Bir şehir insan eliyle ancak bu kadar güzelleştirilebilir.
Tiber nehrinin kıyısında ,bereketli topraklar üzerinde kurulmuş kadim bir şehir.
Roma hakkında ciltlerce kitap yazılabilir.
5 milyon civarındaki nüfusu İtalya'nın başkenti.Zaten kurulduğundan bu yana başkent olan yegane şehir.
İtalyanca güzel bir dil.Kendine has bir özelliği vardır.İtalyancadaki tüm kelimeler sesli harfle biter ve İtalyanlar çok hızlı konuşurlar.
Bir İtalyan ,bir Türke ,bir araba,bir yunanlıya, çok benzer.Ne de olsa hepimiz Akdenizliyiz.
İtalya'nın Alba Longa şehrinin kralı Numitor'un tahtına göz diken kardeşi Amulıus Kralı öldürür,Kralın kızı Rhea yı da evlenmemesi şartıyla öldürmez.Savaş tanrısı Mars ,Rhea'ya aşık olur birleşirler.Bu birleşmeden Romus ve Romülüs adındaki ikiz kardeşler doğar ve Amulıus'un zulmünden kurtulmaları için bir sepete koyan anneleri ikizleri Tiber nehrine bırakır.Tiber nehrinin suları alçalınca dişi bir kurt ikizleri bularak emzirir ve hayatta kalmalarını sağlar.Büyüyen ikizler dedelerinin intikamını alır ve Romus kendini kral ilan eder.Dişi Kurtun kendilerini emzirdiği yere de bugünkü Roma şehrini kurarlar
Roma imparatorluğu da dünyaya hükmedince Roma şehrinde dünyanın merkezi oldu.
Dünyada içinde ayrı bir devlet bayındıran tek şehir Roma'dır.Vatikan devleti Roma'nın içindedir.Ama Vatikan'ı ayrı bir bölümde anlatacağım sizlere.
Roma deyince insan nerden başlayacağını şaşırıyor doğrusu.Dünyanın en güzel heykelleri buradadır.
Bir şehri tanımanın en iyi yolu o şehrin sokaklarında yürümektir.Roma bunun için dünyanın en ideal şehri.
YÜRÜYEREK ROMA
Gezimize Spagna Meydanından başlıyoruz.
Namı diğer İspanyol merdivenleri .Hemen karşısında bulunan İspanya Büyükelçiliğinden alıyor.Gece gündüz fark etmiyor burası her daim tıklım tıklım.Birasını ,şarabını alan gençler bu merdivenlerde toplanıyor.
İspanyol merdivenlerinin hemen yanında dünyaca ünlü BABİLTON TEA HOUSE vardır.1800 lü yıllarda Roma'ya gelen bir İngiliz Leydinin açtığı bu çay evi 5 kuşaktır aynı aile tarafından işletiliyor.
Spagna Meydanının karşısında Vıa Condotti var.Bu cadde dünyanın en tanınmış mağazalarıyla donatılmış.Pier Carden'den,Gucci'ye ,Armani 'den ,Prada'ya kadar en pahalı mağazalar burda.Fiyatlar öyle yü,ksek ki alışveriş yapmaktansa vitrinlere bakmak daha mantıklı.
Vıa Cıondotti'yi takip ederek.Piaza Del Popolo meydanına ulaşıyorsunuz.Burda da kendi has mimarisiyle 2 eski Kilis eve bir meydan var.Meydanda Mıchael Jackson taklidi yapanlardan ,pandomin sanatçılarına binbir türlü insana rastlamak mümkün.
Buradan da yürüyerek Panteon 'a geçiyoruz.Roma devrinden kalan ve en iyi korunmuş yapı Panteondur .İsadanb önce 37 yılında inşa edilen yapı uzun yıllar kilise olarak kullanılmış.Özellikle gökyüzünün ışığını yansıtan kusursuz kubbesinin mutlaka görülmesi gerekir.Panteon'un çevresinde pek çok restoran vardır.Yılın 365 günü kalabalıktır Panteon.
TABİKİ TREVİ (AŞK ÇEŞMESİ)
Panteon'dan on dakikalık bir yürüyüşle Fantona di Trevi'ye yani Aşk Çeşmesine ulaşabilirsiniz.Yürüyüş yolu da birbirinden güzel caddelerden,binaların arasından,meydanlardan geçmekte.
Aşk Çeşmesi dar bir meydanda.Aslında Trevi ailesine ait bir binanın arka yüzüdür.Ama dünyanın en güzel heykelleri buradadır.Sanki canlanacakmış sanırsınız.Bu çeşmeye Türklerden başka kimse Aşk :Çeşmesi demez.Ama nedense bizim dilimize Aşk çeşmesi olarak çevrilmiştir bu yapı.Bu çeşmeye sırtınız dönükken sol elinizle para atarsanız Roma'ya bir daha geleceğiniz rivayet edilir.
O kadar yoğun bir yerdir ki bu çeşmeye turistlerin attığı bozuk paraların günde ortalama 3.000 euroya ulaştığı söylenir.Burdan toplanan paralarla Roma'daki fakirlere yardım edilir.
Roma Dondurmasını (Gelato) en iyi yapan yerler bu çeşmenin etrafındadır.Ama bizim Maraş dondurmasının yanında Roma dondurması hikaye.Bu çeşmeyi gece görmelisiniz.Harika bir aydınlatması vardır.
Trevi'den yürüyerek Piaza di Venezia'ya gelirsiniz.Burası eski Roma'nın başlangıcıdır.Artık Rönesans yapılarından çıktınız, antik Roma uygarlığının merkezindesiniz.
Sağlı sollu antik yapılar etrafınızda.Ama asıl önemli olan Colesseu yani Kolezyum.Duvarının bir kısmı yıkılmış olsa da hala ihtişamını koruyor.Roma'nın gerçek simgesi.Gecesi ayrı ,gündüzü ayrı güzel.Gladyatörlerin aslanlarla dövüştüğü ,insanların hayatta kalmak için birbirini öldürdüğü arena.
İçeri girmek için çok büyük bir çaba harcıyorsunuz ama sonuç tam bir hayal kırıklığı .İçerde pek görülecek bir şey yok.Ama dıştan mutlaka bir fotoğraf çektirin.
Colesseu'dan aşağıya doğru 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Piaza Di Navona'dasınız.Burası da Roma'nın merkezlerinden biri.Roma futbol takımı şampiyonluk kutlamalarını burda yapıyor.Meydan aynı bizim Sultan Ahmet'teki at meydanı gibi elips şeklinde.Ortasında muhteşem heykeller var.O kadar ustaca yapılmış ki bu heykeller yazıyla anlatmak imkansız.Yerinde görmeniz gerek.Bu meydanda onlarca ressam ve karikatürist var.Beş dakikada resminizi yaptırabilirsiniz.
Bu meydandaki Fantona dei Quatro Fiumi (4 nehir çeşmesi) ve Fantona di Nettüno (Neptün Çeşmesi) önünde onlarca fotoğraf çektirebilirsiniz.
Başımı kaldırdığımda büyük bir afişteki tanıdık bir resim gururumu okşuy or.2010 Avrupa Kültür Başkenti İstanbul.Kız kulesi ,Ayasofya ve Boğaziçi resmedilmiş.
Navona meydanından sonra 5 dakikalık bir yürüyüşle Campo De Fiori'ye ulaşıyorsunuz.Türkçesi çiçek bahçesi.Burası bir çeşit Pazar yeri.Özellikle cumartesi sabahları gitmenizi tavsiye ederim.Ev yapımı makarnalardan ,kurutulmuş dometese,hiç görmediğiniz çiçeklerden Murano işi Cam hediyeliklere kadar pek çok şey var.Hem de çok uygun fiyatlara.