ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, düşünce kuruluşu CSIS tarafından düzenlenen Küresel Güvenlik Zirvesi'nde konuştu.
Amerika'nın geçmişe göre çok daha farklı ve karmaşık sorunlarla yüz yüze olduğunu belirten Hagel, Irak'taki savaşın bitmesi ve Afganistan'daki Amerikan askerlerinin sayısının azaltılmasının ardından ABD Başkanı Barack Obama'nın 11 Eylül saldırılarına yanıt vermenin öncelik taşıdığı Amerikan politikası ve dünya ile ilişkilerde yeni bir yaklaşıma yöneldiğini kaydetti.
21. yüzyılın eğilimlerinin jeopolitik merkez noktasının kaymaya başlayarak, ekonomik gücün şaşırtıcı biçimde yayılmasını ve demografik değişimlerin ortadan kalkmasını yansıttığını ifade eden Hagel, “Çin, Hindistan, Brezilya ve Endonezya, küresel ekonominin yeniden şekillenmesine yardım ediyor. Türkiye gibi bölgesel güçler, geleneksel müttefikler ve hamilerinden daha da fazla bağımsızlık ortaya koyuyor ve gelişiyor. Asya-Pasifik bölgesi küresel siyaset, ticaret ve güvenliğe daha çok önem veriyor. Latin Amerika ve Afrika, gelişip güçlendikçe 21. yüzyılda güvenli ve refah bir dünya inşa etmeye yardım eden önemli liderler olacaklar” dedi.
Yeni dönemdeki zorluklardan bahseden Hagel, dünyanın yüzde 40’ından fazlasını genç nüfusun oluşturduğunu ve bunların yüzde 90’ının ABD ve Avrupa dışında yaşadığını hatırlatarak, “Ortadoğu ve Sahra-altı Afrika ülkeleri gibi çalkantılı bölgeler, nüfusları arttıkça, eğitim ve iş fırsatlarının gerisinde kaldıkça nüfusa bağlı zorlukları deneyimlemeye devam edecekler ve küresel barış, refah ve istikrara daha fazla belirsizlik ve risk getirecekler” diye konuştu.
Siber tehlike, terörizm gibi konulara da değinen Hagel, bunun yanında, Asya-Pasifik, Ortadoğu ve başka yerlerdeki çatışmaların ABD, Rusya veya Çin’i içine alan geniş çaplı anlaşmazlıklar ortaya çıkarma potansiyeli taşımaya devam ettiğini dile getirdi.
Hagel, en karmaşık ve zor tehditlerin bazılarının İran ve Kuzey Kore gibi şeffaf olmayan ve güçlü silahlanmış ülkelerden geldiğini de belirtti.
Tüm bu zorlukların öngörülebilir bir geleceğe kadar kalmaya devam edeceğine işaret eden Hagel, 21. yüzyılın küresel tehdit ve problemlerine kısa vadeli çözümlerin bulunmadığını bildirdi ve bu noktada NATO’da birlikte çalışmanın önemine dikkati çekti.
"(Diğer insanları) daha fazla dinlemeliyiz"
Bu zorlukların sadece Amerika’nın sorumluluğu altında olmadığını ama ABD’nin devam eden küresel liderliğini gerektirdiğini belirten Hagel, “Diğer hiçbir ülke, uluslararası topluma liderlik edecek istek, güç, kapasite ve müttefikler ağına sahip değil. Ancak liderliği sürdürmek, sadece gücümüzü giderek artırmamıza değil, sınırlarımızı bilmeye ve etkimizi akıllıca kullanmaya da bağlı. Amerika’nın düşüşüne dair yanlış algılara kapılmamalıyız. Dünyanın tek lideri olmaya devam ediyoruz. Ama kibir hastalığı da Amerika’nın büyük gücünü geri çevirebilir. Bu hataya da düşmemeliyiz” ifadesini kullandı.
Hagel, dünyanın ABD’yi nasıl gördüğünü anlamak için çok daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini belirterek, “(Diğer insanları) daha fazla dinlemeliyiz” dedi.
Kongre üyeleri dahil bazılarının ABD’nin dış sorumluluklarına yönelik artan şekilde şüpheci yaklaştığını hatırlatan Hagel, “Ama sadece içe bakmak da kibir kadar ölümcül bir tuzaktır ve bu ikisinden de uzak durmalıyız” diye konuştu.
"Askeri güç her zaman seçenek olmalı ama son seçenek olmalı"
ABD’nin değişim stratejisinde ordunun rolüne de değinen Hagel, ABD ordusunun Amerikan gücü ve dış politikasının hayati araçlarından biri olmaya devam edeceğini, ancak bunun akıllı, dikkatli ve doğru yargılarla kullanılması gerektiğini söyledi.
Birçok güvenlik zorluklarının önemli diplomatik, ulusal, küresel, ekonomik ve kültürel yönleri bulunduğuna işaret eden Hagel, “Bunlar sadece askeri güçle çözülemez, çözülmeyecektir” dedi ve tarihsel olarak öngörülemeyen dünyada, “gücün sivil enstrümanlarına daha fazla vurgu yapmaya ihtiyaç olacağını” kaydetti. Hagel, başarının gücün tamamen bir enstrümanını değil hepsini kullanmaya bağlı olduğunu anlattı.
ABD’nin askeri gücünün Suriye’de yeni bir diplomatik çaba yarattığını ifade eden Hagel, ABD ordusu olarak Esed üzerinde baskı yapmayı sürdüreceklerini söyledi. Hagel, İran ile diplomatik temaslara girerken, Basra Körfezi ve Ortadoğu’nun genelinde İran’ın istikrarı bozan faaliyetlerini azaltmak için ABD ordusunun hazır bulunmaya da devam edeceğini bildirdi.
Hagel, sorunlara etkili ve akıllıca çözümler bulunması gerektiğini, bu noktada askeri gücün her zaman bir seçenek olması gerektiğini ama bunun aynı zamanda son seçenek olarak tutulması gerektiğini bildirdi.
Kongre'yi eleştirdi
Kongre’deki bütçe tartışmalarını da eleştiren Hagel, bakanlığın ani kesintilere gitmek zorunda bırakılmasını “çok fazla, çok hızlı ve çok sorumsuzca” bulduğunu ifade etti.
Hagel, Kongre’nin yarattığı belirsizlik ortamında Savunma Bakanlığı'nın ulusal güvenlik politikalarını sorumlu ve etkili şekilde planlayıp uygulamayacağına dikkati çekerek, “Kongre, harcama kesintilerini daha stratejik şekilde uygulaması için bakanlığa zaman ve esneklik sağlamaya dönük harekete geçmeli” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.