Bahçeli'den Gül'e öneriler

Bahçeli'den Gül'e öneriler
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, parti genel başkanlarına daveti çerçevesinde MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, parti genel başkanlarına daveti çerçevesinde MHP lideri Devlet Bahçeli ile bir araya geldi.

Bahçeli, Çankaya Köşkü'ne saat 14.55'de geldi. Çankaya Köşkü'ndeki görüşme yaklaşık 1 saat sürdü.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşmesinde, ''Bugün gelinen aşamada, maruz kaldığımız tehdit ve tehlike günü birlik ve geçici tedbirlerle geçiştirilmeyecek kadar büyük ve hayati derecede önemlidir. Artık yıllardır ülkemize musallat olan bu beladan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Tek çözüm PKK terör örgütünün tam olarak yok edilmesi veya ele geçirilmesidir'' değerlendirmesinde bulunduğu bildirildi.

MHP'den yapılan yazılı açıklamada, ''Bahçeli'nin 'bölücü terörle mücadele konusunda' Cumhurbaşkanlığı makamına arz ettiği değerlendirmelere'' yer verildi. Açıklamada, ''Son haftalar içerisinde çok sayıda askerimizin ve polisimizin şahadeti ve yaralanmasına neden olan kanlı terör eylemlerine yönelik tedbirlere ilişkin değerlendirmelerde bulunulması maksadıyla Sayın Cumhurbaşkanı tarafından yapılan davette, mevcut şartlar ve gelişmeler üzerine Milliyetçi Hareket Partisi'nin görüş ve teklifleri sunulmuştur'' denildi.

Açıklamaya göre Bahçeli, ''Türkiye'nin bugün milli varlığını hedef alan alçak bir suikastla karşı karşıya'' bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bekasını, Türk milletinin birliğini ve kardeşliğini hedef alan hain saldırılar ve bölücü tahrikler karşısında Türk milleti çok derin bir üzüntü ve haklı bir infial içindedir. Bugün gelinen aşamada maruz kaldığımız tehdit ve tehlike, günü birlik ve geçici tedbirlerle geçiştirilmeyecek kadar büyük ve hayati derecede önemlidir. Artık, yıllardır ülkemize musallat olan bu beladan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Tek çözüm; PKK terör örgütünün tam olarak yok edilmesi veya ele geçirilmesidir. Türkiye geçmişte bölücülük ve bölücü terörle mücadelede cılız girişimler, basit ve etkisiz tedbirlerle yetinerek bu güne kadar gelmiştir.''

''Türkiye üzerinde haince hesapları ve emelleri olanların bugün tam bir seferberlik içinde tahriklerini tırmandırdıklarını'' vurgulayan Bahçeli, ''Bu tahriklerin sürmesi ve bu gidişatı durduracak etkili tedbirlerin alınmamasının Türkiye'ye faturası çok ağır olacak; muhtemelen ve maalesef karşımıza bir bölünme felaketi olarak çıkacaktır. Ciddi, köklü ve kalıcı tedbirlerin alınmaması halinde beka düzeyinde bir sorun olan bu vahim gelişmelerin kontrolü, ne yazık ki hükümetin elinden çıkmış görünmektedir. Ancak bundan daha da önemlisi, terörle mücadele azminin giderek zayıflıyor, terörizm ve bölücülükle mücadele edebileceğine dair kuşkuların giderek artıyor olmasıdır'' dedi.

-''MECLİS HAREKETSİZ, ADALET ETKİSİZDİR''-

Türkiye'de bugün, terörden beslenen etnik bölücülüğün ''demokratik hak ve meşru kimlik talebi'' olarak mazur görülebildiğini, Türkiye'nin bölünmesi ve parçalanması projelerinin, ''toplumsal ilerleme ve çağdaşlaşmanın yol haritası'' olarak savunulabildiğini kaydeden Bahçeli, ülkenin iç barışını, kardeşliğini ve dayanışmasını tehdit eden en önemli riskin burada aranması gerektiğini savundu.

''Bu durumun sürmesinin iç çatışma ortamına davetiye çıkaracağını artık herkesin idrak etmesi gerektiği'' görüşünü ifade eden Bahçeli, ''Terörle mücadelede en temel hata, konunun küresel stratejik arka planının okunamaması nedeniyle günlük tedbir aranarak bugünlere gelinmiş bulunulmasıdır'' dedi.

''Türkiye'yi bölmeyi ve çok kimlikli ve milletli yeni bir ortaklık devletine dönüştürmeyi amaçlayan planların, özgürleştirme projeleri olarak artık Meclis çatısı altında da savunulduğunu'' ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Terörün durdurulması karşılığı siyasi çözüm pazarlıkları için Meclis'e ve hükümete çağrılar yapılmakta ve meydan okunmaktadır. Silahlı terörün siyasi kolu olan İmralı maşalarının, TBMM çatısı altında devlete, Anayasaya ve kanunlara alenen meydan okumaları karşısında hükümet suskun ve sessiz, Meclis hareketsiz ve adalet etkisizdir. MHP'ye göre, terörle topyekun mücadelede, arkasında inandırıcı ve caydırıcı bir askeri güç ve siyasi irade olan, çok yönlü bir stratejinin kararlılıkla ve kesintisiz olarak uygulanması şarttır. Son yıllarda, terörle mücadelenin gerektirdiği siyasi kararlılık ve tutarlılığın görülemeyişi, dış baskı ve dayatmalara açık bir yöntemin benimsenmesi, terörün bir hak arama vasıtası zannedilip etnisiteye dayalı bir kışkırtma siyasetinin izlenmesi ile terörün yeniden azmasına siyasi iradenin temel teşhis ve yöntem hataları neden olmuştur.

Verilen tavizlerle ve yürütülmek istenen baştan sona hatalı projelerle beraber silahla sonuç alacağına dair umutlarını tazeleyen terör örgütü bir yandan eylemlerini tırmandırmış, diğer yandan ise bölücülük, hükümet eliyle yıllardır yapamadığı bir tanıma kavuşarak etnik bir yapı kazanma yolunda mesafe almıştır. Bu durum ise kamuoyunda PKK terörünün bir etnik sorunun çözüm yolu arayışı olarak algılanmaya başlanmasına neden olmuştur.''

-''ETKİLİ VE AMANSIZ BİR MÜCADELE İÇİN...''-

Partisinin ''terörü önleme konusundaki'' önerilerini dile getiren Bahçeli, ''Terörle mücadele ile bölücülükle mücadelenin bir bütün olarak ele alınarak 'Bölücü Terörle Mücadele Stratejik Tedbirler Planı' uygulanmasını istedi.

Planın ''günü kurtaracak değil kesin sonuç almaya yönelik bir yaklaşımla'' hazırlanması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, ''Bu planı uygulayacak olan hükümettir. Türkiye'nin milli birliğine ve toprak bütünlüğüne yönelik bölücü teröre karşı hem tüm ülke sathında hem de sınır ötesinde etkili ve amansız bir mücadele verilmesi için hükümet tam bir siyasi irade ve kararlılık ortaya koymalıdır'' dedi.

-''TAKTİK ZİYARETLER REDDEDİLMELİ''-

Konunun küresel stratejik çerçevede incelenmesini isteyen Bahçeli, terör örgütünün arkasındaki bütün yabancı güçler ve ülkelerle bağlarının belgeleriyle ortaya konması, Türkiye'nin bu devletlerle, bu devletlerin de terör örgütü ile bağlarının kesilmesi için uluslararası sonuç alıcı girişimlerin acilen başlatılması gerektiğini vurguladı.

Bahçeli, ''Soruna müdahil ülkelerin Türkiye'den doğan ve Türkiye ile iş birliği sonucu oluşmuş menfaatleri gözden geçirilmeli, yaptırım enstrümanı olarak değerlendirilmelidir. Türkiye bugüne kadar her seviyede olmak üzere yapay görüşme ve ilişki sürecinde yeterince vakit kaybetmiştir. Bu aşamadan sonra, yalnızca maksada yönelik müzakere ve görüşmeler ile mutlaka sonuç alacak tekliflere açık olunmalı, süreci oyalayacak veya geriye götürecek taktik ziyaretler reddedilmelidir'' önerisini dile getirdi.

Türkiye'nin Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan fiili bir güvenlik tehdidi ve terör saldırısıyla karşı karşıya bulunduğunu belirten Bahçeli, ''bir ülkenin kendi topraklarını başka bir ülkeye saldırı amaçlı kullandırmasının, uluslararası hukuka göre mukabele hakkı doğuran hasmane bir eylem olduğunu'' kaydetti.

-''ŞARTLAR, BÜTÜNÜYLE OLUŞMUŞTUR''-

Geride kalan yıllarda yürütülen hatalı siyaset ile PKK'ya karşı mücadelede inisiyatifin ABD ve Irak'a bırakıldığını, bu iki ülkenin, beklenen adımları atmakta bugüne kadar isteksiz veya yetersiz davrandığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:

''Bu düşmanca tavrın karşılığı milletimiz için şahadet, üzüntü ve infialdir. Artık beklemeye tahammülü olmayan bu durumun oluşturduğu çok boyutlu güvenlik tehdidi karşısında Türkiye, somut ve inandırıcı bir askeri güçle desteklenen kapsamlı bir 'caydırıcılık siyaseti' geliştirmeli ve bunu kararlılıkla uygulamaya koymalıdır. Bu fiili tehdit ve saldırılar karşısında, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan meşru savunma hakkı bütün unsurlarıyla doğmuş, bu hakkın kullanılmasının şartları bütünüyle oluşmuştur. Türkiye terör saldırılarına karşı etkili müdahalede bulunmak ve PKK'yı Kuzey Irak'tan tasfiye etmek zorundadır. Bu maksada ulaşmak için terörü himaye eden Peşmerge gruplarına yaptıkları düşmanca hareketin 'savaş sebebi' olduğu Irak yönetimine bir ültimatomla bildirilmelidir.

Irak?ın kuzeyindeki grupların reisleri kendilerine meşruiyet kazandırma ve muhatap bulma peşindedir. Özellikle diplomatik alan başta olmak üzere, Kuzey Iraklı grupların sözcüsü veya temsilcisi sıfatını taşıyan şahıslar ile resmi düzeyde, Irak Devleti adına bile olsa ilişki kurulmayacağı ve muhatap alınmayacağı açıklanmalıdır. Irak'ın kuzeyini bugün fiilen kontrolünde bulunduran ABD ile Irak devletine, teröre göz yummaya devam etmeleri halinde caydırıcı ve zorlayıcı tedbirlerin alınacağı ve askeri müdahalenin gerçekleşeceği son kez ihtar edilmelidir. Peşmerge grupları çok açık ve kesin bir dille uyarılmalı ve terör kartını Türkiye'ye karşı bir tehdit silahı olarak kullanmalarının karşılıksız kalmayacağı açıkça ortaya konulmalıdır. ABD'nin PKK'nın tasfiyesi için sürdürdüğü hareketsizlik ve oyalama politikaların devamı halinde kendisi için ortaya çıkacak sonuçlar ve göze alınacak gelişmeler bütün ayrıntılarıyla muhataplarına açıklanmalıdır. Bu kapsamda olmak üzere, ABD'nin göstereceği olumlu ve somut tepkiler alınıncaya kadar İncirlik üssünün faaliyetlerine son verilmelidir.''

-''SINIR ÖTESİ HAREKAT YETKİSİ KULLANILMALIDIR''-

İran ve Suriye başta olmak üzere komşu bölge ülkeleriyle ciddi bir istişare süreci başlatılmasını isteyen Bahçeli, bu çerçevede alınabilecek siyasi ve ekonomik tedbirlerle uygulanacak yaptırımların ilan edilmesi gerektiğini belirtti.

''Türkmenlere karşı girişilecek herhangi bir saldırı veya baskı hareketinin askeri güç kullanmak dahil Türkiye'ye her tedbiri alma hakkını doğuracak bir husumet ilanı olarak görüleceğinin açıklanması'' gerektiği görüşünü savunan Bahçeli, milletimizin huzur ve emniyetinin sağlaması için hükümetin, olağanüstü hal uygulaması için karar alarak Meclis'e sunmasını istedi.

Kuzey Irak'a karşı Türkiye'nin Habur sınır kapısının kapatılması ve Kerkük-Yumurtalık boru hattının devre dışı bırakılması da dahil bir dizi öneriler sıralayan Bahçeli, ''Türkiye, Irak'ın kuzeyindeki terör kamplarına kalıcı, köklü ve kesin sonuç alıcı bir askeri harekat için gereğinden fazla oyalanmış, artık kendi askeri, siyasi, toplumsal ve beşeri gücünü kullanmaktan başka seçeneği kalmamıştır. Alınacak tedbirlerle eş zamanlı olarak, ciddiyet ve caydırıcılığını göstermek üzere hükümet TBMM'nin kendisine verdiği sınır ötesi askeri harekat yetkisini acilen kullanmalıdır'' dedi.

Bahçeli, diğer bazı önerilerini de şöyle sıraladı:

''Teröristlerin Türkiye'ye sızma, geçici konaklama ve ikmal yolu olarak kullandıkları sınıra yakın bölgelere yönelik tam bir temizlik yapılmalıdır. Ülkemize yönelik terörün bugünkü merkezi Irak topraklarında bulunan terör kampları ve özellikle Kandil Dağı bölgesinin imhası ve akabinde yeniden bağ ve bağlantısının oluşmaması için ülkemizden izole edilmesi şarttır. Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye sızmaların mutlaka önüne geçilmek üzere komşu ülke coğrafyasında bulunan ve önleyici tedbirler için Irak'ın kuzeyinden fiziken uygun arazilerden başlatılmak üzere Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından 'Güvenlik Bölgesi' oluşturulmalıdır.''

''Sözde 'açılım' denen tahriklerin toplumsal boyutunun PKK'nın bile yapamadığı derin ve keskin ayrışmaya neden olduğunu'' savunan Bahçeli, ''Hükümet Türk milletini alt kimliklere dönüştürecek, milletleşmeyi geriye döndürecek, milli kimliği zayıflatacak, milli birliği parçalayacak ve bölücü emellerin siyaseten önünü açacak olan 'açılım' denen 'yıkım' projesinden derhal vazgeçmeli ve hata yaptığını açıklamalıdır. Terörle mücadele 'güvenlik-özgürlük dengesi' içine sıkıştırılacak bir konu değildir. Bedeli can kaybıdır. Sarsılan kardeşliktir'' görüşünü ileri sürdü.

''Terör suçlarında ve savaş halinde ölüm cezasının yeniden Türk Ceza Yasasına konulması'' gerektiğini savunan Bahçeli, ''Adli makamların teklifi olmaksızın, bölücülüğü, TBMM çatısı altında taşıyan mihrakların milletvekilliklerinin düşürülmesi için Anayasa değişikliği yapılmalıdır. Süreç, İmralı canisini yeniden terörist başı haline getirerek diriltmiş, hükümetle muhatap hale getirmiştir. Terör örgütünü İmralı'dan serbestçe yöneten terörist başının yakınları ve avukatları ile irtibatı ve dış dünyayla temas kanalları bütünüyle kesilmelidir'' dedi.

Bahçeli, ''yörenin ekonomik kalkınması, iç göç, yoksulluk, yolsuzluk, milli ve manevi iklimi ve dengeyi bozan, aile yapısını deforme eden sosyal, siyasal ve kültürel gelişmelerle ilgili tedbirler geliştirilmesi'' gerektiğini de belirtti.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.