Turgut’ta tarih ve doğa birarada

Marmaris'e 30 kilometre uzaklıktaki turistik köy Turgut'ta, halı ve hediyelik eşya mağazaları, çok sayıda restoran bulunuyor. Bu işletmeler, denizi, kumu, şelalesi, antik çağ kalıntılarını görmek, keyfini çıkarmak isteyen tatilcilere hizmet veriyor. Özellikle cip safarilerin vazgeçilmez uğrak noktalarından biri olan Turgut'taki halıcılık uğraşı ve burada üretilen halıların ünü ülke sınırlarını da aşmış. Ülkenin dört biryanında dokunan halılar sergilenip satılıyor, ihracatı, imalatı yapılıyor. Ziyaretçiler, halının dokunuşunu baştan sona izleyebiliyor.

KAHVALTIDA TAVADA BALIK
Köy halkı turizm ve halıcılığın yanında arıcılık, balıkçılık hayvancılık ve tarımla da uğraşıyor. Hal böyle olunca, köydeki restoranların mönüleri de hayli iştah açıcı, doğal yöntemlerle üretilmiş ürünleriyle dolmuş. Bu yemeklerin en gözdeleri su ürünleri ve köy yemekleri. Köy kahvaltısı ve balık Turgut sofralarının vazgeçilmezi. Köylünün en sevdiği şey ise denizden bolca çıkan, ucuz, ucuz olduğu kadar da lezzetli olan “sokan” adlı balık. Öyle ki evlerde, tavada kızartılan balık, sabah kahvaltılarının ana yemeği.

TARİH İLGİ VE BAKIM BEKLİYOR
Köyde, Hygassos antik kentine ait olduğu sanılan tarihi kalıntılar da bulunuyor. Ygeia kutsal alanını çevrelediği düşünülen Temenos duvarı bunlardan bazıları. Turgut'tan şelaleye gidenler dikkatle baktığında yolun sağında antik bir yapıyı görebiliyor. Bu yapının M.Ö 4. Yüzyılda inşa edildiği ve 'Diyagoras' isimli bir savaşçının anıt mezarı olduğu biliniyor. Köyün yakınlarında, yaklaşık 300 metre yüksekliğindeki bir tepede ise Turgut Kalesi (Bybassos) yer alıyor. Orhaniye ve Hisarönü köylerinin ayaklar altına serilmiş manzarası eşliğinde Baybassos'a çıkanlar, duvarları kısmen yıkılmış olsa da görülmeye değer bir tarihi kalıntıyla karşılaşıyor. Ancak, pek bilinmeyen tüm bu tarihi esreler, ilgi, bakım ve tanıtım bekliyor.

MARMARİS'İN EN SERİN ADRESİ: ŞELALE
Dev Sığla ağaçlarıyla çevrili ve kaplı Turgut Şelalesi, en büyüğü 15 metre yükseklikteki 5 şelaleden oluşuyor. Yılın her mevsimi sığla ağaçlarının gölgelerinin yarattığı serinlik, şelalenin sularında zirve yapıyor. Şelalenin 'buz' gibi suyu özellikle yaz sıcaklarından bunalanlar için bulunmaz bir fırsat. Şelale alanın da yer alan restoranların en gözde mönüsü gözleme ayran yada çay içenler, hem nefis doğanın hem de lezzetin tadını bir arada çıkarıyor. Şelaleye girişte alınan ücret, köy muhtarlığının en büyük gelir kaynağı. Bu nedenle bölge, köyün göz bebeği. Korumak amacıyla birçok uyarı levhası asılmış. Buna rağmen sigara içenler, şelalenin suyuna yüksekten atlayanlara rastlamak mümkün. Şelalenin önemi bu kadarla da kalmıyor. Kaynaklandığı alandan köy merkezine kadar uzanan sistemle köylüye içme suyu aktarılıyor. Köy halkı haklı olarak böylesi önemli bir yere duyarlı olan herkesin sahip çıkmasını istiyor.


BENZERİ OLMAYAN BİR PLAJ
Köy merkezinin sonunda yer alan sahil şeridi, belki de Marmaris'in en farklı, en güzel plajını barındırıyor. Sahildeki iskelelere birbirinden lüks tekneler yanaşıyor. Dünyanın en zengin iş adamlarından Abramoviç ile Koç Şirketler grubunun sahibi Koç ailesinin fertlerinin, lüks yatlarıyla Turgut Koyu'na sıkça demirlediği biliniyor. Turgut sahilinin, bol kumlu plajı, pırıl pırıl denizi ile yabancılardan çok yuerli tatilcilerin ilgisini çekiyor.



KONAKLAMA SIKINTISI
Böylesine güzel köyün en büyük sıkıntılarından biri ise konaklama tesisinin azlığı. Turgut'taki yatak sayısı 100'ü dahi bulmuyor. Malum SİT kuralları. Ama buna rağmen 19 yıl önce inşasına başlanan ancak tamamlanamayan 10 katlı Keyland Otel'e nasıl izin çıktığı akıllara soru olarak takılıyor. Köylünün kafasındaki soru işareti ise artık 'isyan'a dönüşmüş. Turgut'un üç tarafı denizlerle, dört bir yanı ise ormanla kaplı en güzel yerlerinin birinde yükselen beton kütlesinin bir an önce turizmin hizmetine girmesini istiyor. (Ender TÜRKKAN)