• BIST 9111.31
  • Altın 2323.888
  • Dolar 32.3797
  • Euro 35.0176
  • Muğla 25 °C
  • İzmir 25 °C
  • Aydın 28 °C
  • İstanbul 21 °C
  • Ankara 21 °C

Keşke hep çocuk kalabilseydik.

Keşke hep çocuk kalabilseydik.
Ahmet Yılmaz yazdı....

Biz çocukken öyle camlı küvetli banyolarda değil anamızın kafamıza bakır tasla vurarak leğenin de çimdik. Oyun uğruna hergün okulu asmanın bir yolunu arardık, oyun okuldan daha tatlıydı. Öğretmen okulun son günü olan Cuma ev ödevi verirdi o ödev Pazar günü anca biterdi.

Pazartesi okula gidince öğretmen bilirdi ders çalışılmadığımızı hepte çalışmadığımız yerden sorardı bu yüzden kulaklar çekilirdi hele hava soğuksa nasıl canımız nasıl yanardı. Olsun biz yine de öğretmenlerimizi sokakta görünce esas duruşa geçer başımızla selam verirdik, tabi yine sokakta olduğumuz için yine kesin dayak yerdik ama asla öğretmenlerimize saygısızlık etmezdik.

Kışın kardan adam yapardık gözleri kömürden burnu kiremit parçasından, şehirde kardan adamın burnu havuçtan yapılırmış biz yemek için bulamazdık havucu kardan adama nasıl havuçtan burun yapalım? Hep sokaktaydık hiç üşümez hiç acıkmazdık, eğer acıkırsak eve gidecektik eve gidince de anamız bir daha sokağa salmaz korkusu hep vardı.

Bizim saf ve temize çekilmiş arkadaşlıklarımız vardı, hiç kirlenmezdi. Biz toz şekeri yufka ekmeğin arasına katık eder ekmeğin aynı yerinden ısırık alırdık kimse kimseye ağzı pis demezdi biz çocukken saftık. Ayaklarımızda kara lastik içindeki çorabı hiç sormayın parmaklar hep dışarıda gezerdi. Mahallemizdeki oyun alanlarımız şimdiki gibi çimli parke taşı döşeli değil çamur deryasıydı.

Biz o çamur deryasını üzerinde tepine, tepine kuruturduk sanki ayaklarımızın altında yanan bir ateş vardı da o çamuru kuruturdu.  Biz çocukken hem şanslı hem de çok şansızdık. Şanslı yanımız şimdinin çocuklarının asla yaşamayacağı bir çocukluk yaşadık birbirinden güzel oyunlar oynayarak. Şansız yanımızsa biz çocukken hiçbir zaman istediğimiz gibi bir oyuncağımız asla olmadı.

Bizim en büyük oyuncağımız çamurdu. Biz hep çamurla oynardık bizim oyuncağımız çamurdu, bu kadermiydi yoksa topraktan geldik toprak mı çekiyordu bilemezdik. Şimdinin çocukları misket bilmezler, çizmit bilmezler, kör ebe bilmezler, yağlı kayış bilmezler, birdirbir bilmezler, uzuneşek bilmezler, çatçı bilmezler, yabani arılarla oynayamazlar korkarlar oysa biz öylemiydik, gider arı peteklerini elimize alır oynardık tabi sonucu defalarca arı sokmasıydı. Olsun yine de merakımızı giderir nasıl petek yaptıklarını incelerdik.

Şimdiki çocuklar bu oyunları bilseler de oynayacak oyun alanı bırakmadılar gözünü para hırsı bürümüş büyükleri. Şimdinin çocukları AVM’lere hapsedilmiş en büyük zevkleri bilgisayar başında saatlerce şuursuz bir şekilde savaş oyunu oynatılıyor. Bizim çocukluğumuz çok güzeldi parayla satın alınmayan her türlü zevki tattık her türlü saf temiz duyguları arkadaşça yaşadık. Bizim çocukluğumuz da oyunlarımız güle oynayarak başlar oyun sonu yenilen mutlaka kavga çıkartır birimizin başı kesin yarılırdı kan akardı.

Ama en fazla bir saat sonra çocukluğumuzu tekrar temize çeker yeniden oyunlar oynardık biz çocukken kin nefret nedir inanın bilmezdik. Akşam olmaya yakın her çocuğun anası kapıya, pencereye çıkar çocuğuna seslenir Aliii, Veliii, Ayşe, Fatmaaa her neyse adı, yemeğe çağırır içeri giderdi. Aradan biraz zaman geçince ikinci bir ses devreye girer baba eşek sıpaları haydin artık gece oldu evlerinize dağılın derdi. Bizse dayağı göze alıp birkaç dakika daha oyun oynamanın derdindeydik sonunda dayak yesek de.

Ha dayak dedim de babamız döverdi ama vurduğu inanın hiç acıtmazdı. Her sabaha hangi oyunu oynayacağız diye hayal ederek uyanırdık ilk fırsatta bir araya gelir planlar yapardık okuldan sonra ne yapalım diye. Okuldan döner dönmez kimi eline bir parça bazlama kimisi çarşı çöreği şimdinin şehir ekmeğini alır toplanır bir oyuna karar verirdik. Saatlerce oynardık terlerdik üstümüz başımız toz, toprak, çamur içinde kalırdı.

Kim takar kiri çamuru evde dağ gibi anamız vardı üstümüz kirliyse eve gidince al şu elbiseleri eşek sıpası üstünü değiştir diyeceğini bilirdik. Anamızın öyle merdaneli kendi kendine otomatik yıkama yapan çamaşır makinesi de yoktu. Her Pazar evin önüne kara kazan kurulur meşe ateşinde kaynatılan suyla çamaşırlar yıkanırdı. Beyaz

çamaşırlarsa meşe ateşinin külüyle kaynatılırdı nasıl bembeyaz olurdu. O zamanlar elde yıkanan çamaşırlar öyle güzel kokardı öyle güzel kokardı ki anlatılmazdı. Çayı ocakta közün üstünde kaynatır demlerdik çaydanlığın dışı isten simsiyahtı içiyse pırıl, pırıl közde pişen çayın tadını hiç sormayın mis gibiydi.

Biz çocukken her şeyin en güzeli vardı azdı ama özdü insanlar şükür neydi bilirdi aza kanaat edilir olmayan komşu mutlaka gözetilirdi. Velhasıl bizim çocukluğumuz yoksuldu ama bir o kadar zengindi. Biz oğlak yaymaya giderdik küçük çobanlardık acıkınca gider bahçelerden ödünç patates mısır alırdık sonra bir ateş yakar közde pişirir yerdik. Ama ne yeme elimiz yüzümüz simsiyah olurdu buda dert’mi ki kazaklarımız mendil görevi görürdü kazağımızın koluna elimizi yüzümüzü silerdik.

Biz çocukken elimiz yüzümüz kirli olsa da temize çekilmiş dostluklarımız vardı asla kirlenmeyen üstümüz başımız kirlenmiş oda dert mi ki? Biz bölüşmeyi bilirdik elimizde ne yersek arkadaşımıza mutlaka pay ederdik bilirdik ki bir yer biri bakar kıyamet ondan kopar sözünü. Yediğimiz her neyse bir parça ekmek yere düşünce hemen eğilir yere düşen ekmeği alır üç defa öper başımıza koyardık öptüğümüz ekmeği yüksek bir duvarın üstüne koyardık ki kuşlar yesin karnını doyursun diye. Biz hayvan sevgisini çocukken öğrendik onların da bir can taşıdığını biliriz bizim hayvan sevgimiz de öyle yapmacık değildir. 

Biz çocuktuk ama elimizden her iş gelirdi.

Gece ablalarımızla halı dokur gündüz nohut yolmaya giderdik, pancar sökerdik, yemlik toplamaya gider akşam eve dönünce de ellerimize helkeleri yani su kaplarını alır birkaç kilometre yol yürür pınardan soğuk su almaya giderdik. Bizim çocukluğumuz da şimdi ki gibi nofrost çift kapılı buzdolabı hiç olmadı bizim buzdolabımız buz gibi akan pınarladı. Biz çocukken büyük adamdık elimizden her iş gelirdi çocuk olsak da ailenin yükünü paylaşırdık çünkü biz çocukken paylaşmak diye bir şey vardı.

Kalın sağlıcakla…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141