Hocabey kurucusu olduğu kurumlarda düzenlenen törenlerle ve Kocatepe Camisinde (camii değil) devlet töreni düzenlenerek uğurlandı. En son eseri olan Doğramacı Zade Ali Paşa camisi bahçesindeki kabrine konuldu. Sonra da evinde Kuran okundu ve dualar edildi. Nur içinde olsun
Oğlu ve hayırlı halefi Ali Doğramacı'nın gözetiminde bütün törenler düzen içinde gerçekleşti. Her şey planlanmıştı ve planlandığı gibi yürütüldü. İşte başarının temelindeki alışkanlık
Bilkent Üniversitesinin Konser Salonun da Ali Doğramacı bir konuşma yaptı.
Sakin sakin, tane tane ve yüreğinin sesini ağzına alarak konuştu. Son sözlerinde gözyaşlarını tutamadı ve herkesi ağlattı.
Her nesil bir sonraki nesil için çalışır ve eserler meydana getirir
Bu şekilde çalışan, çok nadir, çok seçkin bir babanın oğlu olma gururunu taşıyorum. Kardeşim Osman, ablam Şermin ile emanetçi olan bizler, bu salondakiler, herkes bizden öncekilerin eserlerini bizden sonraki kuşaklara taşımak durumundayız. Babamın daha iyiye, en iyiye doğru yürümek ilkesi çerçevesinde hepimiz, bize emanet edilen bu varlıkları, kurumları, ilkeleri ve olguları koruyacağız.
Bizden önceki devlerin omuzlarında yükselen bizler daha iyiyi de aramaya devam edeceğiz. Onları örnek alarak, genç nesillerimizi kendimizinkilerden daha yükseğe çıkarmak için çalışacağız. Bu içinde bulunduğumuz bilim ve sanat dünyasının kurucusunu, örneğini bu şekilde bizler izlerken, ister istemez onun da aramızdan ayrılmadığını hala bizlerle birlikte olduğunu hissedeceğiz. Onun şarkısı bitmedi, bizler o şarkıyı söylemeye devam edeceğiz. Ne mutlu bizlere.
Bilkent Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanı eski Kültür Bakanlarımızdan Talat Halman'ın konuşması da çok derindi ve anlamlıydı Doğramacının kaybının 10 dahinin birden sonsuzluğa göç etmesi anlamına geldiğini söyledi. Pediatri biliminin piri, dillere destan çocuk doktoru tıp eğitiminde devrimci, üniversite kurucusu hayra hizmet için 60'tan fazla şirket kurucusu... İlkokul yıllarında üşüyen bir sınıf arkadaşına paltosunu bağışlamasını anlattığında kim duygulanmadı ki
Doğramacıya Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı teklif edilmişti. Sağlığa ve hizmet yolundan ayrılmamak için bu teklifleri ret etmişti.
Hocabey'in babasının adıyla yaptırdığı caminin bahçesinde kabrine konulmasından sonra yakın dostlarının bir kısmı evinde buluştu. Kuranı Kerim dinlenildi ve dualar edildi. Burada gönül adamı dostumuz Necati Çetinkaya bir konuşma yaptı. Merhum ile dostluğundan ve hatıralarından söz etti Konuşmasını Türkçe, Farsça ve Arapça şiirlerle geliştiren Çetinkaya topluluğu gerçek anlamıyla mest etti. Dostumun bu tür konuşmalarını çok defa ve beğeniyle dinlemiştim. Ama bu konuşma bambaşkaydı Doğrusu bunu yazacağım için kendisine zarar vermeyeceğimi umarak söylüyorum.
Necati Çetinkaya gibi milli kültürümüz bu ölçülerde aşina yönetim yeteneğini valilikleriyle ispat etmiş bir milletvekili varken neden hiç ilgisi olmayan bir kişi Kültür Bakan'ı dır? Kültür Bakanlığım döneminde Türk Dünyasından gelen her konuğumu Konya'ya götürürdüm. Bilirdim ki orada yüzümüzü ağartacak karşılamaları ve etkinlikler olurdu. Ve olurdu. O dönemin valisi Çetinkaya idi
Hocabey'in sağlığında da onu ve hazretlerini anlatan yazılar yazmıştım. Işıklar alemine göçüşünden sonra hakkında yazılan yazıları okuyorum. Görülüyor ki ülkemizde hizmeti takdir edenler çok Ne güzel Bu da geleceğe umutla bakmamızın bir sebebi olmalı.
Hocabey'e Rahmet olsun.