Sağlıklı bir ilişki iki bağımsız kişi arasında kurulur. Ancak birlikte yaşamaya başladıktan sonra bu kişiler bağımsız olamazlar. Birbirine bağımlı, birbiriyle iç içe ortak bir yaşam sürerler. Ya da en ezından kendileri öyle olduğunu düşünürler. Aksi takdirde sağlıklı bir ilişkiden söz etmek zorlaşır.
Bir araya geldikten sonra yaşam ortaklaşa yaşanacak, ayrı ayrı değil. Başka bir deyişle yaşam paylaşılacak. Buradaki “paylaşmak” sadece para gibi, yiyecek gibi maddi, fiziksel, somut olguların paylaşılması anlamına gelmez. Yaşanmış olayları da içerir. Taraflardan her biri diğerinin dünyasından haberdar olmalı. Orada ne olup ne bittiğini bilmeli.
Paylaşmayı kısıtlayan, engelleyen sebeplerden biri kanıksama. Örneğin erkek evin kendisine sağladığı konforu kanıksar. Kadının bu amaçla sergilediği özveriyi görmemeye, görememeye başlar. Her akşam eve geldiğinde oturabileceği bir sandalye, yiyebileceği yemek, uzanabileceği kanepe… Bu ve benzeri konfor unsurlarını “zaten var olan”, “yokluğu söz konusu olmayan” gerçeklikler şeklinde görmeye başlar.
Eşler yapılması gerekenleri aralarında paylaşıyor olsa da evdeki konfor hala kadının eseri. Tek tek bazı ev işlerini yapabilmek başka, evi çekip çevirmek başka. İstisnalar elbette olabilir, insanın olduğu yerde istisna tükenmez. Ancak evdeki konfor, ayrıntılar arasında saklı. Bunu sağlamayı da kadın başarabiliyor.
Eşinin yaptıklarını, çabalarını, sergilediği özveriyi kanıksayan erkek onun bulunmadığı zamanlarda yaşadıklarını onunla paylaşmamaya başlar. Kanıksadığı için bir bakıma onu unutuverir. Ona haber vermek, onu bilgilendirmek aklına gelmez. Bir karar alırken eşinin görüşünü sormaz. Kendisiyle yeterince paylaşım yapılmayan, karar alınırken fikri sorulmayan eş de doğal olarak kendini kötü hisseder. Dikkate alınmadığına, önemsenmediğine, düşüncelerine değer verilmediğine inanır. Gerekli ölçüde saygı görmediği sonucuna ulaşır. Çünkü onun varlığı yadsınmıştır, o yok sayılmış, görmezden gelinmiştir.
Eşinize yeterli ölçüde özen gösterip göstermediğinizi merak ediyorsanız aşağıdaki sorulara yanıt vermeye çalışmak size fikir verebilir.
Onu hayatımın tümüne katıyor muyum?
Önemli, önemsiz ayrımı yapmadan başımdan geçen her olayı onunla paylaşabiliyor muyum?
İşimle ilgili konularda ondan fikrini söylemesini istiyor muyum?
İşimle ilgili önemli kararlar alırken onun da görüşünü alıyor muyum?
Arkadaşlarımla yaşadıklarım hakkında onunla konuşuyor muyum?
Zaman zaman onun işiyle ilgili sorular soruyor muyum?
Arkadaşlarıyla arasının nasıl olduğunu merak edip soruyor muyum?
İş dışı uğraşlarını merak ediyor muyum?
Bu uğraşlarıyla ilgili olarak ona sorular soruyor muyum?
İş yerinde ortaya koyduğu başarıların ayrıntılarını sorup öğreniyor muyum?
Mutsuz olduğunda iyi hissetmesini sağlayacak sözler söylüyor muyum?
Ona kendini değerli hissettiriyor muyum?
NE YAPMALI?
Yukarıdaki sorulara evet yanıtını veriyor hale gelmeli. Küçük bir çaba yeterli. Paylaşmamız gerekenleri ihmal etmemeli, unutmamalı. Gerekli / gereksiz, önemli / önemsiz, küçük / büyük… Aklımıza gelen her şeyi paylaşmalı, paylaşabilmeli.
Dr. Abidin Sönmez
Aile Danışmanı, Özel Marmaris Aile Danışma Merkezi
0252-419 22 96; 0532 557 90 19; marmarisadm@gmail.com
facebook.com/Marmaris.ADM, Instagram : marmarisadm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.