Futbol, dünyanın en büyük ortak dili.
Heyecanıyla, duygusuyla, rekabetiyle insanları bir araya getiriyor; şehirleri, kuşakları, bazen de hayalleri buluşturuyor.
Ama son yıllarda, özellikle amatör liglerde ve alt seviye maçlarda yükselen bir ses bu güzel oyunun ruhunu kirletiyor: küfür.
Geçtiğimiz günlerde Muğlaspor Kulüp Başkanı Menaf Kıyanç, bu konuya sert bir çıkış yaptı.
Deplasman maçlarında yaşanan kavga ve küfürlü tezahüratlara tepki göstererek şunları söyledi:
“Benim taraftarım deplasmana gelip kavga edemez. Polise küfür edemez, arabalara zarar veremez. Bu, kulübümüze zarar veriyor.”
Kıyanç’ın bu sözleri sadece Muğlaspor’a değil, Türkiye’deki tüm spor camiasına bir vicdan çağrısı gibi yankılandı.
---
Küfür, Bir Takımın Ruhu Değil, Yüküdür
Futbol tribünleri coşkunun, aidiyetin, dayanışmanın mekânıdır.
Ama son yıllarda bu alanlar, öfke ve nefretin dışa vurulduğu yerler haline geldi.
Kimi taraftar, sevgisini bağırmakla, hakaretle, hatta kavga etmekle ölçer oldu.
Oysa futbolun gücü, “birlikte sevinmekten” gelir — küfürle değil, centilmenlikle yaşanır.
Bir düşünün…
Tribünde kadınlar, çocuklar, futbolcuların anneleri ve babaları var.
Yanlarında oturan birinin ağza alınmayacak sözler etmesi, sporun en temel amacını yok ediyor:
Toplumu bir araya getirmek.
Futbol bir öfke arenası değil, birlikte nefes aldığımız bir sahadır.
Başkan Kıyanç’ın Uyarısı Yerinde
Muğlaspor’un son yıllarda tesisleşmeye, altyapıya ve gençliğe yaptığı yatırımlar ortada.
Yeni sahalar, fitness alanları, gelişim liglerine katılan genç oyuncular…
Kıyanç’ın “Muğlaspor bu şehrin geleceğine yatırım yapıyor” sözleri boşuna değil.
Artık bu kulüp sadece bir futbol takımı değil; Muğla gençliğini sahaya kazandıran bir sosyal proje haline geliyor.
Ama ne yazık ki bu emekler, tribünlerde birkaç kişinin “kendini bilmez” davranışıyla gölgeleniyor.
Küfür eden, kavga çıkaran, polise ya da rakip taraftara saldıran kişi sadece kendi adını değil, takımının armasını da kirletiyor.
---
Muğlaspor’un Çağrısı Hepimize
Başkan Kıyanç’ın şu sözü aslında her şeyi özetliyor: “Taraftarlık, Muğlaspor’a sahip çıkmaktır.” Sahip çıkmak sadece tezahürat etmekle değil; saygılı duruşla, sporun ruhunu korumakla olur.
Muğlaspor’un bugün geldiği noktada şehirden yeterli desteği görememesi de ayrıca düşünülmeli.
Bu takıma omuz vermek, sadece maç günü tribüne gitmek değil; şehrin geleceğine yatırım yapmak demektir.-
Futbolun En Ağır Yenilgisi Küfürdür
Otuz yıldan fazla süredir maçları takip eden bir gazeteci olarak söylüyorum:
Küfür, sahaların en büyük yenilgisidir.
Gol yemekten daha ağır, kırmızı karttan daha utanç vericidir.
Çünkü bir şehrin kültürünü, bir takımın karakterini en çok tribün yansıtır.
Altı yıldır GÜNDEM TV YouTube kanalımızda, konuklarımızla birlikte bu konuyu defalarca konuştuk.
Küfür, ne takım sevgisiyle ne de maçın heyecanıyla açıklanabilir.
Marmaris’ten, Muğla’dan, Ege’nin dört bir yanından futbolseverlere sesleniyorum:
Artık bu kirli dili geride bırakmanın zamanı geldi.
Herkes adam gibi maç izlesin.
Çünkü futbol, sevgiyle oynandığında güzeldir.
Fedakâr Başkanlara Alkış
Muğlaspor Kulüp Başkanı Menaf Kıyanç ile Marmaris Belediye Spor Başkanı Erdem Karaosmanoğlu’nu ayrıca kutluyorum.
Hiçbir karşılık beklemeden takımlarını sırtlamış bu fedakâr başkan ve yönetim kurulu üyelerine, taraftarlarımızın alkışlarla destek vermesi gerekiyor.
Gerçek taraftarlık, işte tam da budur.
--
Bu makalem, “Tribün Kültürü ve Fair-Play” özel yayın serimizin devamı niteliğindedir.
Sporun birleştirici gücünü, sevgi ve saygı çerçevesinde yaşatmak dileğiyle.
Allah'a emanet olunuz.