Süede ÇİL: “Sizi tanımlayan şey, isminizin önüne koyulan unvanlarınız değil; yaptığınız işlerdir”
Türk tiyatrosunun usta oyuncularından Süeda Çil, sanat yaşamı, tiyatroya bakışı ve son projesi Gönül Dağı hakkında samimi açıklamalarda bulundu.
“Sanatta sizi tanımlayan şey unvanınız değil, yaptığınız iştir.” diyen Çil, oyunculuk kariyerinin satır aralarını içtenlikle paylaştı.
“Sizi tanımlayan şey unvanlarınız değil, yaptığınız işlerdir.”
-Bir meslekte ustalaşmak yılları harcamak demek. Sizce sanat camiasında bunun esas kriteri nedir? Kime “usta”, kime “sanatçı” denir?
-Süeda Çil:
Sanat, adı geçtiği her alanda üretmek ile yan yana duruyor bana göre. Bu üretimin sahiplerinin isimleri usta, sanatçı, hoca olarak değişebilir.
Sizi tanımlayan şey, isminizin önüne koyulan unvanlarınız değil, yaptığınız işlerdir.
Pasaportunda “sanatçı” yazan ama sahneye çıkmayan çok sayıda kurum oyuncusu var.
Bence canını dişine takarak, sürüne sürüne bulunduğu yere gelen bir “alaylı” oyuncu, onlardan çok daha kıymetli olabilir.
“Oyunculuk bir sanattır. Aradaki çizgiyi ben tanımlayamadım.”
- “Oyunculuk” ile “sanat” arasında ince bir çizgi olduğunu düşünenlerdenim. Sizce bu çizgi nerede başlar, nerede biter?
Süeda Çil:
Bence ikisini birleştirip “oyunculuk sanatı” demeliyiz. Aradaki çizgiyi ben tanımlayamadım, onu size bırakayım.
Oyunculuk bir sanattır çünkü elinize bir sayfa yazı gelir ve siz ona bedeninizle, sesinizle hayat verirsiniz.
Aynı bir heykeltıraşın taş bloğa can vermesi gibi.
Oyunculuk ile sanat arasındaki farktan ziyade, şovmenlik ile oyunculuğun ayrımını tartışmak daha doğru olur.
---
“Tiyatro bana en çok ‘yaşam’ sözcüğünü ifade ediyor.”
- Tiyatro sizin için ne anlam ifade ediyor?
Süeda Çil:
İnsan doğduğu andan itibaren etrafını oyunla tanır. Oyunla öğrenir, oyunla büyür.
Tiyatro da hiç büyümeyen çocuklarla yapılan bir sanattır.
Belki de tiyatronun bu kadar sıcak olmasının sebebi, hepimizin çocukluğunu özlemesindendir.
Bu bağlamda tiyatro kavramı bana en çok “yaşam” sözcüğünü ifade ediyor.
Tiyatro; yaşam gibi canlı, oyunbaz ve ilginç!
“Adile, bu toprağın kadınlarından biri.”
-Son projeniz Gönül Dağı’nda canlandırdığınız “Adile” karakterinden bahseder misiniz? Bu rolün hayatınıza yansımaları oldu mu?
Süeda Çil:
Evet, çekimlerim başladığından beri Eskişehir Sivrihisar’da yaşıyorum.
Yapımcımız Ferhat Eşsiz burada adeta bir kasaba kurmuş, kocaman bir plato.
Burayı tanıdıktan sonra İstanbul’un kalabalığı bana daha da fazla geliyor artık.
Adile, bu toprağın kadınlarından biri. Ailesine, çocuklarına, evine bağlı bir Anadolu kadını.
Ben anne değilim ama Adile karakteri bir anne.
Günlük hayatımda “anne olmadığımı” söylediğimde seyirciler çok şaşırıyor.
Bu da demek oluyor ki, “anne” olmayı oyunculukta başarmışım.
---
“Haber, köpeğin adamı ısırması değil; adamın köpeği ısırmasıdır.”
-“Haber” kavramına yapılabilecek en objektif yorum size göre nedir?
Süeda Çil:
Haber, köpeğin adamı ısırması değil; adamın köpeği ısırmasıdır.
Açıkçası üzerinde hiç düşünmediğim bir yerden sordunuz, ama aklıma gelen ilk şey bu oldu.
---
“İki iş de büyük bir zaman vampiri.”
-Aynı anda hem gazeteci hem oyuncu olduğunuzu düşünün. Sizden kendi projenizle ilgili haber yazmanız istense başlığınız ne olurdu?
Süeda Çil:
“Hangisi daha zor?” olurdu.
Ve zamanın yetmediğini anlatırdım ince ince… Çünkü iki işin de büyük bir zaman vampiri olduğunu düşünüyorum.
“Yeni projeler ilgimi çekmiyor, şu an çok severek çalıştığım bir işin içindeyim.”
-Gelecek planlarınız neler? Yeni projeler var mı?
Süeda Çil:
Geçen sene ikinci yüksek lisansımı bitirdim. Akademik kariyerime devam etmek istiyorum.
Şu sıralar YÖK-DİL sınavına hazırlanıyorum.
“Gönül Dağı” bitince gelen projeleri değerlendiririm ama şu anda çok severek yaptığım bir işin içindeyim.
Beni seven küçüklerime hayalleri için çok çalışmalarını,
büyüklerime ise onların sevgisine layık olmak için çalıştığımı söylemek isterim.
Süeda Çil
“Sanat, yaşamın içinde üretmektir. Tiyatro da yaşamın ta kendisidir.”
Röportaj: İhsan Tekin