Türkiye tarihinin en kötü, en acımasız seçim dönemlerinden birini yaşıyor. Birbirlerini yaralamaktan hiç çekinmeyen liderler,her biri aynı toprağın çocuğu olduğunu unutan partizanlar, internette uçuşan kasetler.
Bu ihtirasla mı deva olacaksınız insanların dertlerine.
Meslektaşına saygısı olmayanın sıradan vatandaşlara saygısı olur mu?
İçinde insan sevgisi, doğa sevgisi olmayan yöneticilerin yönettiği yerde huzur ve mutluluk olabilir mi?
Yunan kralının yerde serdirilen Türk Bayrağı üzerinde yürümesine rağmen, Atatürk İzmir işgalden kurtulduktan sonra ayağının altına serilen Yunan bayrağını çiğnememişti. Çünkü Yunan halkına saygısı vardı.
Şimdiyse liderlerin bırakın başka halklara saygısını, başka partilere oy veren kendi halkına bile saygısı kalmamış.
Ve halkın büyük bir kısmı en çok bu üslup bozukluğu yüzünden bırakın siyasi partilerin toplantılarını, liderlerin konuşmalarını dinlemeyi, televizyonu açıp haber bile dinlemiyorlar.
Halkın gündeminde işsizlik var, fakirlik var.
Türk halkı terör konusunda zaten demoralize olmuş durumda. İnsanlar artık ne olacaksa olsun diyorlar.
Kimsenin kimseye güvenmediği, adalete inancın olmadığı bir kara parçası haline geldi cennet vatan.
İktidar partisi insanları mutlu edemiyor. Muhalefet partileri insanları tatmin edemiyor.
Milletvekili adayları dışında kimsenin heyecan duymadığı, ilgilenmediği, herkesin bezgin bir ruh haliyle karşıladığı bir seçim bu.
Anlayın ki artık boş vaadlere karnımız tok.Dünyanın en büyük sözlerini de verseniz inanmak zor.
Yemin billah etseniz de yolsuzlukların hiç azamayacağı sadece yolunu bulanların isminin değişeceğini biliyoruz.
Tıpkı dokunulmazlıkların kalkmayacağına olan inancımız gibi, Adaletin bu topraklara hiçbir zaman gelmeyeceğine olan inancımız gibi.