Güneş Her Gün Yaşayanlar İçin Doğar: Günaydın

Rahmetli babam Fikri, sabah ezanından önce uyanırdı. Biz de uyanırdık. Sabah namazını hep beraber kılardık. Çocukluğumun anıları, Samsun’un Çarşamba ilçesi, Üçköprü Mahallesi’nde geçti. Ardından Marmaris günlerim başladı; hayatımın sessiz ve huzurlu sabahları orada şekillendi.

Marmaris’in sessiz sokaklarında, denizin hafif tuzlu kokusu ve çam ağaçlarının serin gölgesi eşliğinde adımlarını sessizce atardı babam. Henüz gökyüzü aydınlanmadan, evin penceresinden Ege’nin mavi sularına bakar, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte denizin ve doğanın uyanışını izlerdi.

O anlarda zaman durur gibiydi. Dalga sesleri, uzaktaki balıkçı teknelerinin uğultusu ve çam ormanlarından gelen hafif rüzgâr, babamın sessiz huzuruna eşlik ederdi. Güneş ufukta belirmeden önce yüzüne vuran solgun ışıkta bir sabır, bir şükür ve derin bir sükûnet vardı.

Her sabah, hayat bize yeni bir sayfa sunar. Güneş doğarken karanlık yerini aydınlığa bırakır; tıpkı umudun, umutsuzluğu yenmesi gibi. “Günaydın” kelimesi Marmaris’in serin ve temiz havasında daha da anlam kazanır; içinde bir dilek, bir sevgi ve yeniden başlama cesareti taşır.

Güneş her sabah yeniden doğar, ama sadece gerçekten yaşayanlar onun sıcaklığını hisseder. Kimi için bir gün daha başlar, kimi içinse yeni bir umut, yeni bir başlangıç… Her doğan güneş bize yaşamın hâlâ devam ettiğini, nefes aldığımız sürece değişebileceğimizi hatırlatır.

Babam her sabahın anlamını bilirdi. Onun o erken saatlerdeki sessizliği, Marmaris’in sakin koylarının sessizliğiyle bütünleşirdi. Belki de bu yüzden her sabahın kıymetini, güneşin çam ormanlarından denize yansıyan altın ışığını hep derinden hissederdi. Şimdi o sabahlar yok. Ama her sabah ezanında, sessizlikte bir yankı duyarım — sanki babam hâlâ uyanıyor, çayını karıştırıyor ve içinden “Elhamdülillah, bugün de doğdu güneş,” diyormuş gibi.

Artık ben de babam gibi sabah ezanından önce uyanıyorum. Marmaris’in sessiz sokaklarında yürür, hafif esen rüzgârı yüzümde hisseder ve denize karşı dururum. O sessizliği, o huzuru, o teslimiyeti şimdi ben yaşıyorum. İçimden geçer:

“Güneş, babamın ruhuna da, benim yüreğime de doğuyor.”

Babam, Hacı Fikri Samsun’un Çarşamba ilçesi, Üçköprü Mahallesi’ndeki aile mezarlığında huzur içinde yatıyor. Annem Hacı Sündüs de yanında… Onların huzuru, Marmaris’te sabah güneşiyle birleşen sessizliğin içinde bana da ulaşıyor. Orada olmasalar da, ruhları her sabah doğan güneşle uyanıyor gibi hissediyorum.

Birine “günaydın” dediğimizde aslında şunu söyleriz:

“Bugün senin için güzel şeyler olsun. Dünü arkanda bırak, çünkü bugün yeniden başlama fırsatın var.”


Bir çiçek ışığa yönelir, bir kuş gökyüzüne kanat çırpar, insan ise umutla yeni güne adım atar. Güneş hepimiz için eşit doğar; ama onu görmek, hissetmek ve anlamını taşımak her yüreğin kendi seçimidir.

O yüzden her sabah gözlerini açtığında kendine hatırlat:

“Güneş benim için de doğdu.”


Ve ben her sabah, babam ve annemin miras bıraktığı sessiz huzuru hatırlıyorum.
Çünkü bazen, en büyük dua; yeni bir güne uyanmak, Marmaris’in çam kokusunu ve denizini hissetmek ve o güne “günaydın” diyebilmektir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri