HUKUK ZAFERİNİZ KUTLU OLSUN

.

Dört aydır kaçıncı gidişim sayısını unuttum.  Artık Yuvarlak Çayı bekleyen kadınlarla akrabadan ileri olduk.  Zaten onlar da her karşılaşmamızda bana  “Hoş geldin Kadın Arkadaşım” diye sarılıyor. Kimisi bebesini sırtındaki dolağa koymuş, kimisinin kucağında. Aralarında yaşları, yaşlı sınırının üstünde ama yürekleri genç, bastonuna dayanarak gelmiş kadınlar da var. Baktığın her yüzde azmin ışıltısını, gözlerde sahiplenmeye karar vermişliğin pırıltısını görüyorsun.  Erkeklerin çoğu tarlada, bahçede; kadınlar ise vatan toprağını bekleyen askerler gibi Yuvarlak Çay'ın başında nöbette. Kadınlar evlerine gitmeyip, gece bile derme-çatma çadırlarda nöbetleşe uyuyorlar.

Koca gövdeli bir ağacın çevresine kazıklar çakıp etrafını telle çevirmişler.  Bu tellere de rengarenk bez parçaları asmışlar.  Nedenini soruyorum elinden bastonunu hiç bırakmayan kadın arkadaşıma.  “Bu adamlar türbelerin kutsallığına inananlardan.  Hani gidip adakta falan bulunuyorlar ya, hah işte öyle.  Bu çaputları görünce 'Bu köylülerin kutsal ağacıymış' deyip kesmekten vazgeçsinler diye yaptık.” Diyor.  “Hepsine yapmaya kalkışmayın; niyetinizi anlarlar” diyorum.  Kıkırdıyoruz.

Yuvarlak çay Muğla'nın Pınarköy'ünden doğup Köyceğiz Gölü'ne dökülüyor.  Bu çayı boşa akan ve sadece “çay demlemeye yarayan”  bir su zanneden zihniyet, HES için 48 yıl ürerim yapılmasına izin vermiş. EPDK kime vermiş bu izni?  Tabii ki isminin başında “Ak” bulunan Akfen Holdinge bağlı Beyobası Enerji Üretimi A.Ş.tine. İyi de, birincisi burası Özel Çevre Koruma alanı içinde. Her yıl 200-300 bin yerli ve yabancı turistin geldiği bir bölge. İkincisi, Akarsuların çevresindeki topraklar eşsiz bitki örtülerini, yaban hayvanlarını, yani biyolojik çeşitliliği barındırıyor.  Enerji üretimi adı altında rant üretmek için verilen bu iznin, doğal hayatı tahrip edeceği ve bitki örtüsüne zarar vereceği konusunda tüm otoriteler hemfikir. Çünkü Yuvarlak Çay bu bölgede yaşayan insanların, hayvan ve bitkilerin yaşam kaynağı. Evlerinde kullanacakları içme suyundan tutun da, hayvanların, bağ ve bahçelerin, narenciye ağaçlarının su ihtiyaçları bu çaydan karşılanıyor.  Suyun tutulmasıyla meydana gelecek 6-7 derecelik bir ısı değişikliğinin hem ekolojik hem de ekonomik dengeleri bozacağı biliniyor. 4 ay önce koca koca ağaçlar kesilmeye başlanınca, köylüler de hem mahkemeye müracaat ediyorlar hem de direnmeye başlıyorlar.

Gündüzleri pek yalnız sayılmazlar.  Başta Tema Vakfı bölge temsilcileri olmak üzere, çevreciler, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti örgütleri her gün akın-akın destek için Yuvarlak Çay'a  gidiyorlar. 1 Nisan günü de Tema Vakfı'nın kurucusu Hayrettin Karaca Yuvarlak Çay'a geldiğinde köylülerle birlikte aralarında bizim de olduğumuz coşkulu bir kalabalık onu bekliyordu.  Adım-adım bütün çevreyi dolaşan Hayrettin Karaca köylülerden bilgi aldı.


Özellikle kadınları büyük bir dikkatle dinleyen ve ara ara da şakalar yapan Karaca, “Ben gerçekten sizlerin azminize hayranım. İşte Kurtuluş Savaşında da kadınlarımız böyle çalıştığı için bu ulus doğmuştu” dedi.  Konuşmasını, “Bugüne kadar devlete açtığımız davaların 62'sini kazandık. Mahkeme 'Evet devlet yasaları uygulamıyor; yanlış yapıyor' dedi. Şu an sizin bu haklı davayı kazanacağınıza yürekten inanıyorum. Bu mücadelenizde başından beri sizin yanınızdayım. Bugün burayı görünce geleceğimizden bir kez daha emin oldum” diye sürdüren Karaca, “Bakınız çok uzak değil, yakın zaman önce bir babayiğit çıktı 'Babalar gibi satarım' dedi ve ülkeyi parça parça sattılar.  Şimdi de sularımızı ve su kayaklarımızı satıyorlar.  Siyasi iktidar dış güçlerin dediklerini yapmaya çalışırken ülke sorunlarını unuttu. Ben diyorum ki bir dahaki seçimlerde iktidar bile olamayacaklar. Ben her gezdiğim şehir ve köylerde gençlerin o parlayan yüzleriyle karşılaşıyorum. İnsanlarımız sorgulamaya başladı. Bu da beni mutlandırıyor ve umutlandırıyor. Bir kez daha bu haklı mücadelede emeği geçen herkese teşekkür ediyor, haklı eylemlerinden vazgeçmeyerek daha da güçlenerek devam etmelerini canı gönülden istiyorum. Siz gençler oldukça mücadelemiz devam edecektir” dedi.

Birlikte yaptıkları söyleşilerin tadı damaklarında kalan köylüler Karaca'ya “Neden hocamız Muazzez İlmiye Çığ'ı getirmediniz?” dediler. Hayrettin Karaca, “O bugün başkasına kaçtı.  Ama ben 89 yaşında hala genç ve çapkın bir erkeğim; ben de ona ihanet edeceğim” dedi.  Ve şöyle bir gözlerini etrafta gezdirip kurban olarak beni seçti; “Gel kız buraya İlmiye'ye ihanet edeceğim” dedi.  Yanına gittim. “Senin ihanet edeceğin adam var mı?” dedi.  “Evet var” dedim.  Bir kahkaha attı, “hadi o zaman ikimiz de ihanet edelim” dedi. Flaşlar patlayıp kameralar çalışırken, “Yok öyle yanımda durarak olmaz; at bakim şu kolunu boynuma, bir de sarıl ki ihanetimiz gerçekçi olsun” dedi.  Aşağıdaki fotoğraf ihanetin belgesidir.

3 Aralık 2009 tarihinden beri nöbet tutan köylüler, Muğla 1.İdare Mahkemesinden “Yürütmeyi durdurma kararı” çıktığını dün öğrendiler ve büyük bir sevinç yaşadılar.  Yuvarlak Çay'a sahip çıkanların hukuksal zaferi “Dava konusu işlemin niteliği ve uygulanması halinde telafisi güç zarar doğurabilecek nitelikte bulunması nedeniyle, mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra bu konuda yeniden bir karar verilinceye kadar, dava konusu işlemin yürütülmesinin durdurulmasına oybirliğiyle karar verildi” şeklindeki kararla tescillenmiş oldu.

Bu karar da gösteriyor ki, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) nun HES lisanslarını iptal etmesi, su havzalarını yeniden gözden geçirmesi ve çevreye en az zarar verecek yerleri saptanması gerekmektedir.  Aksi takdirde kontrolsüz şekilde yürütülen ve rant üretecek olan HES projelerini mahkemeler tek tek iptal edecektir.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Köşe Yazıları Haberleri