SEVME ÖZÜRLÜ DEĞİLDİ...

Güven KARABENLİ

Alışverişimi bitirdim, 3 M Migrostan çıktım. Arabama giderken baştan aşağı beyazlar giymış, sol elinde bir paket, sağ elinde görme kusurlular için dizayn edilmiş bir sopa taşıyan sakallı bir adam dikkatimi çekti. 40 yaşlarında falan gözüküyordu.

Yılbaşı kalabalığında park yerinin ortasında durmuş sanki kaybolmuş gibiydi. Elimdeki poşetleri arabama koydum. Yanına gittim, eğer isterse ona yardımcı olabileceğimi söyledim.

Sevindi, boşluğa bakarak gülümsedi. " abi beni kaldırıma kadar götürürsen sevinirim" dedi.

Sol elindeki paketi aldım, "merak etme geri veririm söz" dedim, güldük.  Kolunu hafifçe tuttum önüme aldım, (Kanada'da görme özürlülere yardım etmeyi görme oźürlüler hastanesinde ögretmişlerdi) çekiştirmeden yavaş yavaş park yerinden çıktık kaldırıma geldik. Sopasıyla yerdeki o özel yapılmış cizgili sarı renkli karolara dokununca rahatladı.

" Tamam abi ben buradan yolumu bulurum, sana zahmet oldu, Allah razı olsun" dedi. " o zaman kolay gelsin sana " dedim kolunu yavaşça bıraktım, sol elini tuttum poşetini parmaklarına taktım,  tam gidiyordum, " abi gel de sana bir sarılayım" dedi. Sarıldık, "beyazların kirlenmesin" dedim yine güldük, aynı boydaydık, helalleştik ayrıldık.

Görme özürlüydü ama SEVME ÖZÜRLÜ değildi.