Muğla'da siyaset sertleşiyor!

MHP Muğla Milletvekili Mehmet ERDOĞAN’IN; AKP İl Başkanı Nihat ÖZTÜRK’ÜN cevap verdi.

            MHP Muğla Milletvekili Mehmet ERDOĞAN: "Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde “Yeni Büyükşehir Belediye Kanununu Tasarısı” TBMM Genel Kurulundan yoğun tartışmalar eşliğinde kanunlaştırıldı. Daha önce de defalarca ifade ettiğimiz gibi hiçbir zaman Muğlalı hemşerilerimizin dolayısıyla Türk Milletinin lehine olan bir konuda ne muhalefet yaptık ne de bundan sonra yapacağız. Ancak; bütün samimiyetimiz ile bu kanun tasarısının eksikliklerini söylememize rağmen, vatandaşlarımıza yeni bürokratik ve mali yüklerin getirildiğini ifade etmemize rağmen, bu kanun tasarısının sadece “büyükşehir” ile ilgili bir tasarı olmadığını, ülkemizi şehir devletlerine bölmenin alt yapısı olduğunu ifade etmemize rağmen bazı çevrelerin bizim dediklerimizi anlamamakta ısrar ettiğini üzülerek görmekteyiz.

Sayın AKP il başkanı yaptığı açıklamada ekonominin ne kadar iyi gittiğini ballandıra ballandıra anlatmış ve koalisyon hükümeti döneminde Milliyetçi Hareket Partisinin erken seçime giderek görevden kaçtığını iddia etmiştir. Esasen Aziz hemşerilerim neyin ne olduğunu bilmekte ancak ben zatıâlilerinin ve havalisinin de anlayabilmesi için bazı ekonomik göstergeleri hatırlatmak isterim.

2002 yılında cari açığın gayri safi milli hasılaya oranı %0,3 iken AKP iktidarının övünerek bahsettiği 2011 yılındaki cari açık gayri safi milli hasılanın  % 10’una ulaşmıştır. Yine 2002 yılındaki işsizlik oranını AKP ancak 2012 yılında yakalayabildiğini geçtiğimiz günlerde itiraf etmiş ve aslında ekonominin içinde bulunduğu durumu açıkça gözler önüne sermiştir. Sayın başkanın ve AKP iktidarının her fırsatta kötülediği 2002 yılında ülkemizin bir çok KİT i, hazine arazileri satılmamışken bile ülkemizin dış borcu 200 milyar dolar civarındadır. Bütün bunlar AKP tarafından satılmasına rağmen bu borç bugün neredeyse 3 kat artarak 580 milyar dolar civarına ulaşmıştır. Bu dönem içerisinde esnafımızın çiftçimizin memurumuzun kredi borçları da kat kat artmıştır. 2002 yılında özel sektörün borcu (brüt) 29 milyar dolar iken bu borç 2011 yılında neredeyse 5 kat artarak 127 milyar dolara yükselmiştir. Bu kısa tablo AKP nin ekonomi yönetimindeki sözde başarısının temel göstergesidir. Bununla övünenler ya sayı saymasını bilmemektedir ya da milleti kandırmayı alışkanlık haine getirmişlerdir. Ayrıca Milliyetçi Hareket Partisi ve Genel Başkanımız Devlet Bahçeli hiçbir zaman görevden kaçmamış, başı her sıkıştığında ABD’den medet uman siyasi partilerden ve genel başkanlardan olmamış, yüzünü millete dönerek yine Türk Milletinden yetki alma yolunu seçmiştir.

            Ortadoğu’da milyonlarca Müslüman’ın kanının dökülmesine, binlerce Müslüman kadınımızın tecavüzlere muhatap kalmasına, yüz binlerce çocuğumuzun öksüz, yetim kalmasına, tamamlandığı takdirde vatan toraklarımızın da bir kısmını içine alarak başka kukla devletler kurulmasının temin edilmesine sebep olacak olan Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) Eş Başkanlığını yapmakla övünen,  tecavüzcü, işkenceci Amerikan askerlerinin sağ salim evlerine dönemsi için dua eden Recep Tayyip ERDOĞAN’I sayın il başkanının siyasi geleceğinin yegane teminatı olarak gördüğü düşünülürse bu açıklamalarına sayın il başkanının kendisinin de inanmadığını daha iyi anlayabiliriz.

Sayın il başkanı naçizane bir şekilde bizlere “milliyetçilik” dersi vermeye de niyetlenmiş ancak kendisinin milliyetçilikten ne anladığını kendisi de anlamamış olacak ki bazı hususları gözden kaçırmış veya görmezden gelmiştir. Kendisine göremediği veya görmezden geldiği o hususların bazılarını hatırlatmak isterim: Siyasi hırslar ile çevrelenmiş beyinlerin, “yanlış da olsa benim partim yapmışsa altına imzamı atarım” diyen taklacıların, ürettiği ürününü satamayan çiftçiye “ananı da al git” diyen nezaket fukaralarının, elleri öpülesi şehit anasını terslerken suratına tükürülesi PKKlı canileri aklama çabası içine giren taşeron siyaset adamlarının, PKK’nın yegane hamisi olan Çapulcu Barzani’ye “ağabey”, Talabaniye de “kardeşim” diyerek TÜRKMENE İHANET edenlerin, vatan topraklarını korumak için canlarını gözlerini bile kırpmadan veren şehitlerimize kelle diyenlerin, 35 bin kişinin katili eli kanlı bölücübaşına “sayın” diyenlerin, “başbakanımız adeta ikinci peygamberimiz gibidir” diyen il başkanlarının, milletin alın teri olan kamu mallarını bir yıllık kârına yandaşlarına satarken “babalar gibi satarım” diyen bakanların olduğu bir partinin, Muğla İl Başkanı nasıl oluyor da bizlere “milliyetçilik” dersi vermeye çalışıyor, anlamış değilim. Kendisine tavsiyemiz, “milliyetçilik “ derslerini, etnik milliyetçiliği körükleyerek bölücü hainleri heveslendiren Genel Başkanlarına vermesidir. Çünkü daha ağzından bir kereye mahsus “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü dahi duyamadığımız Zatıâlilerinin (!) sayın il Başkanının naçiz “milliyetçilik derslerine” çok ihtiyacı olduğu gözükmektedir.

Sayın il başkanı hainler ile yapılan kayıkçı kavgasının bir parçası olan bazı münferit olaylardan da bahsederek kendilerini mazlum gösterme çabası içerisine girmiş ve geçmişte olduğu gibi bugün de mazlum edebiyatı yaparak oy avcılığına soyunmanın gayreti içerisine girmiştir. Unutulmasın ki ülkücü hareketin geleceğini, mazisindeki 5 bin Ülkücü Şehidimizin nuru aydınlatmaktadır. Milliyetçi hareket Partisi de gücünü Yüce Türk Milletinden almakta ve 43 yıllık mazisi ile de gurur duymaktadır. Sadece tabelasını asmakla övündüğü bir siyasi partinin sayın il başkanına hatırlatmak isterim; Milliyetçi Hareket Partisi üç hilalli parti tabelasını asmak için geçirdiği çileli dönemleri kullanacak kadar alçak değildir. Ama o çileli dönemleri unutacak kadar da saf değildir. O yüzden bu milletin o “mağduriyet” rollerini yutacağını düşünerek siyasi propaganda yapmak bu milletin zekası ile dalga geçmekten başka bir şey değildir.

Sayın İl başkanı AKP’nin milletle aynı düşündüğünü ve ona göre kararlar aldıklarını da ifade etmişler. Sormak isterim:

  • Acaba aziz milletimiz atalarından kalan ve yıllarca ecri misil bedelini ödedikleri topraklarını yüksek rayiç bedeller ödeyerek mi geri almak istemektedir?
  • Acaba Milletimiz lüzumsuz siyasi şovlar sebebiyle ihracatın durmasına sebep olunup ürettiği malların ellerinde kalmasını mı istemektedir?
  • Acaba aziz çiftçimiz, eskiden bir sosyal statüsü olan saygıdeğer esnafımız, daha fazla yabancı banka ülkemize gelse de daha çok borçlansak diye feryat mı etmektedir?
  •  Acaba aziz milletimiz tarlalarının, dükkanlarının, maaşlarının bu yabancı bankalar tarafından haczedilmesini mi istemektedir?
  •  TRT ŞEŞ’İN Kurulmasını Türk Milleti mi istemiştir?
  • Acaba Türk Milleti hepimizin vicdanında derin yaralar açan Habur rezaletini mi yaşamak istemiştir?
  • Ecdadımızın adını taşıyan Artuklu Üniversitesinde Kürtçe Enstitüsü Kurulmasını Türk Milleti mi istemiştir?
  • 4+4+4 Eğitim sistemiyle Kürtçenin seçmeli ders olarak müfredata girmesini Türk Milleti mi istemiştir?
  • İlin tamamını kapsayan bir büyükşehir yapılanmasıyla birilerinin federasyon talebinin yerine getirilmesini Türk Milleti mi istemiştir?
  • “Ben Türkçe biliyorum. Tük Üniversitelerini bitirdim. Ama Kürtçe Savunma Yapmak istiyorum diyenlerin talebinin yerine getirilmesini Türk Milleti mi istemiştir?

Eğer Milletimiz bunları istiyor ve sizde onların bu isteklerini yerine getirmek için çabalıyorsanız sizlere diyecek bir sözümüz elbette yok. Ama hayvancılığın durumu ortadayken, çiftçinin, esnafın durumu ortadayken memur %3 zamlara mahkûm bırakılmışken ben milletimizin pek de sayın il başkanı gibi düşünmediğini ifade etmek istiyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle saygıdeğer hemşerilerim başta olmak üzere herkese saygı ve muhabbetlerimi sunarım. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri