HAYIR DA YARIŞALIM
HAYIR'da yarışalım ki Türkiye Kurtulsun!
Neden HAYIR diyeceğiz?
Önümüze konulan anayasa paketi, milletin ve devletin menfaatlerini koruyan Yüksek Yargı'nın (Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın) elini kolunu bağlıyor. Hükümetin peşkeşlerinin önündeki yargı denetimi ortadan kalkıyor.
Böylece demokrasinin vazgeçilmezi olan kuvvetler ayrılığı prensibini ortadan kaldırılıp; yerine kuvvetler birliği prensibi getiriliyor. Yani hükümet tek güç haline geliyor.
Bu tek güç de, ABD'nin ülkemiz ve bölgemiz üzerindeki emellerine hizmet edecek, Şark Projesi sürdürülecek ve Sevr uygulanacaktır.
Neticede Türkiye hızla federasyona sürüklenecek ve ardından bölünme kaçınılmaz olacaktır. Ayrılmayı referanduma götürelim diyenler hükümetin açtığı zeminde istediklerine kavuşacaklardır. Bunun için HAYIR diyoruz.
AKP'nin yapısını değiştirmeye çalıştığı Anayasa Mahkemesi ve Danıştay'ın engel olduğu bazı icraatları aktaralım:
Örnek 1) AKP Suriye sınırındaki 2 Kıbrıs büyüklüğünde mayınlı araziyi İsraillilere devretmeye kalkıştı. Anayasa Mahkemesi hayır veremezsiniz dedi. (23 Temmuz 2009)
Örnek 2) AKP hükümeti, Türk milletinin katrilyonlarca dolarlık maden yataklarını, toprak ve ormanlarını, limanlarını, TÜPRAŞ, POAŞ, Telekom, SEKA, Eti Madencilik İşletmeleri gibi yüzlerce en karlı işletmeleri ecnebiler ve içerdeki komisyoncularına özelleştirme adı altında peşkeş çekiyor. Anayasa Mahkemesi hayır böyle özelleştirme olmaz diyor. Danıştay hayır bu peşkeşlere geçit veremeyiz diyor.
Örnek 3) AKP hükümeti, özelleştirme adı altında asgari değeri 4-5 milyar dolar olan Seydişehir Alüminyum'u ecnebi bir firma ve ortakçısı Başbakan'ın hemşerisi olan CE-KA'ye kelepir fiyatına 222 milyon dolara devretti. Kasadaki, eski parayla 15 Trilyon TL'yi de alıcı şirketin hesabına aktardı. Yanında da, devlete yıllık getirisi 200-250 milyon TL olan ve sadece demirbaş değeri 1.5 milyar doları bulan Oymapınar Barajını da promosyon olarak verdi, hibe etti. Danıştay bu peşkeşi durdurdu.
(Danıştay 13. Dairesi, 29.06.2006; Danıştay 13. Dairesi, 8.2.2008)
Örnek 4) Hükümet Tekel'i şakır şakır yabancıya sattık, işçilerini de ya kapının önüne koyalım ya da 4C çuvalına sokarak köle gibi çalışsınlar hükmüne vardı, Danıştay durdurdu. (Danıştay 12. Dairesi, 1 Mart 2010) Şeker fabrikalarını da Tekel gibi yabancıya satalım, nasıl olsa işçilerini 4C yaparız dediler, Danıştay onu da durdurdu.
(Danıştay 13. Dairesi, 23.01.2010)
Örnek 5) AKP hükümeti İstanbul'un gözbebeği ve iş merkezi Galataport'u ihale-mihale yapmadan sümen altından Yahudî Sami Ofer grubuna devretti. Danıştay, Galataport'u Yahudi Ofer'e böyle pazarlıksız veremezsin dedi.
(Danıştay 6. Dairesi, 6.1.2006).
Örnek 6) Aynı şekilde TÜPRAŞ, TELEKOM, SEKA vs. en kârlı işletmeleri ecnebilere veremezsiniz, dedi, durdurma kararları verdi.
(Danıştay 10. Dairesi, 24.6.2004; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 3 Ocak 2006)
Hükümet, TÜPRAŞ, TELEKOM gibi birçok işletmede yine yapacağını yaptı, elden çıkarttı. Galataport ise referandum sonrasını bekliyor.
Referanduma evet demek bütün bu peşkeşlere evet demektir.
Tüm bu kurumlar milletin malıdır, alınteridir, dışından tırnağından artırıp ortaya çıkarttığı en kârlı işletmelerdir, bunlar ecnebiye verilemez. Referandumun can alıcı noktası budur.
.
O nedenle bu Anayasa'ya HAYIR!
Ayrıca;
1) Anayasanın 125.maddesinde yapılan değişiklikle idarenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimi sınırlanmış hatta ortadan kaldırılmak istenmiştir. Şöyle ki; Bu madde değişiklikten önce Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır şeklinde iken değişiklikten sonra Yargı yetkisi idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz. hükmünü almıştır.
Hiçbir surette 'yerindelik denetimi' yapılamaz, şeklindeki gerekçeyle neredeyse İdare, denetlenemez anlamına gelebilecek bir uygulama içine çekilmiştir. Danıştayın eli kolu bağlanmış olmaktadır.
2) Bu Anayasa tek bir partinin, hatta sadece Başbakan'ın ve danışmanlarının dayatması ile hazırlanmıştır. Paketin hazırlanmasında toplumsal mutabakat yoktur. Nasıl ki bu hükümetin mutfağı Atlantik ötesidir, anayasa paketi de ABD mutfağında hazırlanmıştır. Milletin mutfağında değil
Meclisin mutfağında değil
Erdoğan, İzmir meydanından referandum paketini tanıtırken Biz burada ABD'deki sistem, AB üyesi ülkelerdeki sistem ne ise onu aynen aldık getirdik ve bunu şimdi halkımıza takdim ediyoruz diyor.
3) Başbakanın 'demokratikleşme' diye bir derdi yoktur. Nasıl mı?
HSYK'nın yapısını değiştiriyorlar ama Adalet Bakanı Müsteşarını Kurul içinde tutmaya devam ediyorlar. Yani Yargı'yı Yürütmenin kontrolünde tutmak istiyorlar!
%10'luk Seçim barajı antidemokratik değil mi? Niçin kaldırmıyorlar?
Dokunulmazlıkların kaldırılması demokratikleşmenin gereğidir. Niçin dokunulmazlıkları kaldırmıyorlar?
Yüksek Askeri Şura'nın bir kısım kararları yargı denetimine açılırken, Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler yargı denetimi dışında tutulmaya devam edilmek istenmektedir.
Oluşturulan Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun kararları yargı denetimine kapalı tutuluyor.
Acaba bunun neresi demokrasidir? Hani İdare'nin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine açılıyordu?
4) Başbakan anayasa değişikliğiyle 12 Eylül 1980 ihtilalinden hesap soracağını söylüyor. Bu doğru değildir. Türk Ceza Kanunu'nun 7.maddesine göre bu asla mümkün değildir. Ayrıca açılan davaların tümü zaman aşımından zaten düşecektir.
Başbakan şayet darbelerden hesap soracak ise 28 Şubatçıları hesaba çeksin. Ya da 27 Nisan e-muhtırasını veren Genelkurmay Başkanına dava açsın.
12 Eylül 1980 de getirilen %10 luk seçim barajını kaldırsın.
12 Eylülün simgesi YÖK'ü kaldırsın.
5) Memurlara toplu sözleşme hakkı verdik diyorlar ama grev hakkı vermiyorlar. Ancak ilginçtir ki bu hakkı memurlar kullanamıyor. Peki kim kullanabiliyor? AKP'nin tasarrufu ile oluşturulan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu
Dahası bu kurulun kararları kesin olup yargı denetimi dışına çıkarılıyor. Bu acaba memura hak vermek midir yoksa hak almak mıdır?
6) Anayasa Mahkemesi ve HSYK' yı 12 yıllığına iktidarın seçeceği kişilere teslim ederek, 10 yıllık yolsuzlukla malul iktidarın yargı önünde hesap vermesinin önünü kapatarak krallık rejimine gidişin önünü açmaktadır.
7) Anayasa değişiklik kanunun 9.maddesiyle anayasanın 84.maddesinin son fıkrası kaldırılmıştır. Bu şekilde örneğin terör yanlısı olduğundan partisi kapatılan ve aynı gerekçe ile milletvekilliği düşenlerin tekrar meclise dönmesinin yolu açılmıştır.
8) AKP hükümeti, 5510 sayılı kanunla, emeklilik yaşını kadınlar için 59, erkekler için 61'e çıkardı. En az 9.000 gün de çalışmış olma şartı getirdi. Bu öldükten 5 sene sonra emekli olmak demektir. AKP Memur ölene kadar çalışsın, çok istiyorsa, öldükten sonra emekli olsun yasası çıkardı, Anayasa Mahkemesi bu adaletsiz yasayı da iptal etti. (15 Aralık 2006) Öldükten sonra emekli olmak isteyenler, referanduma evet desin; böyle adaletsizlik olmaz diyenler hayırda yarışsın! 50 yaşında emekli olmak isteyenler ise referandumdan sonraki ilk seçimde BTP'yi işbaşına getirsin, 50 yaşında emekli olsun!
9) Dış güçlerin dayatması ile yapılan Islahat Fermanları Osmanlı İmparatorluğu'nun parçalanmasına ve yıkılmasına zemin hazırladı. Yugoslavya 1989'da anayasa değişikliğine zorlandı, iki sene sonra kan gövdeyi götürdü ve 5 parçaya bölündü. Türkiye de aynı bölünme zeminine çekiliyor. Bunun için Hayır Diyoruz.
10) AKP 8 yıllık icraatlarına güvenoyu istiyor. Zinayı ve domuz eti satışını serbest bırakan, kiliseler açan; çiftçiye, köylüye, memura, işçiye, Türk İnsanına değil, Sami Ofer'lere iş aş oluşturan AKP icraatlarını tasvip etmiyoruz. Bunun için Hayır Diyoruz
11) Değişiklik paketinde 26 madde kişi hak ve hürriyetleriyle ilgili
2 madde ise yargı ile ilgili
Yani her türlü yemek çeşidinin ve tatlının bulunduğu sofrada, zehir karıştırılmış aş gibi
Bu zehirli aşa Hayır Diyoruz!
BAĞIMSIZ TÜRKİYE PARTİSİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.