Sevgili Temel'in babasını kaybettiğinin haberini duyunca neler hissetmiş olabileceğini tahmin ediyorum. Nerden mi diyeceksiniz? Bunu kendimden biliyorum.
Hani ozan soruyor ya sizin hiç babanız oldü mü? Diye evet benim de babam öldü. Bundan dolayı seni çok iyi anlıyorum Temel şimdi onu toprağa vermek için hazırlık yaptığın şu saatte yüreğinde esen fırtınananın seni nasıl üşüttüğünü çok iyi biliyorum
Bu yazı yüreğini ısıtır mı bilmem... Böylesi günlerde dostaların görevi üşüyen yürekleri bir nebze olsun ısıtmaktır.
Şimdi onun ardından ah babam için keşke şunu da yapsaydım diye hayıflandığınıda tahmin ediyorum.
Ama sana bir şey söyleyeyim mi Temel aslında bizim babalarımız şanslı? Çünkü onlar oğullarının kızlarının ölümünden önce kendi ölümlerine tanık oldular
Bir düşün oğullarını kaybeden babalar mı yoksa babalarının kaybeden oğullar mı çok acı çeker. Sen babanı kaybettin Bak Cemal Süreyya şirine dökmüş ölem babanın ardından yaşadığı acıyı
Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Ama eğer oğlunu yitiren bir baba yazsaydı bu şiiri bir şöyle yazardı
Sizin hiç oğlunuz öldü mü?
Benim bir kere öldü...
Al Bayrağa sarıp götürdüler oğlumu
ummazdım bir kere bile öleceğini
ama o bir kere öldü
ben bin kere öldüm
Evet oğulları dağ başlarında vurulan asker babalarını bir düşün
O babalar kaç bin kez öldüler. İşte bizim babalarımız oğullarının ölümüne tanık olmadılar. Yani bir kez öldüler bin kez ölmediler.
Hangi yaşta olursa olsun, yaşamı terk etmeyi zamansız mı bulur insan? Ve bizde öleceğiz zamanı gelince ama dua edelim ki babalarımız kadar şanslı ölelim Ölmeden bin kez ölmeyeelim şimdi bizim tanrıdan dileyeceğimiz tek şey bu olsun
Bir başka şair diyor ki, her ölüm erken ölümdür.
Ne yapalım ki önüne geçilmeyen bir mukedderattır ölüm Ama yine sevdiklerimizin de bir daha dönemeyecek olması, yaşam denilen harika şeyin içinde olmaması zor geliyor bize. Tanrı bu zorluğu aşmak için sabırlar versin
Merhuma gani gani rahmet eylesin