Hanefi Avcı tutuklandıktan sonra ortaya çıkan kasetler, telefon kayıtları Türkiye'de insanların mahremiyetine ne kadar kolay girildiğini bir kez daha gösterdi.
Şu küçücük Marmaris'te bile kim bilir kaçımızın telefonu dinlendi. Hakim izni var ya da yok. Araştırın bakalım emniyet müdürlüğünden, jandarmadan kaç tane dinleme talebi gitti Mahkemeye. Bunlardan kaçta kaçı mahkemece uygun bulunmayıp reddedildi. Nerdeyse bütün taleplere tereddüt bile edilmeden jet hızıyla izin verildi. Hatta kimin telefonun dinlenildiğine bile bakılmadan.
İzmir özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesinin eski başkanlarından biri farkında olmadan kendi telefonunun bile dinlenmesine izin verdi ve kendisi hakkındaki operasyon sonucu rüşvet suçlamasıyla tutuklandı. Bundan daha çarpıcı bir örnek olabilir mi telefon dinlemeleri için.
Zaten sizin telefonunuz hakkında dinlenme kararı verilmesi çok önemli değil. Çünkü hasbelkader telefonu dinlenen biriyle konuşursanız otomatikman sizin konuşmalarınızda dinlenir.
Telefon dinlemesi elbette yapılmalı ama bunlar delil olarak değerlendirilirken çok hassas davranılmalı. Ceza hukukunun evrensel bir ilkesi vardır.'' Şüpheden daima sanık yararlanır''. Ama Türkiye'deki çoğu ceza davasında bu kural tersine işlemiştir.
Cüneyt Arkın'ın yıllar önce bir filmini izlemiştim. Başkomiser Şahin.Cinayet mahalline gidiyor. Savcı da sanki başkomiserin altında bir memurmuş gibi ''efendim şu deliller toplandı, maktül boğularak öldürülmüş, şu var bu var '' diye rapor veriyor. Aslında bu film bile bizim ülkemizde kurumlar arasındaki ilişki hakkında gayet net fikir veriyor.
Telefon dinlemeleri Yargıtay'ın uygulamasına göre tek başına bir kişinin suçlanabilmesine yetmiyor. Ama Cumhurbaşkanının bile meclisin açılış töreninde değindiği gibi tutuklama süreleri haddinden fazla. Vatandaşa sadece telefon dinlemesi nedeniyle ceza verilmeyecek belki ama aylarca tutuklu kalmasına neden olacak. Bu ülkede aylarca hatta yıldan fazla tutuklu kalıp beraat eden insanlar az mı ?
Adalet günün birinde hepimize lazım olacak. Geçmişte hukuk dışı yollarla insanların aylarca tutuklu kalmasına sebep olanlar gün gelip kendilerinin de aynı yöntemle, aynı sebeplerle tutuklanabileceği gerçeğinden kaçamazlar.
Hukuk dokunulmaz olmalıdır. Çünkü bir gün hepimize lazım olacak. Dün hukuku dolananlar gün gelecek kendi kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler.
Kimse martaval okumasın ''bunlar siyasi kararlar''
''Bunlar emniyeti ele geçirdi, şunlar yargıyı ele geçirdi '' diye. Söz konusu insanların yaşam hakkıysa, söz konusu hürriyetse herkes siyaseti bir kenara bırakmalı ve mağdurun yanında olmalı. Yarın bir gün mağdur olma sırasının hangimize geleceğini kim bilebilir?