üç Umut, Üç Gaye, Tek İdeal sloganı ve “Selam” adıyla üç kıtadaki Türk Okulları’ndaki öğretmen ve öğrencilerinin yaşadıklarını anlatan filmi izleyenler gözyaşları ve gurur içinde sinemadan ayrıldılar. İzleyenlerin büyük beğenisi ve takdirini toplayan filmde gözyaşı ve inanç ağırlıkta oldu.

 

Türk okullarının kuruluşu, öğretmenlerin para ve kariyerleri geride bırakarak üç kıtada eğitime kendilerini adamaları ve öğrencilerin ve öğrenci ailelerin yaşadıkları dramı anlatan, Dünyada kimsenin gitmek istemeyeceği, savaşların, açlığın ve fakirliğin yaşandığı ülkelere gözlerini kırpmadan giden öğretmenlerin öyküsünün anlatıldığı Selam filmi Marmaris seyircisinden tam not almayı başardı. İlk seansta izleyenlerin hepsinin beğenisini ve övgüsünü alan Selam filmi en çok izlenen filmler arasında kendine yer edeceğe benziyor.

 

Türk okullarının kuruluş hikâyesi Selam adlı filmle beyazperdeye taşınıyor. Yurtdışına giden üç öğretmenin fedakârlık, mücadele ve aşkla dolu hikâyesine odaklanan Selam, üç kıta ve dört ülkede çekilen ilk Türk filmi.

‘Sizi burada bir çift, gideceğiniz yerde ise binlerce göz bekliyor.’ sözünün peşinden gidenlerin hikâyesi masal gibi anlatılır. İçi samimiyet dolu küçük bavullarla Anadolu’dan çıkıp dünyanın dört bir yanına giden, mevki, makam, rahatlık kelimelerini lügatlerinden silen Türk kolejlerinin fedakâr öğretmenlerinin hikâyesi… Onların yaşadıkları belgesellere konu oldu, sahneye aktarıldı, şimdi de beyazperdede.

Filmin adı, Selam. Yönetmeni Altın Kızlar, Gazi, Elif gibi dizileri çeken Levent Demirkale; senaristi Necati Şahin; oyuncular Burçin Abdullah, Yunus Emre Yıldırımer, Hasan Nihat Sütçü…

Hikâye şöyle: “Harun, Zehra ve Âdem, idealleri uğruna sevdiklerinden, yurtlarından ayrılıp haritada bile yerini bulmakta zorluk çektikleri ülkelere doğru yola çıkar. Âdem, hamile karısını geride bırakarak Bosna’ya sıcak bir selam ve dostluk götürmenin peşindedir. Zehra, eşi Harun’un hasretini yüreğine gömüp savaşın gölgesinde büyüyen Afgan çocuklarına yardım elini uzatır. Harun ise geçmişini düşünmeden eski bir sömürge devleti Senegal’in karanlığına ışık tutmaya gider. Dünyanın çilekeş ülkelerine kardeşliği götüren isimsiz kahramanların hikâyesi kimi zaman birbiriyle kesişir, kimi zaman binlerce kilometreyle birbirinden ayrılır.”

GERÇEK OLAYLAR ANLATILIYOR

‘Yaşanmış olaylara sadık kalınarak perdeye aktarılan Selam, iki yıllık bir proje. 2010’da hikâyelerin toplanması ile başladı macera. Türkiye, Senegal, Afganistan ve Bosna-Hersek’in farklı şehirlerine yapılan gezilerle çekim mekânları belirlendi, 2012’nin ortalarında 50 kişilik teknik kadro, 2 tonluk teknik malzemeyle kıtalararası koşuşturmacanın içine daldı. Yola çıkarken Demirkale yönetimindeki ekip, işlerin bu kadar zor ilerleyeceğinin farkında değildi. Ne de olsa farklı ülkeler, farklı mevzuatlar, kanunlar yani zorluklar demek. Gittikleri yerlerde tıpkı kendilerinden 25 yıl önce adım atan öğretmenler gibi sıkıntılar yaşadılar, tıpkı onlar gibi gönüllerin başköşesinde misafir edildiler.

Ekibin en çok zorlukla karşılaştığı ülke Afganistan. Uzun yıllardır yaşanan iç karışıklıklardan dolayı yerel cast oluşturmak da güçtü, senaryoya uygun mekânlar bulmak da. Güvenlik sorunlarından dolayı bir yerden bir yere giderken arabalar sıklıkla durdurulduğu için çekim programı aksadı sürekli. İklim değişiklikleri, sağlık koşullarının elverişsiz olması nedeniyle yönetmen dahil ekibin büyük çoğunluğu dizanteriye yakalandı. Türk Tugayı’ndan, TSK’nın doktor ve hemşirelerinden sağlık hizmeti alıp ayağa kalkan ekip, benzer bir dokuya sahip başka bir ülkede plato kurup çekim yapmayı bile düşündü, ama okullardan gelen duygu yüklü ve bir o kadar sitem dolu mesajların ardından bu fikirden vazgeçip planlandığı gibi çekimleri tamamladı.

Üç kıta ve dört farklı ülkede çekilen ilk Türk filmi olma özelliği taşıyan Selam’da Türk kolejlerinde okuyan onlarca Bosnalı, Afgan, Senegalli öğrenci rol aldı. Ünlü yabancı oyuncular da var kadroda. Senegal’de anne ve babayı canlandıran ikili, Afrika’nın tanınmış isimleri. Selam’ı en yalın ifadeyle ‘iyi insanların filmi’ diye tanımlayan yönetmen Demirkale, çocuk oyuncuların projeye farklı bir masumiyet kattığı düşüncesinde: “Bütün çocuklarımızın çok sevileceğinden eminim. Mesela Senegalli Brahim N’diaye, gerek Türkçesi gerek yetenekleriyle bizi kendine hayran etti. Keza Afganistan’da Mustafa ve Halid isimli çocuk oyuncularımız bir o kadar başarılı. Hepsinin çok sevileceğinden eminim.” T.C. Dışişleri Bakanlığı başta olmak üzere Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, Türkçe Der ve Kimse Yok mu’nun desteklediği, Bank Asya, Mondi ve Royal Halı sponsorluğundaki Selam, 29 Mart’ta gösterime giriyor.

Öğretmenlerin izinden ilerledik

Levent Demirkale (Yönetmen):Yurtdışına gidip görev başında hayatını kaybeden öğretmenler olmuş. O ülkelere gittik, o insanlarla tanıştık, çalıştık. İnançlarına, sabırlarına, iyiliklerine hayran kaldım. Filmde onların çok emeği var. Senegal, Bosna, Afganistan’da Türk deyince akan sular duruyordu. Özellikle dış çekimlerde yetkililerin, yerel halkın ciddi yardımlarını gördük. En yalın ifadeyle iyi insanların filmi diyorum Selam için, çünkü duygusunun da öyle olduğunu hissediyorum.

35 yıl sonra Afganistan’da film çekildi

Haluk Örgün (Konsept danışmanı):Türkiye’de ilk defa bir sinema filmi üç farklı kıtada çekilecekti. İşin zorluğu baştan tahmin ediliyordu, 50 kişilik ekip ve 2 tonu bulan ekipmanlar Türkiye’den temin edildi. Havayollarındaki ve gittiğimiz ülkelerdeki kıymetli yöneticilerin gayretiyle zamanında gideceğimiz yerlere ulaştırıldı. Zor ve bir o kadar keyifli bir süreçti. Senegal, Afganistan, Bosna-Hersek’te Türk okullarında misafir edildik ve herkes gönülden yardımcı olmaya çalıştı. Afganistan’da 35 yıldır sinema filmi çekilmemişti, bu ilki gerçekleştirdik. Mutluyuz.

“SELAM” HAKKINDA..

Bu destansı hikaye bundan 25 yıl önce birkaç düzine kara sevdalının Anadolu’nun bağrından haritada yerini dahi bilmedikleri dünyadaki farklı ülkelere gidişlerinin öyküsüdür. Bu hikaye, idealleri peşinde yaşatmak için yaşamanın sırrına erenlerin; arkalarına bile bakmadan, gurbet ve yad eller demeden, evlerinden, yurtlarından anne ve babalarından yar ve yaranlarından ayrılanların hikayesidir.

Onlar sadece “sizi burada bir çift göz, gideceğiniz yerlerde ise binlerce göz bekliyor" sözüne eşlik eden gözyaşlarının, kalplerine verdiği ilhamla yola çıktılar. Dünyanın farklı coğrafyalarında ve bambaşka kültürlerinde gönüllerindeki ülke tutkusunu, memleket sevdasını hizmet aşkıyla bastırarak mağriplere maşrıklara gittiler.

Onlar, yani isimsiz kahramanlar...

Gittikleri yerleri vatanları, karşılarına çıkan farklı renk ve dildeki insanları ise kardeşleri bildiler. Hiçbir beklentileri olmadan, makam, mevkii, şan, şöhret ve rahatlık kelimelerini lügatlarından silerek, insanlığa yeni bir ses, farklı bir nefes olarak gittiler.

Heybelerinde fedakarlık ve iyilik, dillerinde ise gülen bir selam vardı. Gidilen her ülkede destanlık birer konu ve solmayan birer hatıra oldular.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.