Kimileri ikidebir milliyetçiliği karalayan yazılar yazıp duruyorlar. Geçmişte köktenci Marksist şimdilerde köktenci global kapitalist olanlar bu işi iş edinmiş gibi
Yanlış yapıyorlar.
Yanlış Milliyetçiliği eleştirseler ne diyebilir ki?
Ama ayrım yapmadan saldırıyorlar
Öyleyse biz de yeniden anlatmalıyız, diyorum.
İşe sondan başlayabiliriz.
Bilgi çağı insanlığın ulaştığı en son ve en büyük gelişmedir.
A.B.D, Japonya, Almanya, İngiltere, Fransa, İsveç İşte bu çağın en ileri ülkeleri.
Bunların ortak nitelikler, milliyetçiliği temel yaşama ilkesi yapmalarıdır.
Bunlar milliyetçilik sözünü çok kullanmazlar.
Çünkü yaşarlar. Devlet milliyetçiliği kitlelere yayar. Bütün uygulamaları milliyetçi doğrultudadır. Halkta milliyetçilik bir yaşama biçimidir.
A.B.D. Amerikan Rüyası görür, Amerika'nın Şarkılarını Dinler, tarihleri yetmezse geleceğin tarihini yazarlar ve ülkelerini evrenin merkezine yerleştirirler.
Örgülü eğitim, yaygın eğitim, hizmetiçi eğitim, kitle oluşturma araçları Tamamı A.B.D. milliyetçiliğinin emrindedir.
Japonya kalkınmasını Japon kültürüne borçludur. Bu söz Japonya'nın en zengini Akio Morita'nındır. İki büyülü sözden söz eder. Yamota Damaşi ve Mottaynay Japon Ruhu ve tutumluluk
Almanya milliyetçilikten aşırı milliyetçiliğe geçmeğe her an hazır durur. Milliyetçilik Alman'ın dini gibidir.
Fransa Fransızca olmayan kelimeleri kullanmayı yasaklayacak yasa çıkaracak kadar, bilinçli milliyetçidir.
İngiltere'yi anlatmaya gerek var mı?
İsveç ise sanıldığının aksine kök değerlerine değer veren ve onlar üzerinde yükselen bir ülke.
Yani, çağı yakalamanın yolu, kök değerlere sahip çıkmaktır.
Türkiye için de tek yol milliyetçiliktir. Türkiye bütün benliği ile milliyetçi olmalıdır.
Tepeden tırnağa kadar.
Çözüm insani ve manevi değerlere bağlı milliyetçiliktir.