Hasan Cemal'in, terör örgütü PKK'nın dağdaki bir numarası Murat Karayılan’la 23 Mart Cumartesi günü yaptığını belirttiği röportaj, T24'te yayımlandı.
23 Mart itibari ile ateşkes ilan ettiklerini ancak, "İmha amaçlı saldırılar karşısında, meşru müdafaa çerçevesinde kendini savunma hakkının saklı bulunduğunu" belirten Karayılan, çekilmenin koşullarını sıraladı.
ATEŞKES VE ÇEKİLME ŞARTLARI
"Hükümetin ve Meclis'in Kararı Olmalı"
- Geri çekilme konusunu olgunlaştırmak gerekiyor. Bunun en başında da yasal zemini oluşturmak lazım. Ta Karadeniz’den, Erzurum’dan, Dersim’den insanlar, silahlı unsurlar çekilecek. Kolay değil. Hükümetin ve Meclis’in kararı lazım. Böyle bir karar güvencedir, güçlerimizin selamet içinde can kaybına uğramadan çekilmeleri için bir güvence.
Mevcut çatışmanın durdurulması ve sorunların barışçı diyalog yöntemleri ile çözülebilmesi ve PKK güçlerinin sınır dışına çekilmesi ve bir komisyon tarafından bu sürecin izlenmesi için karar alabilir.
Lütfen hükümet tarafı adım atsın. Bizim şu anda sınır dışına çekilme için istediğimiz yasal bir çerçevedir. Birinci nokta budur.
"Akil Adamlar Heyeti Kurulabilir"
- Çekilme sürecinin sağlıklı yürümesi için Başkan Apo’nun sürece bir biçimde doğrudan müdahil olması gerekir. Bu konuda açıklamasını yaptı, ama bu geniş bir çerçeveyi öngörüyor. Şimdi geri çekilme konusunda bütün güçlerin ikna edilmesi başlı başına bir sorundur. Bu açıdan mesala İmralı - Kandil hattının daha açık, daha çabuk çalışması büyük önem taşır. Bu arada çekilme sürecini takip edecek ve çıkabilecek sorunları çözecek 30 kişilik bir akil adamlar heyeti kurulabilir.
"Apo, PKK'nın Orta Komuta Kademesini İkna Sürecinde Devreye Girmeli"
Murat Karayılan, sınır dışına çekilme konusundaki bazı tereddütler bulunduğunu ifade ederek, "Biz yönetim ekibi olarak örneğin Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Fehman Hüseyin gibi arkadaşların hepsi görüş birliği içindeyiz. Ve ben burada sizinle Karayılan olarak değil, hepsinin adına konuşuyorum. Biz bir ve biriz! Ve hepimiz Önder Apo’nun Nevruz çağrısındaki esasları kabul ediyoruz. Fakat sorun yönetim ekibinin içindeki birlikle bitmiyor. Özellikle orta komuta kademesi var. Bu kesimin yaşadığı çeşitli tereddütler söz konusu. Bu arkadaşları ikna etmemiz gerekir. Ben dün 250 kişi ile (savaşçı kesim ve orta kademeden oluşan) konuştum. İkna sürecinin bir parçası olarak konuştum. Bu toplantıda birçok arkadaş kaygılarını söyledi. Zor bir mesele… Diyor ki 'biz savaşmaya geldik. 10 yıldır savaşıyoruz. Sonuç alma noktasına geldik. Şimdi durun, diyorsunuz...' Bu mütereddit ve endişe ifade eden sesler örgütün otorite zaafı değildir. İşte bu noktada önder Apo’nun ikna sürecinde devreye girmesinin önemi vardır.”
SİLAH BIRAKMA VE DAĞDAN İNME ŞARTLARI
"Parmakların tetikten çekildiği ateşkesle birlikte sınır dışına çekilmek; bunu takip edecek bir süreç de silah bırakmak, yani dağdan inmek… Bu iki süreçte Ankara’nın neler yapması bekleniyor” sorusunu Karayılan şöyle cevaplıyor:
"Adeta Yeni Bir Kuruluşu Öngören Anayasayal Taslağa İhtiyaç Var"
Yeni bir anayasaya kesinlikle ihtiyaç vardır. Yeni dönemde Türkiye’nin tam demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünü de kapsayan, adeta yeni bir kuruluşu öngören yeni bir anayasal taslağa ihtiyaç vardır. Türkiye’nin demokratikleşmesi aynı zamanda gerçek barıştır, toplumsal uzlaşmadır.
Yeni anayasada üç şey önemlidir bizim için: Yeni vatandaşlık tanımı, Kimliklerin tanımı, Türkiye ulusunun tanımı.
"KCK Tutukluları Bir Yasayla Bırakılmalı"
"Yüzde 10 seçim barajı, Terörle Mücadele Yasası, Siyasi Partiler Yasası, Faili Meçhuller, Uludere Çözülmeli"
Silahlara veda konusu zamana da yayılabilir, kısa zamanda da bitirilebilir. Bu açıdan yol temizliği önem taşıyor. Örneğin KCK tutukluları çözüm sürecine sokulmuş bir hançerdir. Önce bu hançerin çekilmesi gerekir. Şimdi Başbakan Erdoğan diyor ki, silahları ayaklarınız altına alın ve gelin siyaset yapın. İyi güzel de siyaset yapanlar bugün hapisteler, yargılanıyorlar, ceza yiyorlar. Halbuki onların şiddetle hiçbir ilgileri yoktu. Bir yasayla bu sorunu çözmek gerekir.
Yine yüzde 10 seçim barajı, Terörle Mücadele Yasası, Siyasi Partiler Yasası, bütün bu konularda bir yol temizliği yapılması gerekiyor öncelikle. Madem toplumsa uzlaşma, diyoruz, o zaman var olan kirleri niye temizlemiyoruz?
Mesela faili meçhuller bir çözüme kavuşmalı. Geçmiş katliamlar ve mezar yerleri bilinmeyenler… Roboski olayı… Bu konuda TBMM’nin çıkardığı Uludere raporu tam bir utanç belgesidir. İşte bütün bu konularda bir yol temizliği yapılabilirse normalleşme süreci dediğim silahlara veda günü de çok yakınlaşır.
"Kalıcı Barış, Apo’nun Özgürlüğünden Geçiyor"
Hasan Cemal'in “Gerçek bir barışın ön koşulu da Apo’nun özgür olması mı?” sorusuna Karayılan, “Kesin olarak öyle. Kalıcı barış, Apo’nun özgürlüğünden geçiyor…” şeklinde cevap veriyor.
"Hükümetin Çözüm Projesini Bilmiyoruz"
Bence siyaset güven ve güvensizlik üzerinden yapılmıyor. Son bir aydan beri 'Baldıran zehri olsa da içerim. Sonuna kadar kararlıyım, tüm provokasyonlara karşı dimdik yürüyorum' tavrı cesur tavırdır. Ancak Erdoğan’ın bir çözüm projesi gerçekten var mı? Varsa nasıl bir çözüm projesi? Daha bilmiyoruz bunları. Sadece şu var, önderliğimizle İmralı’da görüşen devlet heyetinin yaptığı görüşmeler, tartışmalar var. Ama eksik olan hükümet tarafından bir çözüm projesinin ortaya konmuş olmaması… Aşırı kendini esas alan kibirli bir tavır söz konusu. Oysa hükümetin bu sürece CHP’yi de dahil etmesidir doğru olan. Çatışmanın durması, ölümlerin olmaması, bu ülkeye hem huzur getirir, hem özgüven aşılar, hem de Türkiye her açıdan daha ileri gider. Herkes bundan kazançlı çıkar