AA Libya'da umut yolcularının dramına tanıklık etti

AA Libya'da umut yolcularının dramına tanıklık etti
İnsan kaçakçılığı, yıllarca Kaddafi rejiminin baskısı altında yaşayan Libya halkının bazı kesimleri için önemli bir geçim kaynağı oluşturuyor.

Anadolu Ajansı (AA) muhabiri  Assed Beig, diğer Afrika ülkelerinden Libya'nın başkenti Trablus'a geçişte tampon bölge konumunda bulunan Sebha bölgesinde insan kaçakçılığı ağına tanıklık etti. Başkent Trablus'un 640 kilometre güneyindeki Sebha bölgesine giden AA muhabiri, daha iyi bir gelecek kurmak amacıyla doğdukları ülkeleri terk etmek zorunda kalan kaçakçılarla konuştu. 

Kaçakçılar, Afrika'nın değişik bölgelerinden Libya'ya gelen göçmenlere ya Sebha bölgesinde ya da başkentte iş buluyor. 

"Çölün ortasında farları kapatıyoruz"

Kaddafi döneminde yaklaşık 8 yıl kaçakçılık yapan ve "Muhtar" olarak tanınan ünlü kaçakçı, artık kaçakçılığı bırakarak inşaat tuğlaları üretmeye başladıklarını anlatıyor. Kısa sakallı, koyu tenli ve uzun boylu Muhtar, güvenlik amacıyla silah taşıdığını, kaçakçılık yollarını ve süreci çok iyi bildiğini ancak ahlaki ve etik olmayan bu işe artık devam etmek istemediği için son verdiğini anlatıyor AA muhabirine.

Libya'nin güney bölgesindeki güvenlik eksikliği nedeniyle Sebha'nın dışında yolculuk yapmanın çok zor olduğunu, bu nedenle Trablus'a götürülürken göçmenlerin bırakıldığı ya da alındığı bölgelerde dikkatli olunması gerektiğini dile getiren Muhtar, Sebha'nın 300 kilometre güneyindeki Ghatrun'dan da bazen göçmen getirdiklerini ancak kaçakçılık faaliyetlerin çoğunlukla Sebha bölgesinde yoğunlaştığını kaydediyor.

Muhtar, kaçakçılık yaptığı dönemde göçmenleri Trablus'a götürmek için 300 dolar (350 dinars) aldıklarını söyleyerek, bir seferde 10 kişiyi götürdüklerini ve ayda yaklaşık 10 yolculuk yaptıklarını ve aylık 3 bin dolar kazandığını anlatıyor.

Kimi zaman sigara ve kimi zaman da silah kaçakçılığı yaptığına da işaret eden Muhtar, "Bir defasında göçmenlerle arabamda yakalandım ve 3 ay alıkoyuldum. Dövmelerine karşı konuşmadım. Serbest bırakıldıktan sonra da kaçakçılığa devam ettim" diyor.

Göçmenleri yakalanmamaları için güvenli ve pahalı evlerde sakladıklarını, bu şekilde yakalanma ihtimallerini azalttıklarını belirten Muhtar, Kaddafi döneminde arama noktalarından kaçınmak için Trablus'a gece saatlerinde araçların farlarını kapatarak yolculuk yaptıklarını, yol güzergahlarını iyi bildiği için de işinde uzman olduğunu söylüyor.

Muhtar, kaçakçılık yapanların bölgede "mafya" olarak tanınmasının nedenini ise bu grupların son derece organize ve zengin olmaları ile açıklıyor. 

"Kamyondan düşen göçmenleri ölüme bırakıyoruz"

Muhtar ile görüşmesinin ardından AA muhabiri, halen kaçakçılık faaliyetlerine devam eden 22 yaşındaki Akbar ile görüştü.

Röportaj sırasında pantolununa tutuşturduğu silahını çıkararak odanın köşesine bırakan Akbar, üniversitede ekonomi okurken ailesinin maddi imkansızlıkları nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldığından dert yanıyor. Akbar, bölgede özellikle kaçakçılar olmak üzere herkesin silah taşıdığını, bunun nedenlerinden birinin de kazandıkları para nedeniyle diğer suçluların hedefini haline gelmeleri olduğunu anlatarak "Hiçbir iş olmadığı için kaçakçılık işine başladım, ilk başlarda çok zordu ancak zamanla kolaylaştı" diyor.

Kaçakçılığa ilk olarak "mafya" olarak adlandırılan gruplarda başladığını söyleyen Akbar, ilk işini 19 yaşında yaptığını ve bir arkadaşıyla Trablus'a göçmen götürdüklerini anlatıyor.  Akbar, "İlk kaçakçılık işimde belli oranda korku vardı. 'Kaza yaparsam veya polis tarafından yakalanırsam ne olacak' diye kendime sordum ancak ilk işten sonra kendime güvenim arttı ve kaçakçılık kolay geldi" diye konuşuyor.

En tehlikeli yolculuğun Nijer'den Libya'ya olan bölümü olduğunu ifade eden Akbar,  "Çölün ortasında bazen ışıkları kapatarak 9-10 saat durmaksızın gidiyoruz. Bazen de kamyonların arkasından göçmenler düşmesine rağmen yolumuza devam etmek zorunda kalıyoruz. Düşen göçmenler maalesef çölde bırakıldıkları için ölüyorlar" ifadelerini kullandı.

"İş çok olduğu için evlenmeyi bile düşünmedim"

Komisyonculuk yaptığı zaman aylık gelirinin 800 dolar olduğunu, bu sayede göçmenleri Trablus'a götürmek zorunda kalmadığını ancak göçmenleri kendisi götürdüğünde daha çok para kazandığını kaydeden Akbar, "Göçmenler için üzüntü duyup duymadığı" sorusuna bu bir iş olduğu için üzüntü duymadığı, kaçakçılıktan vazgeçmek için başka bir işe ihtiyaç duyduğu yanıtını veriyor.

Akbar, "Şu anda kaçakçılık yapmak, Kaddafi döneminden daha kolay. Bununla birlikte kaçakçılık güzergahları herkes için güvensiz, yol boyunca militanlar, çeteler, suçlular ve hırsızlar var" diyor. Akbar, evlendiğinde veya rahata ulaştığında bu işe son vermeyi düşünüp düşünmediği sorusuna ise "İş çok olduğu için evlenmeyi bile düşünmedim. Kaçakçılık, ileriye dönük olarak eşin veya ailenle övünç duyabileceğin bir kariyer değil" diye cevap veriyor.

Kaynak:AA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.