Eğer mutluluk ve huzur dolu bir eve sahip olmadığınızı düşünüyorsanız çare aramanız gerek. Başka bir deyişle kendinizin ve evinizdeki diğer insanların hayatlarından memnun olmadığına inanıyorsanız öylece oturup beklemeniz doğru değil. Bunu değiştirmek için ne yapabilirim sorusunu sormanız şart. Arkasından da bu sorunun yanıtlarını bulmalı ve gerekenleri yapmalısınız.
Mutluluk ve huzur dolu bir yuvaya sahip olduğunuzu düşünüyorsanız ne güzel. Kendinizi çok iyi hissediyor olmalısınız. Hep böyle kalın. Mutluluğunuz sürekli olsun.
Evinizden, yuvanızdan memnunsanız o zaman sizin için bunu korumak da önemli olmalı. Çünkü böyle bir yuvanın sürdürülebilir olması şart. Aksi takdirde araya tatsız ve huzursuz dönemler girer. Böylece düzensiz ve çalkantılı bir yaşam sürersiniz. Bunu da ne siz istersiniz ne de başka bir kimse ister. Çünkü hayatın olağan akışı içinde her insan yaşadığı ortamda mutlu yaşamayı arzu eder.
Sürdürmek için ne yapmak gerek? Hemen aklınıza para gelmesin. Çünkü para çok daha temel bir konu. Huzurdan, mutluluktan çok önce gelir. Ekonomik koşullar sağlanmadan mutlusunu bir yana bırakın yuva sahibi olmak bile zor. O yüzden burada sözü edilen mutlu yuva ekonomik sorunları olmayan veya varsa da bir şekilde üstesinden gelebilen bir ev.
Mutluluk ve huzur dolu bir yuvayı sürekli kılmak için çaba göstermek gerek. Çünkü bu kavramlar gökten zembille inmiyor. Bunlar evimizde zaten var değiller. Onları biz yaratıyoruz. Farkında olarak ya da olmayarak. Yaptıklarımızla, yapmadıklarımızla ve davranışlarımızla. Evimizde ne kadar mutluluk ve huzur varsa hepsi de bizim eserimiz.
Konuşmak sürdürülebilirlik noktasında devreye giriyor. Eğer mutlu olmak isteniyorsa evde bulunanlar birbiriyle konuşmalı. Hem de teklifsiz konuşabilmeli yani her istediğini konuşabilmeli. Konuşmanın sağladığı yararlar saymakla bitmez.
Eve gelip soyunup dökündüğümüzü, üstümüzü değiştirdiğimizi ve rahat giysiler giydiğimizi düşünelim. Sevdiğimiz bir içecekten de bir bardak ya da bir kadeh doldurduk. Ayaklarımızı uzatıp oturuyoruz. Çok rahat hissediyoruz. Rahatız çünkü kolumuz bacağımız her istediğimiz hareketi yapabilecek durumda. Ev dışında giydiğimiz giysilerinin hareketlerimizi sınırlayıcı etkisinden uzak durumdayız. Ev dışındaki ortamlarda büründüğümüz topluma ayak uyduran birey olma kimliğinin yarattığı baskıdan eser yok. Çünkü kendimizi eve attık, üstümüzü değiştirdik. Bir bakıma fazlalıklarımızdan kurtulduk. Serbestleştik.
Konuşmak da benzer şekilde bizi serbestleştiriyor. Havadan sudan konuşmak, öylesine laflamak, o gün olanları söze dökmek, kafayı boşaltmak… Adına ne dersek diyelim. Konuşmanın sağladıkları bizi daha özgür kılıyor. Ağzımızdan çıkanlar aslında kafamızı rahat bırakıyor. Konuştukça serbest oluyoruz. Serbest oldukça da kendimizi daha rahat hissediyoruz. Daha iyi olduğumuza karar veriyoruz, daha iyi hissediyoruz.
Rahat, özgür, serbest… Bunlar mutlu olmaya yeter mi? Yetmeyebilir ama zemin hazırlar. Üzerine mutluluk inşa edebileceğimiz bir zemin.
Dr. Abidin Sönmez
Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi
0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com
Facebook: facebook.com/Marmaris.ADM,
Instagram : marmarisadm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.