• BIST 10643.58
  • Altın 2504.005
  • Dolar 32.1989
  • Euro 34.8984
  • Muğla 16 °C
  • İzmir 19 °C
  • Aydın 21 °C
  • İstanbul 14 °C
  • Ankara 12 °C

Türkiye Uyuşturucu Madde İzleme Merkezi Çarpıcı Raporu

Türkiye Uyuşturucu Madde İzleme Merkezi Çarpıcı Raporu
Tüm ülkemizi ve toplumu yakından ilgilendiren Uyuşturucu maddelerin hakkındaki herşey bu raporda.Kimler alıp satıyor,kullanım ve başlama yaşı,çarpıcı ve ders niteliğinde resmi açıklamalar.
Uyuşturucu Madde Politikası :

Yasalar, Stratejiler Ve Ekonomik Analizler

Uyuşturucu kavram ı, sadece uyuşturma özelliğine sahip maddeleri ifade eder gibi düşünülse de, esasen keyif veren, kışkırtan, yatıştı ran, hayal gördüren ve uyanıklık sağlayan maddeler için de kullanılan ve anlamı, toplumumuzun  büyük bir bölümünün de anladığı şekilde, geniş anlamda düşünülmesi gereken bir kavramdır. Uyuşturucu kelimesi ile anlatılmak istenen, maddenin merkezi s inir sistemi üzerindeki etkisi değil, bu etkilerden bağımsız olarak belirli birtakım özellikleri taşıyan madde türlerinin tamamı dır (Ulusal Uyuşturucu Politika ve Strateji Belgesi 201 3-20 l8) ."Uyuşturucu ile mücadele" kavramı ise, uyuşturucu sorununun mevcut durumunun ortaya konulması ve soruna dair çözümün, arz azaltımı, talep azaltımı, uluslararası işbirliği, bilgi toplama, araştırma, değerlendirme ve koordinasyon gibi boyutlarıyla ele alınmasıdır.

Uyuşturucu ile mücadele politikasına ilişkin birinci bölümde ilk olarak, uygulamada bulunan uyuşturucu maddeler ile ilgili mevzuata yer verilmiş, 201 3 yılı ve sonrasında uyuşturucu maddeler ve uyuşturucu madde bağımlılığı ile mücadele eden ve hizmet yürüten kurumlar tarafından hazırlanan/takip edilen kanuni değişiklikler, TUBİM'e bildirildiği ölçüde yer almıştır.

Ulusal uyuşturucu  politika ve strate jisinin  ortaya konulduğu, 1 . Ulusal Uyuşturucu Strateji  Belgesi ve il. Ulusal Uyuşturucu  Eylem Planı belgelerinin yürürlük  sürelerinin  O/O l /201 3 tarihi  itibariyle sona  ermesiyle  birlikte, kurumlarımızın  katkı ve mutabakatı  ile hazırlanan  il. Ulusal  Uyuşturucu '?oiil<.a ve Strateji Belgesi (201 3-201 8) ve 1 1 1 .J.llu.soJ Uyuşturucu Eylem Planı (201 3-201 5)hazırlanmıştır. Hazırlanan yeni belgelerin yürür lüğe konulması, 02.09.201 3 tarihli  Başbakanlık Makamının  Olur'la rı ile uygun bulunmuştur.


Çocuk haklarının etkin bir şek ilde korunması ve koordinasyonun sağlanması için 201 3-201 7 yıllarını  kapsayan  "Türkiye  Çocuk  Hakları Strateji  Belgesi" hazırlanmış ve YPK tarafından onaylanarak   1 4.1 2.201 3  tarih  ve  201 3/33  sayılı karar no ile Resmi Gazete 'de yayımlanmıştır.Bu Strateji Belgesi, bütün çocukların refahını sağlamayı, yaşam kalitesini yükse ltmeyi ve yaşama, gelişme, korunma, katılım gibi temel haklarını en üst düzeyde yaşayabilmelerini hedeflemektedir. 201 3-201 7 yı llarını kapsayan "Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi", diğer uyuşturucu madde politikaları ile ilgili gelişmeler kısmında yer verilen,  ulusal a nlamda politika belirleme araçlarından  olup, tüm çocukların bağımlılık türlerinden korunması için gereken

önlemlerin alınması konusunda hükümler ortaya koymaktadır.

 

Uyuşturucu ile mücadelenin ulusal anlamda koordinasyonunun  sağlanması konusunda

yetkili olan TUBİM, 201 3 yılı sonu itibariyle "Arz ile Mücadele" ve "Talep Azaltımı, Tedavi ve Rehabilitasyon" olmak üzere iki ayrı bölümde yapılan Ulusal Uyuşturucu Koordinasyon Kurulları toplantılarını 1 8 kez gerçekleştirmiştir.

Diğer yandan Türkiye' de uyuşturucu ve uyuşturucu madde bağımlılığı ile mücadele alanında Ulusa l Uyuşturucu Koordinasyon Kurullarına bilimsel destek sağlamak amacıyla Ulusal Uyuşturucu Eylem Planı Belgesi (2007-2009) 'ne istinaden oluşturulan TUBİM Bilim Kurulu 201 3 yılı sonu itibariyle 1 8 kez toplanmıştır.

Ulusal koordinasyonun  önemli unsurlarından olan EWS Çalışma Grubu'nun toplantılarıneticesinde 2007-201 3 yılları arasında toplam94 yeni psikoaktif madde 23 1 3 say ılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi  Hakkında  Kanun kapsamına alınmıştır. Öte yandan 201 4 yılıiçerisinde yasa kapsamına alınan 246 yeni psikoaktif madde ile birlikte 2007-201 4 yılları arasında toplam 340 yeni psikoaktif madde yasa kapsamına alınmıştır.

Türkiye' de uyuşturucu ile mücadele alanında yapılan kamu harcamaları ise ilk kez 201 O yılında TUBİM tarafından raporlanmış olup söz konusu alandaki verilerin daha sağlıklı ve sistematik toplanabilmesi  amacıyla  201 1 yılında  "Yasa  Dışı Bağımlılık Yapıcı  Maddeler  İle Mücadeleye Yönelik Kamu  Harcamaları  Formu" geliştirilmiştir.  Bu form aracılığıyla  toplanan  veriler  2012 yılından  itibaren (201 1 yılı verileri)  raporlanmaya  başlanmıştır. Öte yandan  mevcut veri  kapasitesini  artırmak  amacıyla daha  önce yalnızca  merkezi  kurumlardan toplanan bu veriler, 201 3 yılından itibaren (2012 yılı verileri) il belediyelerinden de toplanmaya başlanmıştır.

2012 yılında kamu harcamaları bir önceki yıla göre %6,21 'lik bir artış ile 395.792 .281 TL olarak gerçekleşmiştir. 2013 yılında ise kamu harcamaları bir önceki yıla göre büyük bir artış (%87,86) göstermiş ve 743.546.907 TL olarak gerçekleşmiştir. Bu artışın büyük bir bölümünün bir kurumumuzun araç-gereç ve alt yapı giderlerinin bir önceki yıla ait giderlerinden çok fazla olmasından kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Uyuşturucu Madde Kullanım Yaygınlığı

201 1 yılında TUBİM tarafından  yapılan  Genel Nüfusta  Madde  Kullanımı Araştırmasında  25 ilde 8 .145  hane halkı ile görüşülmüştür.  Yapılan çalışmada  yaşam  boyu madde kullanım sıklığı %2,7 bulunmuştur. Çalışmanın sonuçlarına göre, 1 5-24 yaş grubunda olmak, erkek olmak, bekar olmak, gelir düzeyi 500 TL ve altında olmak (araştırmanın yapıldığı sırada  <200 EU ya da <250 USD), tütün, alkol, hekim önerisi dışında ilaç kullanıyor olmak uyuşturucu kullanımını anlamlı biçimde artırmaktadır.

201 1 yılında yapılan TUBİM Genç Nüfusta Madde  Kullanım Yaygınlığı Araştırmasında  toplam 32 ilde genel ve teknik  lise dağılımına  görealınan örneklemde  1 1 .812 kişiye ulaşılmıştır. Öğrencilerin %49'u kız (5 .783 kişi), %5 l'i erkek (6.029 kişi) olup yaş ortalaması 15,23 ± 0,69,ortancası  1 5,00 olarak tespit  edilmiştir.

Genç nüfusta madde kullanım yaygınlığı araştırmasında, yaşam boyu madde kullanım sıklığı % l,5'dir. %l,l'inin ailesinde tütün ya da alkol dışında başka madde kullanan birisi vardır ve bu kişilerin %87,4'ü anne/baba/ kardeşlerden birisidir. Maddeyi ilk kez kullanma yaş ortalaması 13,88 ±2,39, ortancası 14,00 olarak tespit edilmiştir. Halen madde kullananların %42, l'i haftada l kez, %36,8'i haftada 2 kez madde kullanmaktadır. Madde kullananların %49,5'i kullandıkları maddelerin adlarını belirtmişlerdir. Kullanılan maddelere ilişkin yanıtlar yaklaşık grubun yarısı olmakla birlikte, ilk sırada esrar gelirken ikinci sırada uçucular yer almaktadır. Yine az yanıt verilmekle birlikte her 5 kullanıcıdan birisininçoklu madde kullandığı belirlenmiştir. Madde en çok solunum ve ağız yolu ile alınmaktadır. Kızların %0,7'si, erkeklerin %2,3'ü madde kullanmayı denemiştir.

Tüm kullandığı maddeyi bildirenler içinde esrar ve türevleri %84, l ile ilk sırayı alırken, peşi sıra %32,9 ile uçucular ve %22,7 ile uyarıcılar gelmektedir. Esrar, kullandığı maddeyi bildirenler içinde ilk tercihte %61 ,3, ikinci tercihte  %39, l , üçüncü tercihte %25 sıklıkla ilk sıralarda yer almaktadır. Gençlerin bu çalışmaya içtenlikle katıldığı izlenimi edinilmiştir. Madde seçeneklerinin verilmemesinin bir sorun yaratmadığı, aksine esrar ve türevlerine ilişkin çok sayıda ismin belirtilerek gençlerin kendi  bildiklerini  aktardığı  gözlenmiştir.   Sonuçlar, Türkiye' de tütün,  alkol ve  madde  kullanım yaygınlığının  belli bir düzeyde  gittiğini,  ihmal edilir nitelikte olmadığını, ilaç kullanımının önemsenmesini ve Türkiye'nin bu alanda kendine özgü koruma ve önleme planlarını yapması gerektiğini düşündürmektedir.

Önleme

Uyuşturucu madde kullanımı ve bağımlılığına karşı yürütülecek mücadelenin en önemli kısmını önleme faaliyetleri oluşturmaktadır. Önleme, bireylerin zararlı alışkanlıklar edinmelerinin önüne geçmek amacıyla yapılan ve onların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi hedefini esas alan, ön tedbir amacıyla yapılan faaliyetlerin tümüne verilen isimdir.

Önleme faaliyetlerinin temel amacı, uyuşturucu maddenin bireylere ulaştığı noktada, bireyin kullanmayı reddetmesi ve bağımlılık riskini en alt seviyeye indirmesini sağlamaktır. Kolluk kuvvetleri tarafından uyuşturucu maddelerin satışına ve kaçakçılığına yönelik gerçekleştirilen mücadele ancak önleme faaliyetleri ile desteklendiği ölçüde başarılı olabilecektir.Türkiye'de yapılan önleme çalışmalarının uygulandığı hedef gruplara baktığımızda, bu grupların büyük çoğunluğunu, uyuşturucu kullanımına başlama yaşının da yoğunlaştığı 15-24 yaş arasındaki gençler oluşturmaktadır. Bununla  birlikte aileler, öğretmenler, kamu görevlileri ve sivil toplum örgütleri de önleme çalışmalarında  önem verilen diğer gruplardır.

Farklı birçok kurum ve kuruluş tarafından uyuşturucu kullanımı ve bağımlılığının önlenmesi amacıyla çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) Şube Müdürlüğü de, 81 ilde bulunan Madde Kullanımı ile Mücadele Büro Amirliklerinde çalışan TUBİM İl İrtibat Noktası (İLTEM) personeli aracılığıyla önleme alanında faaliyetler gerçekleştirmektedir .

Madde Kullanımı ile Mücadele Temel Eğitimi almış uzman personel aracılığıyla 201 3 yılında geçekleştirilen  çalışmalarla, toplam 3.848 faaliyette; 476.885 öğrenci, 62 .244 aile, 61 .080 kamu görevlisi,  1 8 .756 öğretmen ve 54 .230diğer gruplardan olmak üzere toplam 673 . 1 95 kişiye yönelik olarak konferans, seminer,tiyatro gibi önleyici aktiviteler yapılmıştır.

Yüksek Riskli Uyuşturucu Madde Kullanımı

Türkiye' de 201 0-201 1 yıllarında TUBİM uzmanları ile ulusal ve uluslararası uzmanların katılımı ile ilk kez PDU ölçütü hesaplanmıştır. Ankara, İstanbul ve İzmir illerinde yapılan çalışmaya göre problemli afyon kullanıcısı Ankara için 5 .800, İstanbul için 25 .000 civarında, problemli esrar kullanıcısı Ankara  için 28 .500, İzmir için 33.400 civarında saptanmıştır.

201 3 yılında AMATEM Uzmanları ile görüşülerek yapılan hesaplamaya göre Türkiye'de Problemli Madde Kullanıcı sayısı (esrar ve ekstazi haricinde) 59.895  (46.087-73 .704)  olarak  tahmin  edilmiştir.

Yüksek Riskli Uyuşturucu Kullanımına (HRDU) yönelik farklı yöntemler söz konusu olsa bile birçok Avrupa Birliği ülkesinde birden fazla yöntemin birlikte kullanıldığını görülmektedir.

Bu yaklaşımın temel amacı, hesaplamaların gerçeğe en yakın oranda tahmin edilebilmesidir. Ancak, tek bir veri seti kullanılarak elde edilen çarpan yöntemi (tedavi verileri, polis verileri ya da ölüm verileri), genel olarak kabul edilen önemli bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır.

Ölüm verileri (mortalite) kullanılarak yapılan çarpan yönteminin zayıf tarafları olduğu gibi (tek bir veriye bağlı olması gibi) güçlü olduğuyönler de vardır (tamamen yüksek riskli kullanımı tespit edebilmesi gibi) . Dolayısıyla, uyuşturucu bağlantılı ölüm verileri, maddenin yüksek riskini gösterebilmekte ve tahmini sonucu daha net ortaya koyabilmektedir.

Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin EMCDDA'ya gönderdiği  raporlarda  kullanılan çarpan yöntemi için Bargagli ve arkaşlarının (2006) çalışması Türkiye'ye uyarlanmıştır. Bu araştırmada, Avrupa'nın 8 kentindeki ölüm verileri çerçevesinde bir hesaplama yapılmıştır. Aynı araştırma verilerinin Türkiye' deki ölüm verilerine uyarlanarak elde edilecek hesaplamanın, Türkiye'deki yüksek riskli uyuşturucu sayısını gösterebileceği değerlendirilmektedir.

Bargagli ve arkadaşlarının  yaptığı söz  konusu çalışma  neticesinde yaklaşık  olarak  her  1 000 yüksek  riskli uyuşturucu  kullanıcısından , en düşük  3,09  ila en yüksek  7,37 değer  arasındaki kişi kadar ölüm  gerçekleştiği  tespit  edilmiştir (araştırmadaki  bazı farklı  değerler  dahil edilmemiştir}.  Bargagli  ve  arkadaşlarının  (2006) araştırmasında,  bu 8  kente  ilişkin değerlerin ortalaması  ise yaklaşık  6,44  olarak tespit edilmiştir.

Dolayısıyla Türkiye'de de bu çarpan sayı çerçevesinde, doğrudan  (n=232) ve dolaylı ölüm verileri  (n =4 l6) böyle bir hesaplamaya dahil edilirse; 201 3 yılında uyuşturucu bağlantılı ölüm verilerini  (doğrudan ve dolaylı, n=648) (Bkz. Bölüm 6) Avrupa verilerine oranlayarak , Türkiye' de her 1 .000 uyuşturucu kullanıcısından yaklaşık 6,44 kişinin öldüğünü varsayarsak; Türkiye' de yaklaşık olarak 1 00.621 kişinin yüksek riskli uyuşturucu kullanıcısı olduğu şeklinde bir sonuca  ulaşabiliriz.

Uyuşturucu Madde Bağımlılığı Tedavisi Türkiye' de bağımlılık tedavisi Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastanelerinde, üniversitelerin Tıp Fakültesi psikiyatri kliniklerinde, Sağlık Bakanlığı ile ortak üniversite hastanelerinde ve bazı özel hastanelerin ilgili birimlerinde yapılmaktadır.

Bağımlılık tedavisi yapan 26 tedavi merkezi bulunmaktadır ve toplam 706 hasta yatağı ayrılmıştır. Bunun 479 adedi Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde, 227 adedi ise üniversite ve özel hastaneler bünyesinde yer almaktadır. Tanımlanan bu kapasite alkol ve madde bağımlılığı tedavisi için toplam sayıdır.

2013 yılında  2 yeni merkez hizmete girmiş ve 201 3 yılında Türkiye genelinde yatarak uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisi hizmeti sunan 25 merkez bu çalışmaya veri sağlamıştır.

Uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisinin daha iyi seviyelere  çıkarılması  için, tedavi  merkezlerinin kapasite  ve  ulaşılabilirliğinin  artırılmasının  yanı sıra, sunulan tedavinin  kalitesinin artırılması ve standardizasyonunun  sağlanması  gereklidir.  Bu amaçla,  bağımlılık  tedavi  merkezlerinde  çalışacak personel  için Sağlık Bakanlığı tarafından  standart bir eğitim  programı oluşturulmuş  ve  201 3 yılında 35  kişi bu eğitimden  geçerek  sertifikalandırılmıştır. Altı ay süren bu eğitim teorik ve uygulamalı bölümlerden  oluşmaktadı r.

Türkiye'deki uyuşturucu bağımlılığına ilişkin verilere baktığımızda ise, tedavi gören bağımlı hastaların yaklaşı k %95,3'ünün, Sağlık Bakanlığı'na bağlı merkezlerde tedavi olduğunu ve tedavi giderlerinin büyük ölçüde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığını görmekteyiz. Resmi verilere göre 2012 yılında herhangi bir nedenle tedavi merkezine başvuran kişilerin giderlerinin  %80,3'ünün SGK, % l2,3'ünün  GSS ve %4,3'ünün kendisi tarafından karşılandığı bildirilmiştir (TÜİK Sağlık Araştırması 201 2) .

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce, 201 3 yılları arasında, Türk Ceza Kanununun 1 91 .Maddesi kapsamında mahkemelerce haklarında uyuşturucu ve uyarıcı madde tedavisi ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanması kararı verilen dosya sayısı 1 4 1 .454 olarak bildirilmiştir. Denetimli serbestl ik kararı verilen bu dosyaları n %92'sinin (1 30.345)  yetişkin, %8'inin (1 1 .109)  ise çocuk olduğu tespit edilmiştir  (Bkz. Bölüm 9) .

201 4 yılı içerisinde Denetimli Serbestlik yasası değiştirilmiştir. Madde kullanmak da suç kapsamına alınmış, daha önceden 1 yıldan 2 yıla kadar hapis ile cezalandırılan madde bulundurma ve yeni haliyle kullanma-bulundurma suçunun cezası 2 yıl ile 5 yıl arasına çıkarılmıştır. Bir eklemeyle, daha önce denetimli serbestlik tedbirinden yararlanmış bir kişinin 5 yıl içinde ikinci kez yararlanması engellenmiştir. Denetimli serbestlik faaliyetleri kapsamında hayata geçirilen SAMBA (Sigara, Alkol ve Madde Bağımlılığı) Tedavi Programı ise, standardize edilmiş bir psikososyal programdır ve 1 7 oturumdan oluşmaktadır. Yetişkin, ergen ve ailelere yönelik ayrı uygulamaları vardır. 201 3 yılında 23 merkezde toplam 65 kişi bu program için uygulayıcı eğitimi almıştır.

201 3 yılı içerisinde toplam 7.897 yatarak tedavi gören hasta kaydı bulunmaktadı r. Veri tabanı 24 tedavi merkezinden manuel olarak doldurulan formlardan oluşmaktadır. Formlar kodlama ile doldurulduğundan  kişilerin kimlik bilgileri gizli tutulmaktadır. 201 3 yıllı içinde hizmet veren 24 merkezin tamamı veri sağlamıştır.

Ayrıca 21 8.574 ayaktan tedavi alan hastanın 91 .486'i ise Denetimli Serbestlik uygulamaları kapsamında tedavi merkezlerine başvurmuştur. Yatarak tedavi gören hastaların verileri incelendiğinde 201 2 yılında  5.845 iken 201 3 yılında yaklaşık %35'1ük bir artışla 7.897 olmuştur. Bu artış tedavi istatistiklerinin daha düzenli toplanması ve kurumsal kayıtların güvenilir tutulması ile açıklanabilir.

201 3 yılında tedavi görenlerin %5 l,5'i (3.738) ilk kez tedavi gördüğünü (daha önce hiç tedavi görmediğini) belirtirken, %48,5'i (3.527) daha önce tedavi gördüğünü belirtmiştir. 201 3 yılı verilerinde bilgisine ulaşılamayan hasta bulunmamaktadır. 201 3 yılında ilk kez tedaviye başvuranların sayısının 201 2 yılına göre %48,4, daha önce tedavi görmüş olanların da bir önceki yıla göre %61 ,8 oranında yükseldiği görülmektedir.

Yaş gruplarına göre sınıflandırma yapıldığında, tedavi  olanların;  %30, l'inin  (2.190)  20-24 yaş aralığında, %26,8'inin (1 .944) 25-29 yaş aralığında, % l6,7'sinin (1 .233) 15- 19 yaş aralığında, % l7'sinin  (903) 30-34 yaş aralığında, %7'sinin (502) 35-39 yaş aralığında olduğu görülmektedir.

20ı 3 yılında tedavi gören hastaların eğitim durumları  incelendiğinde; % ı,8'inin  (ı 32)  hiç okula gitmemiş, %2S,7'sinin (ı 870)  ı-S yıl eğitim aldığı, % 43'ünün (3ı 26) 6-8 yıl eğitim aldığı, %2S'inin (ı 8 ı7) 9- ı2 yıl eğitim aldığı, %4,4'ünün (320) yüksekokul mezunu olduğu görülmektedir.

Sağlık İlişkileri ve Sonuçları

20ı 2 yılında ı62 doğrudan MBÖ olayı meydana gelirken, 20ı 3 yılında %43,2 artış göstererek 232'ye yükselmiştir. 20ı 3 yılı doğrudan MBÖ olayları cinsiyete göre incelendiğinde; %97'sinin (n:22S) erkek, %3'ünün {n:7) kadın olduğu saptanmıştır.

Genel ölüm verilerine baktığımızda 20ı 3 yılında 232 olan doğrudan MBÖ olayı meydana gelmiştir. TÜİK tarafından sağlanan genel ölüm kayıtlarına göre, 20ı 3 yılı içinde meyc?,ana gelen ölümlerin  (372 .094)  %0,06'sının MBO olduğu tespit edilmiştir.

Doğrudan MBÖ olgularının yaş ortalamalarının; erkeklerde 3 ı (min:ı4-maks :68), kadınlarda 33,3 (min: ı6-maks:48), genel ortalamada ise 3 ı,ı olduğu saptanmıştır. Doğrudan MBÖ'lerin yaş gruplarına göre dağılımları incelendiğinde; yaklaşık %0,4'ünün ıs yaş altında, % ıı,2'sinin ıs-ı9, % ı9'unun 20-24, %23,3'ünün 2S- 29, % ı0,8'inin 30-34, % ıı,6'sının 3S-39, % ıı,2'sinin 40-44, %3,4'ünün 4S-49, %2,6'sının SO-S4, %2,2'sinin SS-S9,% ı,3'ünün 60-64 yaş grubunda, %0,9'unun 6S yaş ve üstünde olduğu, %2,2'sinin ise yaşının bilinmediği saptanmıştır.

20ı 3 yılı doğrudan MBÖ olgularının en sık 2S- 29 yaş grubunda olduğu saptanmıştır. Erkek olguların yaş dağılımı her iki cinsiyetin toplamına çok yakın olup, kadın olguların dağılımı hakkında olgu sayısının azlığı nedeniyle ileri yorum yapılamamıştır.

Doğrudan MBÖ'ler illere göre  incelendiğinde; ölümlerin topla_m 26 ilde görüldüğü ve en yüksek ölüm  oranının  lstanbul'da  (n:ııs, %49,6) gerçekleştiği saptanmıştır. İstanbul'u sıklık sırasıyla Antalya  {n:2S, % ı0,8L Adana  (n:ı7, %7,3), Ankara (n: ı3, %S,6), İzmir (n:ıı,%4,7L Mersin {n:7, %3L Gaziantep (n:7, %3L Kocaeli (n:S, %2,S), Hatay (n:4, % ı,7) izlemektedir.

Bursa, Konya, Manisa illerinin her birinde 3 olgu (% ı,3); Diyarbakır, Hakkari, Kayseri, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinin her birinde 2 olgu (%0,86); Aydın, Afyon, Muğla, Muş, Kastamonu, Sivas,Tekirdağ, Van ve Yalova illerinin her birinde ise ı olgu (%0,43) saptanmıştır.


20ı 3 yılında Türkiye'de 4 ı6 dolaylı MBÖ olgusu saptanmıştır. Olguların %97, ı'i (n:404) erkek,%2,9'u (n:ı2) kadındır. Erkeklerin yaş ortalaması 32,8 (min: ı3-maks: 77L kadınların yaş ortalaması 26,6 (min: ı9-maks:3S) ve tüm olguların yaş ortalaması  32,6  (min: ı3-maks: 77) olarak hesaplanmıştır.

Dolaylı MBÖ olgularının yaş gruplarına göre dağılımı incelendiğinde; ıs yaş altında 2; ıs-ı9 yaş grubunda 32; 20-24 yaş grubunda 8 ı; 2S-29 yaş grubunda 76; 30-34 yaş grubunda 69; 3S-39 yaş grubunda 40; 40-44 yaş grubunda 3ı; 4S- 49 yaş grubunda 24; SO-S4 yaş grubunda ı3; SS-S9 yaş grubunda ı6; 60-64 yaş grubunda 8; 6S yaş üzerinde 6 ölüm olayının gerçekleştiği, ı8 olgunun yaşının bilinmediği saptanmıştır. 20ı 3 yılı dolaylı MBÖ olgularının en sık 20-24 yaş grubunda olduğu saptanmıştır.

Olguların ölüm nedenlerine göre dağılımı incelendiğinde; önceki yıllardan farklı olarak en sık ölüm nedeni ateşli silah yaralanması olup, sıklık sırasıyla; trafik kazası, kalp-damar hastalığı, kesici-delici alet yaralanması, ası, bilinmeyen, yüksekten düşme, suda boğulma, künt kafa travması (cinayet orijinli), karbonmonoksit intoksikasyonu, akciğer enfeksiyonu ve elektrik yaralanması şeklinde devam etmektedir.

Dolaylı MBÖ'ler illere göre incelendiğinde; ölümlerin SO ilde ve en yüksek ölüm oranının İstanbul'da ı34 (%32,2) gerçekleştiği saptanmıştır. İstanbul'u sıklık sırasıyla; İzmir 4 ı (% ı0,7), Adana 37 (%8,9), Ankara 28 (%6,7), Antalya 22 (%S,3),Manisa ı7 (%4, ı), Mersin ı2 (%2,9), Sakarya ıı (%2,6), Samsun 9 (%2,2), Aydın 8 (% ı,9), Muğla 8 (%ı ,9), Tekirdağ 7 (%ı,7) ve Düzce S (%ı ,2), Kayseri S (% ı,2)  izlemekte olup Bingöl, Elazığ, Rize, Trabzon ve Uşak illerinin her birinde 4 (% ı); Artvin,  Kocaeli, Diyarbakır, Urfa, Malatya, Niğde ve Zonguldak illerinin her birinde 3 (%0,7); Ağrı, Hatay, Kütahya, Osmaniye, Çorum, Gaziantep ve Van illerinin her birinde 2 (%0,S); Afyonkarahisar, Aksaray, Amasya, Ardahan, Bayburt, Bolu, Bursa, Çanakkale,  Çankırı, Hakkari, Iğdır, Karabük, Kırıkkale, Kırklareli, Sinop, Sivas ve Yalova illerinin her birinde ı (%0,2) olgu saptanmıştır.

Uyuşturucu Madde Bağımlılarının Sosyal İlişkileri ve Toplumla Yeniden Kazandırılmaları

Uyuşturucu madde bağımlılığı tedavisi zor bir süreç olmakla birlikte, başarıya ulaşma ihtimali ancak devamında gerçekleştirilecek rehabilitasyon faaliyetleri ile mümkün olan bir olgudur.

Bağımlıların sosyal hayata tekrar adapte olmasının zor olduğu toplumlar, bağımlılık tedavisinde  başarı oranının en düşük olduğu toplumlardır. Bu açıdan sadece tedavi değil, devamında yapılacak olan topluma yeniden kazandırma faaliyetleri de sağlıklı bir toplum için önemlidir.

 

Türkiye'de tedavi sonrası süreçlere ilişkin duruma baktığımızda, öncelikle tedaviden beklenilen sonucun alınması oranının yeterli rehabilitasyon çalışması olmaması dolayısıyla düştüğü belirtilmelidir. Çünkü bağımlılık tedavisi ancak tam manasıyla gerçekleştirilen sosyal bütünleşme programlarının varlığıyla başarıya ulaşabilecek bir süreçtir. Bu anlamda bireyin tekrar uyuşturucu madde kullanımı davranışı göstermesinin önüne geçmek için ekonomik, pisikolojik ve sosyal bazı faktörlerin, bireyin hayatını kolaylaştıracak şekilde değiştirilmesi gerekmektedir. 201 3 yılında bağımlılık tedavi merkezlerinde yatarak tedavi gören hastaların %48,54'ünün daha önceden tedavi gördüğünü söylemesi, Türkiye'de uygulanmakta olan tedavi ve devamındaki sosyal rehabilitasyonun ne kadar yetersiz kaldığını ortaya koymaktadır.

 

Uyuşturucu Madde Bağlantılı Suçlar, Uyuşturucu Madde Bağlantılı Suçların Önlenmesi ve  Cezaevleri201 3 yılında Türkiye genelinde toplam 98.933 uyuşturucu olayı meydana gelmiş, bu olaylarda 148.1 21 şüpheli yakalanmıştır. Önceki yıllarlakarşılaştırıldığında; 201 3 yılında hem olay sayısında hem de şüpheli sayısında bir artış meydanagelmiştir.  Bir önceki yıla göre olay sayısındakiartış % 1 9,01 , şüpheli sayısındaki artış ise % 1 3,90 oranında  gerçekleşmiştir

Türkiye'de 2013 yılında gerçekleşen toplam 98.933 uyuşturucu olayı suç türlerine göre incelendiğinde; 81 .363 olayın (%82,24)  kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın alma/kabul etme/bulundurma (TCK m: l91), 1 3.840 olayın (%1 3,99) uyuşturucu madde imal ve ticareti (TCK m: 188),ve 4 olayın kullanımı kolaylaştırma (TCK m: 190),3.706 olayın (%3,75) 231 3 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanununa muhalefet ve 20 olayın (%0,02) ise 3298 sayılıUyuşturucu Maddeler İle İlgili Kanununa muhalefet kapsamında gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Türkiye'de 201 3 yılında yakalanan toplam148.1 21 şüphelinin suç tür lerine göre dağılımı incelendiğinde; 1 12 .505 şüphelinin (%75,95) kullanma amaçlı uyuşturucu madde satın alma/ kabul etme/bulundurma  (TCK m: 191 ), 31 .183 şüphelinin (%21 ,05) uyuşturucu madde imal ve ticareti (TCK m: 188), 5 şüphelinin kullanımı kolaylaştırma (TCK m: 1 90), 4.407 şüphelinin (%2,98) 231 3 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanununa muhalefet ve 21 şüphelinin  (%0,01 )  ise 3298 sayılı Uyuşturucu Maddeler  İle  İlgili  Kanununa  muhalefet  kapsamında yakalandığı  anlaşılmıştır.

 

Türkiye'de 2013 yılında  6 .096 eroin olayı gerçekleşmiş, bu olaylarda 9 .849 şüpheli yakalanmıştır.  Türkiye'de  201 3 yılında  69.780 esrar olayı  gerçekleşmiş,  bu olaylarda   1 06.390  şüpheli yakalanmıştır.  Türkiye'de  2013 yılında  863  kokain olayı gerçekleşmiş  ve  bu olaylarda  1 .288 şüpheli yakalanmıştır.  Türkiye' de 201 3 yılında  4.274  ekstazi olayı gerçekleşmiş  ve  bu olaylarda  6.271  şüpheli yakalanmıştır.201 3  yılında,  toplam  227  kaptagon 1 olayı gerçekleşmiş  ve  bu olaylarda  380 şüphe li yakalanmıştır. Türkiye'de  2009  yılından  itibaren görülmeye   başlayan  metamfetamin   maddesinin olay sayısı sürekli artış göstermektedir.  201 3 yıl ında Türkiye' de  1 1 9 metamfetamin olayı gerçekleşmiş ve bu olaylarda  1 97 şüpheli yakalanmıştır.  Türkiye'de yakalanan  asetik  anhidrit  maddesi az sayıda gerçekleşen  olaylarda   ele  geçirilmektedir. 2013 yılında  gerçekleşen asetik anhidrit olay sayısında  201 1 ve 2012 yılına  göre bir değişiklik  olmamış ve yine 3 olay  meydana  gelmiştir.  Bu olaylarda toplam 7 şüpheli yakalanmıştır.

Türkiye' de ilk defa sokak ismi "Bonzai" (JWH- 01 8) olarak karşımıza çıkan ve değişik türleriyle hızla yayılan sentetik kannabinoidler, TUBİM koordinesinde gerçekleşen EWS Ulusal Çalışma Grubu'nun çalışmaları neticesinde, 201 1 yılında 2313  sayılı  Uyuşturucu  Maddelerin  Murakabesi Hakkında  Kanun  kapsamına  alınmıştır. Türkiye'de 2013 yılında  1 1 . 139 sentetik  kannabinoid olayı gerçekleşmiş  ve  bu olaylarda  1 5.065  şüpheli yakalanmıştır.

TUBİM İl İrtibat Noktası (İLTEM) personelince uygulanan "Bağımlılık Yapıcı Madde Suçlarında Kullanıcı Profili Anketi-U Formu" veri lerine göre; uyuşturucu madde kullanıcılarının maddeye başlama nedeni olarak, arkadaş etkisi (%48,98) ve 1  Kaptagon logolu ve görünümünde olup, etken madde olarak amfetamin içeren tabletler. merak (%23,71 ) ilk iki sırada gelmektedir. Ankete katılan şahıs ların büyük çoğunluğunun (%72,25) 1 8-29 yaş aralığında olduğu görülmektedir.

U Formu verilerine göre, uyuşturucu madde kullanıcılarının ortalama yaşı 26,33'tür. Öte yandan ankete katılan uyuşturucu madde kullanıcılarının büyük çoğunluğunun (%75,61 )  1 8-29 yaş aralığında olduğu görülmektedir.

Uyuşturucu madde kullanıcılarının büyük çoğunl uğunun (%69,74) ilkokul, ortaokul/ilköğretim mezunu olduğu görülmektedir. Öte yandan TUBİM GPS Araştırmasının 2  sonuçlarına  göre, öğrenim durumu ile uyuşturucu madde kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır. Bu nedenle U Formu verilerinin, "düşük öğrenim düzeyine sahip kişilerde kullanım oranını n daha yaygındır" şeklinde yorumlanmasını n doğru olmayacağı değerlendirilmektedir.

Uyuşturucu madde kullanıcılarını n kullandıkları ilk maddeye (sigara ve alkol dahil) bakıldığında;kullanıcıların büyük çoğunluğunun (%84,06) sigara ile maddeye başladıkları görülmektedir. Bu nedenle sigaran ın uyuşturucu madde kullanımına geçişte bir basamak olduğu değerlendirilmektedir.

U Formu veri lerine göre; uyuşturucu  madde kullanıcılarının  büyük  çoğunluğu  (%66,49)  hiç evlenmemiş kişilerden oluşmaktadır. Öte yandan TÜİK'in 2013 yılı verilerine göre; Türkiye'deki 1 5 yaş ve  üzeri kişilerin %27,38'i hiç evlenmemiş, %63,92'si  evli,  %5,44'ü  boşanmış  iken  %3,26'sının ise eşi ölmüştür. Türkiye genelinde  1 5 yaşından büyük kişiler arasında hiç evlenmeyenlerin  oranı%27,38 iken U Formu verilerinde hiç evlenmeyen uyuşturucu madde kullanıcılarının oranı oldukça yüksektir (%66,49) . Bununla birlikte GPS araştırması sonucunda medeni durum ile uyuşturucu madde kullanımı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olduğu anlaşılmıştır. GPS araştırmasını n sonuçları, madde kullanımının bekarlar arasında daha yaygı n olduğunu göstermektedir.

Uyuşturucu Maddenin Arz Boyutu (Uyuşturucu Madde Piyasası )

Türkiye, stratejik konumu gereği Asya ve Avrupa kıtaları arasında yasal veya yasa dışı ticareti yapılan ürünlerin yoğun akışına maruz kalmaktadır. Bu bağlamda Türkiye, 201 3 yılında da Afganistan kaynaklı afyon ve türevleri kaçakçılığına maruz kalmaya devam etmiştir.

2  Türkiye' de Genel Nüfusta Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış Araştırması (TUBIM GPS Araştırması); 201 1 yılında TUBİM tarafından, TÜİK tarafından  belirlenen 25  ilde, yüz yüze görüşme yöntemi  ile yapılmıştır.  Çalışmada toplam 8.045 kişiye ulaşılmıştır.

201 3 yılında global potansiyel afyon üretimi 6.883 ton olarak tahmin edilmektedir.  Bu rakam 201 2 yılına göre %40,3 oranında bir artışı ifade etmektedir.  (Grafik  l0-2) . Afganistan'daki potansiyel afyon üretimi, 201 2 yılındaki 3.700 ton seviyesinden %49'1ık bir artışla 201 3'te 5 .500 ton olarak tahmin  edilmektedir  (UNODC Afganistan Afyon Araştırması, 201 3:10) . Afganistan'daki afyon üretimi dünya geneli afyon üretiminin %80'ini oluşturmaktadır  (UNODC Dünya Uyuşturucu Raporu, 2014:21 )

Global potansiyel eroin imali 201 3 yılında  2012 yılına göre %45,5 artarak 560 tona yükselmiştir (UNODC Dünya Uyuşturucu Raporu, 201 4:21 ) . 2013 yılında Türkiye'de 210 kg afyon yakalanmıştır. Türkiye'nin iç pazarında afyon talebi yok denecek kadar azdır. 201 2 ve 201 3 yıllarında yakalanan afyon maddesinin çoğunluğu Kanada, ABD, İngiltere, Avustralya ve Arnavutluk gibi ülkelere kargo ile sevk edilirken ele geçirilmiştir.

201 3 yılında Türkiye'de yakalanan afyon ve türevlerinin  %98,44'ü eroin formundadı r.Afganistan ve İran İslam Cumhuriyeti menşeli eroinin Türkiye'ye başta Hakkari, Van ve Ağrı olmak üzere doğu illerimizden yasa dışı yollardan girişinin yapı ldığı, ancak son zamanlarda Kuzey lrak'tan temin edilen eroinin Habur Sınır Kapısı'ndan da Türkiye'ye girişinin olduğu tespit edilmiştir. 2012 yılında dünyada en fazla eroin yakalayan ülke olan Türkiye' de (UNODC Dünya Uyuşturucu Raporu, 2014), 2006'dan  beri her yıl tüm AB ülkelerinin tamamından daha fazla eroin yakalanmıştır. 201 2 yılında Türkiye'de  1 3.301 kg eroin yakalanmışken, 201 3 yılı nda % l,35'lik bir artışla bu sayı 1 3.480 kg olmuştur.

Esrar, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de en fazla kullanılan ve yakalanan uyuşturucu olmaya devam etmiştir. Türkiye' de üretilen esrar, suç organizasyonları tarafından iç piyasaya sürül mektedir. Esrar Türkiye' de daha çok kubar formunda üretilmekte ve tüketilmektedir. Türkiye 201 2 yılında Avrupa genelinde en fazla esrar yakalayan ikinci ülke olmuştur. 201 2 yılında Türkiye' de 1 52.086 kg esrar yakalanmışken,  2013 yılında %80,41 'lik bir artışla bu sayı 274.380 kg olmuştur.

Kokain kaçakçılığı nda Türkiye hem transit hem de hedef ülke olarak etkilenmektedir. Türkiye'yi hedef alan  kokain trafiğinin  başlangıç  noktası Arjantin, Brezilya, Ekvator, Paraguay ve Venezuela' dır.

Bunun yanı sıra Türkiye'nin hedef olduğu birçok olayda kokain, öncelikle Batı Afrika'ya daha sonra da Türkiye'ye sevk edilmektedir. Kokain, Güney Amerika'dan Türkiye'ye kimi zaman konteynerler içerisine yüklenerek deniz yoluyla, kimi zaman da kuryeler vasıtasıyla hava yolu ile getirilmektedir.

Bunların dışında, Avrupa ve Orta Doğu'ya ulaştıktan sonra iç bölgelere doğru kara yolu vasıtalarıyla nakli de yapılabilmektedir . Türkiye' deki kokain operasyonları genellikle havalimanlarında kuryelere yöneliktir. Geçmiş yıllarda Türkiye'de yakalanan kokain kuryelerinin çoğunluğunu Batı Afrikalılar oluştururken, 2013 yılında Avrupalı kuryelerin ön planda olduğu görülmüştür (EGM 201 3 Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Raporu, 201 4) . 2012 yılında Türkiye'de 476 kg kokain yakalanmışken, 201 3 yılında %5,46'lık bir düşüşle bu miktar 450 kg olmuştur.

Türkiye ekstazi açısından  hedef ülke konumundadır. 2013 yılında  Türkiye'de  ele geçirilen ekstazinin büyük çoğunluğu  Hollanda ve  Belçika  kaynaklıdır. ekstazi, Avrupa  ülkelerinden hava, deniz ve kara yolu ile Türkiye'ye  getirilmektedir.  Son yıllarda uyuşturucu piyasasında yüksek kalitede Ekstazi tekrar görülmeye başlamıştır. 201 2 yılındaTürkiye' de 4 .389 .309 adet ekstazi yakalanmışken, 2013 yılında % l,l8'lik bir artışla bu sayı4.44 1 .217 adet olmuştur.

Türkiye kaptagon kaçakçılığından hem transit hem de pazar olarak etkilenmektedir. Kaptagon üretiminin son dönemde kademeli olarak Ortadoğu'ya yayıldığı görülmektedir  (UNODC 201 1). Türkiye' de son yıllarda ele geçirilen kaptagon tabletlerin analizlerinde,  birçoğunda etken maddenin amfetamin olduğu tespit edilmiştir. 2012 yılında Türkiye'de  183.537 adet kaptagon yakalanmışken, 2013 yılında 23,68'lik ciddi bir artışla bu sayı 4 .529.846 adet olmuştur. Türkiye'de yakalanan metamfetamin genellikle İran İslam Cumhuriyeti menşelidir. İran İslam Cumhuriyeti'nden çoğunlukla kara yoluyla temin edilen metamfetamin, Türkiye üzerinden kurye veya kargo yoluyla; Malezya, Tayland, Singapur, Japonya, Endonezya, Vietnam ve Avustralya gibi Asya-Pasifik ülkelerine taşınmaktadır. 201 2 yılında Türkiye'de 502 kg metamfetamin yakalanmışken, 201 3 yılında %79,08'lik bir düşüşle bu sayı l05 kg olmuştur. Gümrük makamları, metamfetamin yakalamalarındaki keskin düşüşü, Türkiye'nin Doğu Sınır Kapılarında alınan önlemlere bağlamaktadırlar.

Sentetik kannabinoid kaçakçılığında Türkiye hedef ülke konumundadır. Sentetik kannabinoidler, Avrupa ülkeleri ile birlikte ABD ve Çin gibi ülkelerden yasa dışı yollarla Türkiye'ye getirilmektedir. Türkiye'ye getirilen etken maddeler, ada çayı, damiana çayı vb. gibi kurutulmuş değişik bitki yapraklarına emdirildikten sonra paketlenerek 2-3 gramlık paketler halinde piyasaya sunulmaktadır. Sentetik kannabinoidlerin Türkiye' de sıvı, toz ve tablet halde yakalamaları da gerçekleşmiştir. Türkiye'de 2013 yılında 780 kg sentetik kannabinoid yakalanmıştır. Sentetik kannabinoid yakalamalarında 201 3 yılında 2012 yılına göre %79,72 oranında önemli bir artış yaşanmıştır. Sentetik kannabinoid yakalama miktarlarında, Türkiye' de ilk yakalandığı  201 1 yılına göre yaklaşık  1 7 kat artış gerçekleşmiştir.

 

 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2003 | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0252 412 2141