• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • Muğla 26 °C
  • İzmir 24 °C
  • Aydın 27 °C
  • İstanbul 18 °C
  • Ankara 23 °C

Kanser ve Tedavisi

Kanser ve Tedavisi
Kanser normal hücrelerin olgunlaşma, bölünme, ço­ğalma özelliklerinde ve diğer fonksiyonlarındaki bü­tünlüğün ve programlanmanın kaybolması ile beliren bir hastalıktır. Vücudumuzun hemen her organında meydaı.a gelebilir.

 

Kanser ve Tedavisi

Kanser normal hücrelerin olgunlaşma, bölünme, ço­ğalma özelliklerinde ve diğer fonksiyonlarındaki bü­tünlüğün ve programlanmanın kaybolması ile beliren bir hastalıktır. Vücudumuzun hemen her organında meydaı.a gelebilir. Sonuç olarak genellikle tümör (bkz.l dediğimiz bir hücre çoğalması, normal yapıdan ayrılan ve komşu dokulara doğru ilerleyen bir gelişme (invaz- yon), kan ve lenf yoluyla daha uzak başka organlara giderek orada yerleşme (metastaz) görülür. Kanser hücrelerinin yayılması, çevredeki sinirleri etkileyip ağ­rı verebilir. Kan damarları yırtılıp kanamalara neden olabilir, akciğer, safra kesesi, mide, bağırsak, böbrek gibi içi boş organlar basınç altında kalma ve tıkanma belirtisi ile görevlerini yapamaz duruma gelebilirler. Kanserin nedeni henüz tam olarak bilinmemekte, üç grup faktörün kanser yapıcı olduğu kabul edilmekte­dir. Bunlar İyonlaştırıcı ışınlar, bazı kimyasal madde­ler ve bazı virüslerdir.

Kanserin, kalıtım ve bağışıklık ile ilgili olduğu da söylenmektedir. Bazı araştırıcılara göre insanlarda doğuştan anormal hücreler bulunmakta ve çeşitli etkenlerle anarşik faaliyete geçinceye kadar uykuda kalmaktadırlar. Kimi araştırmacılara göre İse belli hücre gruplarının devamlı olarak tahriş edilmesi kanser değişimlerine yol açabilmektedir (Tahriş teo­risi). Baca temizleyenlerde görülen deri kanseri, pipo içenlerde dudak kanseri, sigara içenlerde akciğer kan­seri yaygındır. Başta cinsiyet hormonları olmak üzere birçok kimyasal maddeler, özellikle meme ve üreme organlarında kanser gelişimine neden olabilirler. Ka­dın hormonlarından östrojen, meme kanserinin büyü­mesine sebep olduğu halde, erkeklerde görülen prostat kanserinin büyümesini önlemek için kullanılmaktadır. Aynı şekilde erkek hormonu testosteron kadınların me­me kanserini yavaşlatıcı, prostat kanserini ise hızlan­dırıcı bir etki yapmaktadır.

Fiziksel etkenler arasında her çeşit İyonlaştırıcı ışınlan (Güneş, röntgen, gama, beta ışınları) kanserin gelişmesine yol açmak bakı­mından tehlikeli sayabiliriz. Ancak elektron mikros­kopları altında görülebilecek kadar ufak canlı varlık­lar olan virüs ve virüs benzeri maddelerin kansere yol açabildiği yönünden bazı kanıtlar vardır. Parelerde anne sütünden geçen bir faktörün başka farelerde kan­sere yol açabildiği görülmüş, göğüs kanserinden alman hücreleri civciv embriyonunun bulunduğu yumurta sa­rısında büyütmek mümkün olabilmiştir. Günümüzde gönüllü insanlar üzerinde yapılan deneylerde ölü kan­ser hücreleri aşılanmakta, bağışıklık yönünden araş­tırmalar sürdürülmektedir. Kalıtımın da kanserin ge­lişmesinde rolü olduğu, hücre kromozomlarının anor­mallikler gösterdiği bilinmektedir. Fakat bu değişikli­ğin kanserin nedeni mi, sonucu mu olduğu henüz çö­zülememiştir.

KANSER ÇEŞÎTLERİ VE TEŞHİS YOLLARI:

Habis urlar çıktıkları dokulara göre, kanser, sarkom, ikoryonepitelyoma, Hodgkin, habis ienforma, kan kan­seri gibi isimler alırlar. Organ bakımından en çok gö­rülen tümörler sırasıyla akciğer kanseri, bağırsak ve rektum kanseri, prostat kanseri, uterus (rahim) kanse­ri, meme kanseri, mesane ve böbrek kanseri, lenfoma ve lösemidir. Hastalık bazen ufak bir yara veya şişlik şek­linde görülür. Bazen fonksiyonel bir bozukluk şeklinde, ağrı, kanama veya akıntı şeklinde de başlayabilir. Deri ve meme kanserleri, ilk belirtileri kolayca görülebilece­ğinden erken hissedilir ve teşhis edilirler. Kadın geni- tal organlarının, mide, bağırsak ve karaciğer gibi iç organların endoskopik metot ile gözlenmesi için bazı araçlar geliştirilmiştir.

 

Akciğerler bronkoskop, mide gastroskop denen araçlarla gözlenir ve gerekirse has­talıklı veya şüpheli görülen yerlerden parça alınabilir. Akciğerlerde ve iç organlarda meydana gelen tümöral büyümeler, radyolojik metot ile yani röntgen ışınları ile filmi alınarak görünür hale getirilebilirler. Hasta­lıklı dokudan çok ufak bir parça alıp mikroskop altın­da kanseri aramaya biopsi (bkz.) metodu denir. Erken teşhise varmak için bazen organ veya dokunun salgısı­nı ve dökülen hücrelerini gene mikroskop altında yayıp incelemek yolu yani smear metodu (papanicolaou) kullanılır. Akciğer kanserinin erken teşhisi için bal­gamda, mide kanseri için mide suyunda ve kadınların kollum (rahim ağzı) kanserinde vaginal akıntıda bu metot uygulanabilir.

 

Kan kanserlerinde kanın ve şe­killi elemanlarının mikroskobik incelenmesi hastalığın erken teşhisini ve seyrini takip etmek olanağını vere­bilmektedir. İnsanların ölüm nedenleri arasında bu­gün için kalp hastalıklarından sonra ikinci sırayı alan bu hastalıktan korunmak için tek çarenin erken teşhis olduğu ve bu sayede birçok insanın kanseri yendiği unutulmamalıdır. Aşağıda sıralanan belirtiler (semp­tomlar) hissedildiğinde veya görüldüğünde hemen bir doktor kontrolüne başvurulmalıdır.

Ağız: Birkaç günden, fazla sürüp de iyileşmeyen her­hangi bir ağız yarası doktora bildirilmelidir.

Gırtlak: Bir haftadan fazla süren ses kısıklığından kuş- kulanmalıdır. Ses tellerini incelemeye tabi tutan dok­tor tahriş, iltihap ve tümör arasında ayırıcı bir teşhise varacaktı».

 

Akciğer: Uzun süren öksürük, hafif ateş, fazla balgam çıkarmak, yan ağrısı gibi sebepler bir enfeksiyonda husule gelebilir. Tedavi ile geçmeyen hastalığın teşhi­sinin radyolojik inceleme ile kesinleştirilmesi gerekir. Mide: Mide kanseri seyrek olarak ağrı yapar. İlk be­lirtileri iştah kaybı, ishal, büyük abdestte siyahlıkların görülmesi, kusma veya yutarken zorluk çekmektir. Radyolojik veya endoskopik metotlar kullanılarak er­ken teşhise varılabilir.

Meme: Kadın veya erkekte bir hafta içinde kaybol­mayan ağn, şişkinlik, meme uçlarında çekilme, çu­kurlaşma, kanlı veya kansız herhangi bir akıntının mutlaka üzerinde durulması gerekir. Eğer doktor bir şişliğin alınmasını veya biopsi yapılmasını isterse bu tetkiki geciktirmeden yaptırmalıdır. Çünkü kesin teş­his ancak mikroskopik incelemeyle yapılabilir.

Genital organlar: Uzun süreli, düzensiz veya anormal kanamalar, ele gelen şişlikler, özellikle 35 yaşından sonra görüldüğünde daima muayeneyi gerektirir. Âdet kesiminden sonra, yani menopozda meydana gelebile­cek her türlü akıntı veya kanama smear metodu ile tetkik edilmeli, gerekirse biopsi yapılmalıdır. Papani­colaou testi özellikle kollum kanserinin erken teşhisin­de bir tarama metodu olarak çok yaygınlaşmıştır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141