Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'nın sorgusu yapıldı.
Üye Hakim Hakan Oruç'un, "Sanık Hüsnü Dağ'ın evinde ele geçirilen notlar var. Bu notlarda sizin değerlendirmeleriniz olduğu iddia edilen ifadeler ve siyasilerle ilgili değerlendirmeler var. Böyle bir konuşmanız oldu mu?" sorusuna, Karadayı, "Böyle bir konuşma yaptığımı hatırlamıyorum. Ben Yılmaz'ı tanıyan biriyim, başbakanlık yapmış kişi hakkında böyle birşey söylemem söz konusu değil. Hayali ifadeler. Hasta olmadan 10 gün önce, Mesut Yılmaz'la yemek yedik. Bunların hiçbirini konuşmadık" cevabını verdi.
Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin de Karadayı'ya acil şifalar dileğinde bulunarak, "Siz o dönem karargahın komutanısınız. BÇG ile ilgili hazırlanmış, bu çalışmaların yol haritası mahiyetinde belgeler var. Bu belgelerle ilgili dağıtım planları var. Sanık Muhittin Erdal Şenel, BÇG'nin Genelkurmay Başkanı'nın haberi olmadan kurulamayacağını söylüyor. Çevik Bir de her emir ve yazının, Genelkurmay Başkanının emriyle yayınlandığını belirtti. Siz, 'bu konulardan haberdar olmadım' diyorsunuz, bunda bir çelişki yok mu?" sorusunu yöneltti.
Karadayı, "Bu prensip emriyse benim imzamla gider, ama karargah diğer bakanlıklarda olduğu gibi bir çalışma yapmıştır ve emirleri dağıtmıştır. Bunun detaylarını tam hatırlamıyorum, sayın avukatım açıklasın. Hastalığımdan dolayı bazı şeylere giremedim. Sayın savcı bana 70 tane belge gösterdi, hiçbirinde imzam ya da parafım yok. Düşündüm bunlar taslak mı diye... Ban gönderilmedi" yanıtını verdi.
Savcı Çetin'in, "İddianamede yer alan belgelerde, Gölcük'te bir seminer yapıldığı belirtiliyor. Gölcük toplantısına katıldığınızı destekleyen ifadeler ve belgeler var, ne diyorsunuz?" sorusuna, Karadayı, Gölcük'te yapılan bir plan tatbikatıydı. Süreçle ilgili bir karar alınmadı. Ben Çevik paşanın, şube müdürlerinin geldiğini hatırlamıyorum. Böyle bir konuşma olmadı. Kesinlikle Gölcük toplantısında böyle birşey konuşulmamıştır" cevabını verdi.
Savcı Çetin'in, "Tankların yürütülmesi konusunda 'bilgim yok' dediniz. Sizin haberiniz, emriniz olmadan bu nasıl olur? Tankların yürütülmesi konusunda Hikmet Köksal'la ne konuştunuz?" sorusuna, Karadayı, "Hikmet Köksal'la birşey görüşmedim. Bu konudan benim kesinlikle haberim yok, normal bir eğitim tatbikatıydı. Bu öyle bir tesadüf oldu ki yoruma açık oldu. Bu konular konuşulurken tankın yürümesini halk değişik yorumladı. Benim kesinlikle haberim yoktu" yanıtını verdi.
Savcı Çetin'in, "Köksal'a sordunuz mu bu tanklar neden oradan geçti diye?" sorusunu, Karadayı, "Tankların yürüyüş sebebi nedir? diye sordum. Bana, 'eğitim yapan tanklar, köprü yolu bozulduğu için oradan geçti' denildi. Hikmet Paşa'ya bunu sordum geçen, hastaymış galiba, 'benim de haberim yok' dedi" diye yanıtladı.
"Genelkurmayın istihbarat teşkilatı yok"
Savcı Çetin'in, "MGK toplantısında, siz, '10 dakikada imzalarız' demişsiniz. 18 maddeden oluşan kararın eklerine bakıldığında çok ciddi şeyler var. Kararlar, MGK toplantısından önce mi yazıldı?" sorusu üzerine, Karadayı, "10 dakikada bu iş biter diye birşey söyledim mi hatırlamıyorum. MGK Genek Sekreteri bunu devamlı not ediyordu. Bunu böyle yazalım mı diye soruyorlardı, yani yazılı bir şekil vardı" dedi.
Savcı Çetin'in, "Sizin dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz'e yazdığınız bir yazı var, 'türban konusundaki tutumunuzu takdirle karşılıyoruz' gibi ifadeler içeren. TSK'nın eğitimle, üniversitelerle ilgili değerlendirmelerini, Genelkurmay Başkanının göreviyle nasıl bağdaştırıyorsunuz?" sorusuna, Karadayı, "Bu metni ben mi yazmışım? İmzam var mı? Ben hiçkimseye bu şekilde bir mektup yazmadım, yazmam da. Ben savcıya, 'ordumu düşünürüm, bunun dışındaki birşey beni ilgilendirmez' dedim. Bu yalan, ilk defa duyuyorum. Hayret ettim. Ben sayın Gürüz'le sık sık görüşen bir insan değilim. Yan yana gelip bir konuşma yapmadım. Böyle birşey yok, bunlar yalan, yanlış şeyler. Benim imzam olur, yapmayın" cevabını verdi.
Savcı Çetin'in, "Cumhurbaşkanlığına verilen 17 Ocak 1997 tarihli brifingde kadrolaşmayla ilgili konuşmalar var. Hükümet iş başına geldiğinde kendi kadrolarını atamaz mı? Bununla Genelkurmay Başkanlığı'nın ilgilenmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, Karadayı, "Ben 'silahlı kuvvetlerin dışında hiçbirşeye karışmam. O devletin işidir' demiştim. Bu değerlendirmeler raporlardan olabilir. MİT'ten, Emniyetten, valiliklerden birsürü rapor geldi. O raporlardan olabilir. Genelkurmay nereden bilsin? Genelkurmay'ın bir istihbarat teşkilatı yok ki" karşılığını verdi.
"Belgede BÇG diye birşey yok"
Sanık avukatı Yasin Tekakça'nın, "BÇG ifadesini ne zaman duydunuz?" sorusuna Karadayı, "Görevdeyken, Başbakanlığa destek olmak için kurulan grubun BÇG olduğunu anladım" dedi.
Tekakça'nın, "BÇG ile ilgili Milli Savunma Bakanı açıklama yapıyor, Mecliste tartışma oluyor, daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde yargılama oluyor. Hergün manşetler atılıyor. Siz BÇG'den haberinizin olmadığını söylüyorsunuz, doğru mu anladım?" sorusuna Karadayı, "Sanıyorum BÇG ile ilgili dava açıldı ve beraatle sonuçlandı. Bunun yasadışı bir grup olmadığı mahkeme tarafından tescil edildi. Bunu hatırlıyorum" yanıtını verdi.
Tekakça'nın, "Basında sıkça söz edilen, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'dan belgelerin çalınmasıyla ilgili Kadir Sarmusak davası var, bunu hatırlıyor musunuz?" sorusuna, Karadayı, "Sanıyorum Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda bir er belgeleri almış. Bazı belgelerin çalındığını hatırlıyorum" cevabını verdi.
Avukat Tekakça'nın, "Bu bazı belgeler çok önemli. Bunlar basına çıktığı için yargılama oldu" demesi üzerine Karadayı, "Bu konuda söyleyecek birşey bulamıyorum, BÇG diye birşey yok belgede" karşılığını verdi.
"Erbakan iki elini kaldırdı"
Kaçmaz'ın, "TSK'dan atılan personelin darbeye karşı olan personel olduğu söyleniyor. Bu atılmalar 28 Şubat'tan önce de yapılıyor muydu? Yoksa BÇG'nin çalışmasının bir sonucu muydu?" sorusunu, Karadayı, şöyle yanıtladı:
"Silahlı kuvvetler bir disiplin müessesesidir, TSK'nın ortaya koyduğu esaslara uymazsa atılabilir. MGK kararlarının hükümet tarafından onaylanıp, milli güvenlik siyaset belgesine geçmesinden sonra, irtica da bölücülük gibi bir tehlike oldu. İrticai faaliyetlere girenlerin belgeleri gelmiştir, bunlar incelenmiştir, araştırması yapılmıştır. Bunların başında da rahmetli Erbakan vardı. Hatta bunların hiçbirine şerh koymadı, koyabilirdi. Hatta bir keresinde, ben oylarınıza sunuyorum dediğimde iki elini birden kaldırmış."
Avukat Kaçmaz'ın, "MGK'da karar verildikten sonra, milli güvenlik siyasetinin oluşturulmasında, irticayla ilgili ne yaptınız? " sorusuna, Karadayı, "Milli güvenlik siyaset belgesini hazırlamada benim rolüm olmaz. Milli güvenlik siyaset belgesine geçmiş bir şeyin bütün kurumlar tarafından uygulanması da elbette Genelkurmayı ilgilendirir ve Genelkurmay da ilgili faaliyete bakar " cevabını verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.