On dokuz Mayıs deyince aklımıza ilk önce Mustafa Kemal’in milli mücadeleyi başlatmak için Samsun’a çıkması gelir.
Sonra da lise orta okul lise yıllarından kalma tören provaları.
Aşmak gerek kendimizi.
Bazı tabuları yıkmak gerek.
Çocukların ellerine verilen çeşitli renkteki kartonlarla bir yazı yazmak, tribünlerde güneş resmi çizmek falan gerçekten de artık Umman, Kuzey Kore ,Ürdün gibi ülkelerde kalmış işler.
On dokuz mayıs bir bayramdır. Elbette kutlanacak.
Ama bayramı kutlarken kendimizi de geri kalmış ritüellerden kurtarmalıyız.
Şehir stadyumunda okul çocuklarına askeri bir disiplin içinde birşeyler kutlamak değil bayram.
Bayram Atatürk’ün Samsun’a hangi şartlarla ve nasıl çıktığını düşünebilmektir.Gençlere bunun önemi anlatabilmek,hissedebilmelerini sağlamaktır.
Üniversite yıllarında kaldığım öğrenci yurdunda çok sayıda Orta Asya Cumhuriyetlerinden gelmiş öğrenci vardı. 8 Mart kadınlar gününü çok tam bir bayram havasında kutlarlardı. Biz ne olup bittiğini anlamaz bön bön bakardık. Bu öğrencilerden erkek olanları sabah takım elbise giyer, çiçek ve saire alıp bayan arkadaşlarının kadınlar gününü kutlarlardı. Bunu gerçekten bir bayram havasında yapıyorlardı.
Çünkü onlar bu kültürü almışlardı. 8 Mart onlar için anlamlı bir gündü. Biz o kültürü almadığımız için onların bu davranışları saçma gelirdi.
Kimisi kızıyor.
19 Mayıs’ı da bayram olmaktan çıkardılar diye.
Kimse kimseyi zorla bayram ettiremez.
Kimse kimsenin de bayramına karışamaz.
19 Mayıs statlarda gösteri yapılmadığı takdirde unutulacak bir bayramsa zaten sadece adı bayram demektir. Ama 19 Mayıs gerçekten bayramsa siz insanları eve bile hapsetseniz bayram olarak kalmaya devam edecektir.
Önemli olan 19 Mayıs’ın bu ülke insanları için ne ifade ettiğidir.