Beş dakika içinde okunup bir kenara fırlatılan gazetelerin ne büyük emeklerle, zahmetle hazırlandığını bilenler o gazetenin her sayfasını Allah'ın bir nimeti gibi satır satır okurlar.
En büyük zorluk o gazeteyi namerde muhtaç olmadan yaşatmaktır.
Karadeniz'in hırçın dalgaları gibi kabına sığmayan genç bir adam 2002 yılında hem kendi hayatında hem de Marmaris basın hayatında bir devrim yaptı.
Belki parası pulu yoktu ama anadan babadan gelen büyük bir sermayesi vardı.
Dürüstlüğü, kendine olan güveni, zorluklara göğüs germesi ve her Karadenizlinin genlerindeki inatçılığı.
Günlük gazete çıkarmayı kafasına koymuştu.
İnsanlar bunun çılgınlık olduğunu, Marmaris'te günlük gazeteyi yaşatacak bir potansiyel olmadığını söylediler. Ama o kararlıydı. Günlük gazeteyi çıkaracaktı.
2002 yılında Gündem Gazetesini çıkarttı. Onu çekemeyenler, başarısını kıskananlar üç ay ömür biçmişlerdi Gündem'e.
Aradan sekiz yıl geçti.
Her geçen gün gazeteniz GÜNDEM okuyucularının ilgisiyle katlanarak büyüdü ve büyümeye devam ediyor.
Gündem Marmaris yayın hayatında çok sesliliğin kilometre taşı oldu.
Gündem Gazetesi yayın hayatına başarıyla devam edince şehrimizdeki diğer gazeteci arkadaşlarımız da cesaretlendi. Gündem'in öncülük ettiği yolda onlar da kendi günlük gazetelerini çıkarmaya başladılar. Biz de onlarla gurur duyduk. Yeni Sayfa, Marmaris Manşet ve Yankı gazeteleri de Marmaris basın hayatına daha da önemlisi demokrasi hayatına renk getirdiler.
Gündem Gazetesinin yayın hayatına başladığı 2002 yılından beri gazetenin ana taşıyıcı kolonu olan Temel Irmak'la birlikte ben de hayatıma bir yön vermiş olduğumu çok sonra anladım.
Gündem gazetesinde yazdım.
Yazdıkça cesaretlendim.
Cesaretlendikçe okundu.
Okundukça yazdım.
Tabi bu arada hepimiz bir şeyler öğrendik. Temel Irmak hakkında açılan davalara gire çıka gazeteciliğin inceliklerini daha da öğrendi. Ben onun avukatlığını yapa yapa basın suçları ve tazminat davalarında epey bir yol kat ettim. Şaka bir yana hepimiz Gündem Gazetesiyle birlikte çok şey öğrendik.
Gazeteciliğin de tıpkı avukatlık gibi bir kamu görevi olduğunu öğrendim.
Gazeteciliğin de doktorluk kadar hassas bir meslek olduğunu,
Öğretmenlik gibi kutsal bir meslek olduğunu öğrendim.
Aslında gazeteciliğin yeri geldiğinde kaybedeceğini bile bile Don Kişot gibi yel değirmenlerine saldırmak olduğunu öğrendim.
Golyat'ın karşısında Davut gibi durmasını öğrendim.
Firavunların karşısında Musa olmayı öğrendim.
Temel Irmak, Sabri Kesen, Hasan Ceylan, Sadi Tonbul, Mehmet Emin Berber, Ali Gündoğan, Mustafa Sarıipek, Ender Türkkan ve daha adını yazmadığım niceleri. Bu işin hakkını veren insanlar.
Ben gazeteci değilim sadece onlara özeniyorum.
Temel Irmak'tan aldığım cesaretle içimi Marmaris'e döküyorum.
Şimdi Seyyah adıyla yazdığım gezi yazılarımı bir kitapta topladım. Bir de roman yazdım.Yakın bir zamanda basılacak.
Temel Irmak olmasaydı içimdeki yazar Halil Canda'yı, Seyyah Halil Canda'yı ortaya çıkaramazdım.
Teşekkürler sana Temel Irmak.
Gündemi namerde muhtaç etmeden yaşattığın için.
Dişini tırnağına takıp çalıştığın için.
Onurunla, dürüstlüğünle ayakta durduğun için.
Nice yayınlara sevgili GÜNDEM AİLESİ.