CHP Saylan'ı unutmadı
Yayınlanma:
Güncelleme:
25 – 31 Ocak Cüzzam Haftasında; toplumun cüzzam ve cüzamlıya karşı oluşan yanlış inançlar ve bilgisizlikten kaynaklanan korkularının önlenmesi amaçlanmaktadır.
Tüm merkezler ve gönüllü kuruluşlar, Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yaparak her yıl Ocak ayının son haftasında Cüzzamla Savaş Haftası düzenlemektedirler. Her yıl Ocak ayının son haftası “Cüzzam Haftası” son Pazar günü de "Dünya Cüzzam Günü" olarak ilan edilmiştir.
Hafta boyunca cüzzamlı kişilerin sorunları tartışılarak, çözümler üretilecektir. Bu haftanın amacı, toplumun cüzzam ve cüzzamlıya karşı oluşan yanlış inançlardan, bilgisizlikten kaynaklanan korkularını önleyerek, cüzzam hastalığının erken teşhis edilmesinin sağlanması, dünya standartlarına uygun bir şekilde tedavisi ve izlenmesiyle hastaların topluma kazandırmaktır. Cüzzam (lepra), tanısı kolay, tedavisi kesin, erken tanı konulduğunda önlenebilir bir hastalıktır.
1876’da Norveçli bilim adamı Armauer Hansen tarafından keşfedilen cüzzam(Lepra) mikrobu öncelikle, deri ve siniri tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığıdır.
Cüzzamın nedeni “mycobacterium leprae” dir. Uzun süre hastayla temas sonucu ağız ve burundan damlacıklar enfeksiyonu ile bulaşır. Bakteri çok yavaş çoğalır, kuluçka dönemi 5 yıl kadardır, hatta belirtilerin görülmesi bazen 25 yılı bulmaktadır. Erken teşhis edilirse kesin tedavisi mümkündür. Tek taşıyıcısı insan olup bildirimi zorunlu bir hastalıktır.
Ülkemizde cüzzam hastalığı; sosyal hastalıklar arasında sayılmaktadır. Her yeni bulunan hasta yaşamlarının sonuna kadar değişik gereksinimlerinin çözümlenmesi ve çevrelerinin kontrolü açısından kayıt altında tutulmaktadır.
LEPRA hastaları daha çok kırsal kesimdeki yoksul hastalardır. Sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamamış bir kesimde yoğunlaşmaktadırlar. Genellikle çok çocuklu ailelerde yaygındır. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yiyen, yetersiz ve tek tip beslenen, direnci düşük ailelerde enfeksiyon daha çabuk yayılır. Aile içinde uzun süre yakın temasta bulunulduğunda, hastalık, direnci düşük doğmuş küçük çocuklara geçiyor. Lepralı, tedavisini sürdürmüyorsa, sürekli öksürüp hapşırıyorsa başkasına bulaştırma olasılığı var; verem gibi. BCG verem aşısı, yüzde 60 düzeyinde lepra mikrobundan da kişiyi koruyor. Genetik yatkınlık da lepra
hastalığının ortaya çıkmasında önemli bir faktördür.
Dünyanın alt gelir grubu bazı ülkelerinde, açlık, yoksulluk, yaşam ve temizlik koşullarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama, iyi beslenememe ve sürekli göçler gibi nedenlerle kökü kazınamamaktadır
Dünya Sağlık Örgütü’ nün verilerine göre, dünyada her yıl yaklaşık 200.000 yeni lepra vakası tedaviye alınmaktadır. Lepra ya bağlı olarak çeşitli sekel ve sakatlıklar bırakabilen komplikasyonlar gelişmektedir. Ancak etkin tanı ve tedavi yöntemleri sayesinde, günümüzde lepraya bağlı ağır sekeller önlenebilmektedir.
Ülkemizde 1983–2002 yılları arasında 561 yeni hasta kayıt edilmiştir.2002 verilerine göre toplam 2605 hasta olup, 2012 yılı hastalık bildirimleri sonucunda kayıtlı lepralı hasta sayısı kümülatif olarak yaklaşık 1200 civarındadır. Son yıllarda yapılan taramalarda yeni tespit edilen hasta sayısında azalma görülmektedir 2012 yılı verilerine göre tedavi gören hasta sayısı 21 dir. Lepralı hastaların ilk tedavileri İstanbul, Ankara ve Elazığ illerinde bulunan Lepra Hastanelerinde yapılmaktadır. Cüzzamlı hastalarla ilgili her türlü izleme ve değerlendirmeler hastaların yaşadıkları ildeki sağlık kuruluşlarınca yürütülmektedir. Hastaların tedavi giderleri Sağlık Bakanlığı tarafından ücretsiz karşılanmaktadır.
Ülkemizde cüzzam ile mücadeleyle, ilk kez Prof. Dr. Mazhar Osman’ın 1919 yılında 40 kadar lepra hastası için Bakırköy Akıl Hastanesi’nde özel bir bölüm açmasıyla başlandı. Bu girişim, ülkemizdeki ilk cüzzam hastanesinin de temelini atan bir adım niteliğini taşıyor. Ancak cüzzamın ülkemizde kontrol altına alınması konusundaki en kapsamlı girişim, 1976 yılında İstanbul’da Prof. Dr. Türkan Saylan ve arkadaşlarınca kurulan Cüzzamla Savaş Derneği olarak kabul ediliyor.
Ankara’daki dernek Lepra Mecmuası adıyla bilimsel bir yayın organı çıkarmaktadır. İstanbul’daki dernek ve vakıf ise çeşitli sosyal etkinlikler yaparak ve yardımseverlerle ilişkiye geçerek hastaların sosyal sorunlarını çözümlemek, ekonomik açıdan yardımcı olmak, hasta çocuklarının eğitimlerini sürdürmeleri amacıyla burs vermek, hastalara iş bulmak ve özellikle kendi yaşadıkları çevrede üretken hale getirmek için yoğun çaba harcamaktadır.
Cüzzamla mücadele Türkiye’de Prof. Dr. Türkan Saylan’ın arkadaşlarıyla 1976’da Cüzamla Savaş Derneği’ni kurmasıyla büyük ivme kazanmıştı. İstanbul Lepra Hastanesi’nin kurulmasına öncülük eden Saylan, 2009’da ölünce hastane kapatılmak istendi. Ancak hukuki mücadele sonucu eski kimliğine kavuştu.
Gün geçtikte sayıları azalan lepralı hastalar bizim toplumumuzun insanlarıdır. Onlarla ilişkiyi kesmek ve onları toplum dışına itmek yerine, ihtiyaçları olan anlayışı, yakınlığı, destek ve sevgiyi göstermek önde gelen bir vatandaşlık görevidir.
Lepra, koruyucu ve tedavi edici sağlık hizmetlerinin hedeflerine ulaşması ile yakın zamanda dünyada ortadan kaldırılacağına inandığımız bir hastalıktır.
Bu haftayla birlikte Prof.Dr. Türkan Saylan'ı ve bu hastalıkla mücadele adına verdiği çabaları tekrar hatırlatmak gerektiğine inanıyoruz ve kendisini de tekrar Rahmetle anıyoruz
Sağlıklı yaşayabilmek dileğiyle.....
Ülkemizde Cüzzamla ilgilenen merkezlerin adres ve telefon numaraları;
İstanbul Tıp Fak. Lepra Araş. Uygu. Merkezi Çapa 0212–525 58 56
İstanbul Lepra Hastanesi Bakırköy 0212–572 61 22–570 10 26
Ankara Lepra Eğitim ve Araştırma Merkezi Dikimevi 0312–319 22 79
Elazığ Lepra Hastanesi Elazığ 0424–212 46 16–212 16 54
Cüzamla Savaş Derneği İstanbul 0212–572 71 89
Cüzamla Savaş Vakfı İstanbul 0212–572 71 89
Ankara Cüzam Savaş ve Araştırma Derneği Dikimevi 0212–319 22 79
CUMHURİYET HALK PARTİSİ
MARMARİS İLÇE YÖNETİM KURULU
SAĞLIK KOMİSYONU
Yerel Haberler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.