İzmir’in şirin, güzel, bir ilçesidir Güzelbahçe. Yeşil ve mavinin birbirini tamamladığı bu ilçe, eğitim kurumlarının da gözdesi bir yerdir.
İşte bu şirin ilçede bir eğitim kurumu var. İzmir’de ilklerin okulu olarak adını iki yılda ülkemize duyurdu. Başarılarıyla, atılımlarıyla adını altın harflerle Mili Eğitimin sayfalarına yazdırdı. İşte bu eğitim yuvası İzmir Efes Koleji.
Akıllı tahtaları, tek katlı binası, doğanın koynundaki yapısıyla ilgi odağı oldu. Bahçemizdeki zeytin ağaçlarımız görülmeye değerdir. Kovuklarındaki sincaplar, dallarındaki ötücü kuşlar en güzel ezgileri bizler için söyler. Bu şirin eğitim yuvasında nasıl da mutluyuz, bir bilseniz.
İzmir Efes Koleji gücünü Büyük Kurtarıcımız Atatürk’ten alıyor. Atatürk ilke ve devrimleri bizlere yol gösterip ışık oluyor. Sevdamız, kara sevdamız Atatürk. Yüce Önderimiz Atatürk’e bağlı bireyler olmanın onuru yetiyor bizlere.
Okulumuzdaki zeytin ağaçlarından söz etmiştim. Zeytin ağaçları binlerce yıldır ölümsüzlüğün simgesi olmuştur. Okul olarak bu ölümsüz ağaçlarda ülkemizin yüz akı sanatçıları ölümsüzleştiriyoruz. Şimdiye dek adı ağaçlarda ölümsüzleşen sanatçılarımız Muzaffer İzgü, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, Nazım Hikmet ve Rıfat Ilgaz…
Evrenin Koca Çınarı Rıfat Ilgaz. Koca Çınar’ı bir iki saatte anlatmak çok zor. Not defterinden tanımadığı biz öğrenciler, baş ucu kitabımız Bacaksız’ı anlatıp, Rıfat Ilgaz’ın şiirlerinden örnekler vereceğiz.
Bacaksız serisini okumak okulumuzun gelenekleri arasına girdi.Rıfat Ilgaz’ı göremedik, ama oğlu Aydın Ilgaz, okulumuzun dostları arasında yerini aldı. Programsımıza geçiyoruz, saygılarımızla…
Yukarıdaki sunum Sevgili Öğrencim Yağmur Güven’indi. İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’nda Bacaksız ve Rıfat Ilgaz’ı anlattık. Okul olarak anlattık. Okulumuzun altıncı sınıf öğrencileri bir destan yazarcasına bilgisayar destekli öyle güzel bir sunum yaptılar ki izleyenler şaşırdı. Rıfat Ilgaz’ın oğlu Aydın Ilgaz bile ben böyle bir sunum görmedim demekten kendini alamadı. İzmir’deki ulusal basında bu güzel etkinlik yer aldı. Bir eğitimci olarak öğrencilerimle ne denli övünsem azdır.
Bu güzel sunumu hazırlayan Yağmur Güven’le yıllar önce tanışmışız. Çandarlı’da şenlik günlerinde kitabımı almış, ben de imzalamışım. Gelecekte çok şeyler beklediğim öğrencilerimin başında geliyor. Okuyor, düşünüyor, yazıyor, üretiyor. Tam anlamıyla dört dörtlük bir öğrenci. Yazılı anlatımı yaşının çok ama çok üstünde. Kompozisyonlarını okutup kutlamaktan başka ne yapabilirim ki…
Mesleğimde böyle öğrencilerim epey oldu. Hiçbiri de beni yanıltmadı. Hani halkın kullandığı bir söz vardır. Yedisinde neyse yetmişinde de o, bu nitelikteki öğrencilerle her zaman onur ve kıvanç duydum. İşte bu öğrencilerim içinden tiyatrocu, televizyoncu, gazeteci, yazarlar çıktı.
Ben en çok da Yağmur Güven’den umutluyum. Durumu annesine de söyledim. Siz daha da sevdirdiniz, dedi. Yağmur da zaten ışıltılar vardı. O ışıltıları doğru yöne yöneltmek de kuşkusuz bir eğitimcinin en büyük sevdası olmalı. Gelecekte onu büyük bir yazar olarak görürsek en büyük tanığımız gazete arşivleri olacaktır…