Eskiler suküt ikrardan gelir diye bir tabir kullanırlardı. Bu tabir günümüz de susmak onaylamaktır şeklinde dile getiriliyor. Yani suçlanan bir kişinin suçlandığı bir olayla ilgili hiç konuşmaması tepki göstermemesi olayın doğruluğu anlamını taşıyor.
Bizim belediye başkanımız Sayın Ali Acar'ın da kendisine yöneltilen eleştiri ve suçlamalar karşısında çok kere susmayı tercih ettiğine tanık oluyoruz. Ama bu Sayın Acar'ın lehine olan bir şey değil. Zira Acar sustukça kamuoyunda kendisine yönelik eleştiri ve suçlamaların haklılık payının doğru olduğununa inananların sayısı artıyor.
Acar için en çok yapılan en ciddi suçlama ve eleştirilerden biri, kinci ve intikamcı bir kişiliğe sahip olduğu. Bu eleştirinin doğruluk payının ne olduğunu ve de bu suçlama ve eleştirileri Sayın Acar'ın hak edip etmediğini bilmiyorum. Ancak belediye yönetimindeki bazı icraatları doğrusu böyle bir hissi bende de doğurmaya başladı.
Zaten böyle bir yazıyı kaleme almama sebep olanda bende gelişen bu duygudur.
İşte size birkaç örnek;
Bilindiği gibi Belediyenin eski Hesap İşleri, şimdiki Halkla İlişkiler Müdürü Kemal Kaya, makamında Başkan Acar'ın azmettirmesi sonucu korumaları tarafından darp edildiği iddiasıyla iki kez savcılığı şikâyette bulundu.
Bu suçlama karşısında Acar sustu. Söylediği tek şey olmayan bir olaya ilişkin açıklama yapılamaz, olmayan bir iddianın adı iftiradır. Böyle bir şeye uğrayan kişi ve kurumlar en azından iftira edene karşı dava açarlar. Bildiğim kadarıyla bu yönlü bir dava ya da şikâyet sözkonusu değil
Ve ilçemizde herkesin tanıdığı saygın işadamı Kenan Degertaş'ın iddiaları karşısında da Acar susuyor. Diyor ki Kenan Değertaş, ben meclis üyesi iken sırf Acar'ın icraatlarına tabiri caizse kafa sallamadığım için üstüne üstlük onun karşısına belediye başkanı adayı olarak çıktığım için benim ticaret yapma özgürlüğümü engelliyor. Mağazalarımı hukuki gerekçesi olmadığı halde mühürlüyor bu bana duyduğu kin ve intikam alma duygusunun bir sonucu. Değertaş'ın bu iddiaları yenilir yutulur cinsten değil. Ki Değertaş işyerleri ile ilgili olarak yaptığı açıklamaya paralel olarak basına işyerlerinin mühürlenecek bir durumu olmadığının da kanıtlar nitelikte belgeler de sunuyor.
Buna karşın başkan Acar daha önce kendisinin ruhsat verdiği bir yeri şimdi neden mühürleme gereği duyduğu konusunda susuyor. Denilebilir ki mühürlemenin gerekçesi zaten işyerine tebliğ ediliyor, öyle ama Değertaş'ta diyor ki; tebliğ edilen gerekçeye göre Marmaris'teki tüm işyerlerinin mühürlenmesi gerekiyor. Eğer bir işyerini mühürlemek kararı verilmişşse o gerekçeyi her işyerinde mutlaka bulabilirsiniz
Ve Oktay İnce adlı bir belediye işçisi Belediyeden iş akti tek taraflı feshediliyor. İnce konuyu yargıya taşıyor. İnce'nin neden iş aktinin fesh edildiği konusunda başkan yine susuyor
Şimdi burada Acar'ın Marmaris kamuoyuna en azından bu çok tartışılan üç olaya ilişkin tatminkâr bir açıklama yapması gerekiyor.
Velhasıl bu üç olayda da Acar'ın susmayı tercih etmesi başta dediğim gibi sukut ikrardan mı geliyor sözünü bana anımsatıyor.
Başkan'ın basın işlerini takip eden kişi yada kişilerin bir eksikliğini de bu olaylar gözler önüne seriyor.
Bu arada başkan sayın Acar'la tüm bu problemleri konuşmak aklımdaki soruları sormak için yaklaşık bir yıldır talep ettiğim görüşme randevuma da hala yanıt alamadığımı belirtemek isterim