Kendilerine emanet edilen silahları ve askerleri şahsi ihtirasları veya fikri saplantıları yüzünden Millete ve Milletin tercihine karşı kullananlar Ordumuza büyük kötülük yapmışlardır. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat bu kötülüklerin tarihleridir.
Bunları çok çok söylüyorum Ordumuzun içine sızmış bu habis ruhtan kurtulunması gerektiğini de Bu yolda atılmış adımları ve bugünkü komuta kademelerinin bu konudaki kararlı tutumunu da alkışlıyorum.
Ancak!..
Darbe karşıtlığının Ordu düşmanlığına dönüştürülmesini de son derece tehlikeli buluyorum.
Bu Ordu, Milletin Ordusudur. Milletimizin bağımsızlığının güvencesidir.
Her kurum içinden yanlış yapanlar çıkabilir. Çıkmıştır ve çıkmaktadır. Bunlardan ötürü kurumları karalamak ne kadar yanlışsa darbeciler yüzünden Ordumuza saldırmak da o kadar yanlıştır.
Ne yazık Yanlışlık artık ölçüleri kaçıracak durumlara düşmüştür.
Son günlerde okuduğum bir yazarın sözlerine bir bakınız:
bundan 10 yıl önce bir Genel Kurmay Başkanı darbe planı yapmadıklarının kanıtı olarak düşmanın üzerine 'Allah Allah diye yürüyen' bir ordu söylemine tenezzül etmezdi sanırım.
Düşman üzerine Allah Allah diyerek saldırmanın Ordu'nun mevzuatında yazılı olduğunu bilip bilmediği yazısından anlaşılmıyor yazarın Ama nasıl bir kızgınlık içinde olduğunu anlamak için yazısının sonlarındaki ifadelere de bir bakalım:
Diyeceğim o ki; görünen o ki, Artık heybetli, kudretli, erkli, dirlikli, erinçli, aynı zamanda gözbebeğimiz ordumuzun 'höt zöt' dönemi bitmiştir. Biz de dindarız denilen ama toplu yemek duasında Allah lafzına tahammül edemeyip daha çok politeistik inançlarda telaffuz edilen, genel bir yaratıcı fikri olarak Tanrı ifadesinin kullanıldığı
Sayın yazarın ağır ve yazısının üstünde basılan resminde görülen yüz görüntüsüne yakışmayan başka ifadelerini bir yana bırakalım da şu son sözlerine bakalım.
Düşmanın üzerine Allah Allah diye yürümeyi talimatname maddesine koyan ordu, demek ki bu söze tahammül edemediğinden yemek duasına Tanrımıza hamdolsun diye başlıyormuş Ne kadar tutarlı bir mantık böyle?
Tanrı sözüne karşı ortaya sürülen ifade ise ne kadar yanlış ve yakışıksız. Ne yazık ki yaygınlaşan bir anlayış. Rahmi Turan'da Pazartesi yazısında kendisine bir cümlesinde Tanrım sözünü kullandığı için saldırıldığını söylüyordu ve ekliyordu Allah da derim Tanrı da
Kendilerini din kuralı koyucu sayan bir takım bilgisi ve kavrayışı kıt insanlar bu saçmalıkları yaygınlaştırıyor ve sonra da hükümler çıkarıyorlar.
Tanrı sözü politeistik inançlarda telaffuz ediliyormuş Bak Bak
Mesela?
Söz gelimi, diyelim ve Yunus Emre'den örnekler verelim: Tanla duran taate Tanrı evine gider Başka: Ey Tanrı'yı bir bilenler Can Hakk'a kurban kılanlar Başka? O kadar çok ki Yunusun şiirlerinde Çalap sözü de kullanılır Allah sözü de
Mevlana da Hoda der şiirlerinde, Farsçadır ve Allah demektir. Dili Farsça olanlar ayrılırken Hoda Hafız derler Allah Saklasın Osmanlı Türkçesinde de Huda diye kullanıldı.
Peki siz, Peygamber, Namaz, Oruç, Abdest sözlerinin de aslında Farsça olduğunu bilmez misiniz? Ya Namaz kelimesinin aslında İranlıların İslam'dan önceki ibadetlerinin adı olduğunu!