Bazen Hakkı Bulut dinlerim,
bazen Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur…
Bir bakmışsınız Sezen Aksu çalıyor,
bir bakmışsınız Yıldıray Çınar, Çarşamba Çiftetellisi Mustafa Koçyiğit…
Bazen de bizim Michael Jackson.
Çünkü müzik ruh hâlidir.
İnsan neyse, ne hissediyorsa onu dinler.
Michael Jackson için yıllarca aynı cümle kuruldu:
“Beyaz olmak istedi.”
Bugün hâlâ buna inananlar var.
Oysa vitiligo denen bir hastalıkla yaşadı;
derisi kendi iradesi dışında değişti.
Ama dünya gerçeği değil, dedikoduyu sevdi.
Çünkü yargılamak, anlamaktan her zaman daha kolaydı.
Michael Jackson öldü.
Ama asıl mesele onun ten rengi değildi.
Asıl mesele, insanlığın bir rengi takıntı hâline getirmesiydi.
Şimdi dönüp kendimize bakalım.
Biz beyazız da ne oldu?
Daha mı adiliz?
Daha mı huzurluyuz?
Daha mı vicdanlıyız?
Sokakta hâlâ yoksulluk var.
İşsiz gençler var.
Umudu kırılmış insanlar var.
Birbirine tahammül edemeyen, öfkeyi normalleştirmiş bir toplum var.
Trafikte sinirden deliye dönmüş insanlar,
kırmızı ışığa bile tahammül edemezken
ben beyaz olmuşum…
ne yazar?
Demek ki beyaz olmak hiçbir şeyi çözmemiş.
Renk, insanın kaderi değil.
Ama zihniyet, insanın kaderini belirliyor.
Bugün birine bakıp
ten rengine, kimliğine, yaşam tarzına göre hüküm veriyorsak;
yarın aynı hüküm dönüp dolaşıp bizi bulur.
Çünkü ayrımcılık,
bir kez normalleşti mi
önüne geleni ezer, geçer.
Michael Jackson’ın hikâyesi bize şunu söylüyor:
İnsan, kendisi olmaya çalışırken bile suçlanabiliyor.
Toplum bazen seni yaptıklarınla değil,
neye benzettiğiyle yargılıyor.
Biz beyazız…
Ama empati yoksa,
vicdan yoksa,
adalet yoksa
o beyazlık sadece bir ten rengi,
hatta çoğu zaman bir bahanedir.
Asıl soru şu:
İnsan olabildik mi?
Birbirimizi olduğu gibi kabul edebildik mi?
Farklı olanı dışlamak yerine anlamaya çalıştık mı?
Eğer cevap hâlâ “hayır” ise;
ister beyaz olalım, ister siyah, ister sarı…
hiçbir rengin,
hiçbir etiketin,
hiçbir üstünlük iddiasının
zerre kadar anlamı yok.
Çünkü insanlık, ten rengiyle ölçülmez.
Tavrıyla ölçülür.
Ve artık şunu açıkça söylemek gerekiyor:
Bu dünyanın sorunu “renk” değil,
vicdansızlık.
Dünyanın ihtiyacı daha beyaz insanlar değil;
hesap verebilen, utanabilen, adil insanlar.
Gerisi sadece makyaj.
Allah’ım…
Yaradan sensin.
Bizi sensizliğin kibriyle değil,
insan olmanın onuruyla yaşat.
Yanlış bir söz söylediysek,
bilmeden kalp kırdıysak,
bizi bağışla… Âmin.
Allah'a emanet olunuz...