Kabaran Ayran

.

ALÇAK YERDE Kİ TEPECİK KENDİNİ DAĞ SANIR (ŞİNASİ)! Dünden beri bu söz dilime dolandı. Bu sözü, bir gazetenin kenarında okudum. Görünürde basit fakat manaca derya olan bu söz beni çok etkiledi. Gündemimize bakıldığın da her şeyin özetini, özünü barındırıyor adeta. Hani sanki Barzani Şarlatanı için söylenmiş. Ne zaman söylenmiş, 18. YY. sonlarında. Demek ki yerini, konumunu, haddini bilmeyenler her devirde mevcut. Adam aklınca tribünlere oynuyor. Irak'ın geleceğinde Lider olacağına inanıyor ya, işte o nedenle bütün korkularına rağmen koca bir Çınarı, Türkiye gibi 7 Bin Yıllık devlet geleneğini karşısına alıyor. Hatta eski düşmanı yeni müttefiki olan Talabani'nin özür dileyerek ortamı yatıştırma girişimlerini de hiçe sayarak zırvalamaya devam ediyor. Ama atalarımız ne demiş, it ürür kervan yürür. Ben bu adamı yazılarımda konu etmeyi bile kendime zül olarak görmekteyim. Ama bu adamı uyardıklarına inananların pekte etkili olmadıklarını görmek beni kahrediyor. Bu adamlar yıllardır, beyin olarak ve ya beden olarak birilerine uşaklık yapmışlardır. Dünkü efendileri Saddam'dı, şimdiki efendileri de işgal güçleridir. Perde arkasındaki efendileri ise İsrail'dir. Yine bir deyimle devam edeyim, “Konuşana değil, konuşturana bak”  Ama bu sözü takiben de “ ECELİ GELEN İT, CAMİ DUVARINA PİSLER” demek doğru olu kanaatindeyim.

       Ama bu adamların şımarmalarının kaynağı öncelikle Türkiye'de devran süren siyasilerdir. Özellikle Turgut Özal döneminde başlayıp, ardından benzer yaklaşımlarla bu adamları muhatap alanlar bu adamları bölgenin başına bela etmişlerdir. Yaşadıkları bölgeden dışarı çıkmak için Türkiye'nin sağladığı imkanları kullanmışlardır. Yıllarca Türkiye'nin helikopteri, uçağı ile taşınmışlar, Kırmızı Pasaportunu kullanarak yurt dışına çıkmışlardır. Yani bir anlamda ektiğimizi biçiyoruz. Oysa bu adamlar geçmişten günümüze geçen süreçte hep ihanet içinde yaşamışlardır.  Oysa atalarımız bu duruma da vurgu yaparcasına; “HUY TENEŞİR DE ÇIKAR, HUYLU HUYUNDAN VAZGGEÇMEZ” demiştir.

       Terörle mücadelenin başladığı günlerden beri Habur Sınır kapısının kapatılıp yerine ikinci bir kapı açılması konusunu duyarım. Geçen sürede bu konu ara sıra dile gelir, ancak gereği bir türlü yapılmaz/yapılamaz. Bu Barzani Çetesi Habur üzerinden yapılan ticaretten yıllık 2 Milyar Dolar gelir sağlıyormuş. O zaman, kapının kapanması bu adamın ve taifesinin ciddi sıkıntıya girmesi anlamına geliyor. Bir işaret mi bekleniyor, neden duruluyor?  Gittikçe derinleşen bir yara haline gelen bu duruma neşter vurmaktan başka çare mi var. Hayır, kangren olan bölge ancak neşterle kurtulur. Hala daha barışçıl yollarda çözüm arayanlar unutmasın ki artık bu işin sabır yönü kalmamıştır. Bu milletin ayranı kabarmaya başlamıştır. Kabaran ayran kabına sığmaz. Güneyimiz de yaşayan bu zibidi takımına gereken tepki sözlü değil ancak fiili olursa etkili olur ve içimizi soğutur. . Türk'ün tokadının acısını bilenler bilir. Barzani henüz civciv bile olamadan Horozluk taslamaya kalkmıştır, ancak unutmasın ki ERKEN ÖTEN HOROZUN BAŞI KESİLİR!  Celalettin Marz (12 Mart 007)

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri