Değerli okurlar Türk toplumunu düşündüren uyuşturucu konusunda uzun yıllar görev yapmış biri olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak isterim.
Herşeyden önce başlamadan şunu çok açık ve net söylemek isterim ki uyuşturucu ile ciddi ve tüm imkanlarla mücadele edilmediği takdirde bir gün istisnasız kapınıza dayanacak ve o zaman pişmanlık fayda etmeyecektir.
Uyuşturucu kontrol altına alınamazsa gençlik ne kendisini, ne ailesini, ne de ülkesini ayakta tutamaz...
Fenerbahçe gibi ülke tarihinin onuru bir spor kulübünün, seçilmiş Başkanı ''şüpheli'' olarak emniyete çağırılıp ifadesi alınıyor ve yurtdışı yasağı uygun görülüyorsa bu çok ciddi bir durumdur ve tüm ülke halkını yakından ilgilendirir.
Çünkü Devlet insanları keyfi olarak ifadeye davet etmez, mutlak elinde güvenilir bilgiler vardır.
Böyle bir durumda Adli Tıp test ve raporlarını yenilemek yerine aklanana kadar Fenerbahçe Başkanlığından istifa etmek çok daha onurlu olur ve yakışır.
Görsel ve yazılı basına göre devlet aldığı bilgilerle bazı kişiler hakkında araştırma yaptığı anlaşılıyor, zaten devlet araştırma yapıp gerekli görmeden zevk için kimseyi ifadeye çağırmaz.
Önceki gün devletin elinde nasıl ileri teknoloji olabileceğini ve herşeyi muhtemelen görüp, dinleyebileceğini de yazmıştım.
Bilhassa önemli toplum görevlerinde bulunan kişilerin böyle durumlarda başında bulundukları kurumun onuru ve gelecek nesillere örnek olmak için hemen istifa edip aklandıktan sonra dönmeleri gerekir.
Şüpheli kişilerin inatla istifa etmeden suçsuzluğunu ispat etmeleri uygun değildir.
Herkesin bildiği gibi ''şüpheli'' suçlu demek değildir ama buna rağmen devletin şüpheli gördüğü kişilerin bazı önemli mevkilerde bulunmaya devam etmeleri o koltukları yıprandırır ve gelecek nesillere kötü örnek olur.
Bugün bu çeşit şüpheliler Avrupa'da da zaman zaman olur ve eğer önemli mevkilerde iseler derhal istifa eder ve aklandıktan sonra tekrar alınları açık olarak geri dönerler.