Onun adı süslü dokuz sene oldu. Beyoğlu'nun Mehmet’ten bir büyük şişe rakıya
iki aylıkken almıştım. Terier cinsi yaramaz mı yaramaz. İsmini mahallemizin tatlı kızı Nilüfer
koydu. Kızımız büyüdükçe akıllandı. O bize biz ona alıştık. Sabah akşam gezmeleri. Aman şu mama
olmasın bak bu daha iyi bu olsun. İnternette sayfa kalmadı okumadık. Veterinerimizin dedikleri
harfiyen uygulandı. Aşılar tamam . O ne ?
Süslü birden bire kilo vermeye ve bol su içmeye başladı. Hemen veterinerimize,
kontroller kan muayenesi. Sonuç ? ŞEKER HASTASI.
-Nasıl olur?
-Süslü nasıl şeker hastası olur ?
Bir daha kan kontrolu.. Sonuç? Şeker
Bir yanlışlık olmasın bir kontrol daha..
-Evet
-Şeker...
-Eee şimdi ne olacak ?
-Düzenli insülin tek çare.
- Her gün Veterinere git gel ,olacak iş değil. En güzeli bu işi öğrenmek. Bir iki
denemeden sonra bu iş tamam. Şimdi evde enjeksiyona devam. Bunun içinde benim Süslü ye iğneyi
rahat yapabileceğim tarzda tutulması. Bunu yapabilecek evdeki diğer kişi eşim.
-Ayy acır mı acaba ?
-Aman dikkat et.
-Canım süslüm....
-Acıdı mı?
-Acıdı mı?...
Allah’ım sen sabır ver veteriner amcası yapıyor acımıyor. Ben öğrendiğim gibi aynısını yapıyorum,
Süslü ye soruyor.
-Acıdı mı ?
Anne yüreği dayanamıyor. Süslü nün başını diğer tarafa çevireceğine önce kendi
başını çeviriyor. Sonunda enjeksiyonu yapıyorum. Ama hala ve her seferinde;
-Acıdı mı ? Acıdı mı ?