Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış:
-''Saat 16.00'daki oylamayla ilgili olarak ümit ediyorum ki akıl akılsızlığa galip gelir. Ümit ediyorum ki zekayla, tarihi perspektifle bugün verecekleri oyun ne anlama geleceğini Fransız siyasiler iyi anlarlar'
-''Bu işten ne Ermeni vatandaşlarımızın bir çıkarı olur ne Ermenistan'ın bir çıkarı olur, ne Fransa ulusal çıkarlarına hizmet eder. Sadece Fransa'nın içerisindeki bir istismar çabasıdır''
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fransa Senatosu'nda oylanacak yasa teklifinde aklın akılsızlığa galip geleceğini ümit ettiğini belirterek, ''Ümit ediyorum ki zekayla, tarihi perspektifle bugün verecekleri oyun ne anlama geleceğini Fransız siyasiler iyi anlarlar'' dedi.
Taksim Spor Kulübü Başkanı Garo Hamamcıoğlu ve beraberindeki heyeti Ortaköy'deki Avrupa Birliği Bakanlığı Ofisinde kabul eden Bağış, görüşmenin ardından basına yaptığı açıklamada, çok anlamlı bir günde çok anlamlı bir heyeti ağırladıklarını dile getirerek, Taksim Spor Kulübü'nün 1940 yılında kurulduğunu, kulübün o günden bu zamana dek binlerce İstanbullu gencin spora sevdalanmasına vesile olduğunu belirtti.
Taksim Spor Kulübü'nün Lefter'in ve Hrant Dink'in top koşturduğu bir kulüp olduğunu hatırlatan Bağış şunları kaydetti:
''Taksim Spor Kulübü gibi İstanbul'un sadece zenginliği değil aynı zamanda Anadolu'nun zenginliği olan bir takımı burada ağırlamak Avrupa Birliği Bakanlığı olarak bizim için gerçekten bir onur vesilesi. Taksim Spor sayesinde 70 yıllık bir kardeşlik, dostluk, barış platformundan bahsedebiliyoruz. Taksim Spor belki amatör ligde ama inanın bana yaklaşım tarzları olarak çok profesyonelce hareket ediyorlar. Ben kendilerinin geçtiğimiz yaz spor kulüplerini ziyaret etme mutluluğuna da erişmiştim. Bugün de burada kendilerini ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Bu kulübün onursal başkanlığını da sayın Süleyman Seba'nın yapıyor olması da aslında ne kadar bizleri birleştiren bir kulüp olduğunu da çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Taksim Spor sadece İstanbul için değil aslında insanlık için çok önemli bir mesaj iletiyor. Bugün farklı ülkelerde nefret tüccarlığı yapmaya çalışan bazı siyasileri aslında Taksim Spor dostluğu, kardeşliği ve barışı adeta haykırıyor. Bu vesileyle Taksim Spor'da futbola başlayıp oradan Türkiye'nin milli takımına yükselmiş olan Lefter'i de rahmetle anıyorum. Gerçekten 2 hafta evvel kendisini son jübilesine uğurlarken hep beraber gördük ki bu toplumu bir kez daha birleştirdi. Türkiye'nin bütün renklerini orada bir arada gördük. Bütün futbol takımlarımız, farklı inanç gruplarımız, farklı etnik kültürlerimiz, zenginliklerimiz bir aradaydı ve Lefter'e veda ediyorlardı.''
Bağış, Lefter ile birlikte Taksim Spor Kulübü'nden çıkmış olan çok değerli başka milli takım oyuncularının da olduğunu anımsatarak, Garbis İstanbulluoğlu'nun da bu kulüpten çıkarak milli formayı gururla taşıdıklarını ve bir çoğunun da vasiyetlerinde milli takımın formalı fotoğraflarının mezar taşlarına işlenmesini vasiyet ettiklerini, vatan sevgisinin ve ülkeye bağlılığın bu olduğunu ifade etti.
Hrant Dink'in de 1982-1983 yıllarında Taksimspor'da futbol oynadığına dikkati çeken Bakan Bağış, ''Onun da şu anda buruk bir dönemini yaşıyoruz ama ümit ediyoruz ki toplumsal vicdanı yaralayan yargı kararı temyizde toplumun vicdanını rahatlatacak bir noktaya gelecektir. Bu konuda yargıya herhangi bir baskı yapmak söz konusu olamaz ama yargının da toplumun değerlerini önemseyeceğini bekliyoruz. Zaten hükümet olarak da biz Hrant'ın katillerini 32 saat içerisinde tutuklayıp yargıya teslim etmiş olmakla aslında bu konudaki hassasiyetimizi çok net bir şekilde vurgulamış olduk'' dedi.
Bağış, ''İnşallah nasıl Hakan Şükür, Metin Oktay, Rıdvan Dilmen bu ülkenin değerleri ise Tenekeci Garbis'in de Lefter'in de Papazyan'ın da bu ülkenin değerleri olduğunu herkesin anlaması için bu toplantı bir vesile olur. Bu topraklarda asla nefret tohumları yetişmez. Bu topraklarda kardeşlik yetişmiştir. Ortaköy'de 800 yıldır, bir cami, bir kilise, bir havra birbirlerinden güç almakta barış mesajları vermektedir'' şeklinde konuştu.
Her ramazanda Ortaköy Camisi imamının Ortaköy hahamı ve papazı ile beraber iftar yaptığına işaret eden Bağış, bunları dünyanın bilmediğini, Fransa'da ya da başka yerlerde ahkam kesen bir takım siyasilerin Türkiye'nin aslında ne kadar güçlü bir kardeşlik dokusuna sahip olduğunun farkında olmadıklarını, çünkü Türkler'in genlerinde sevgi, barış, bir arada yaşama kültürü olduğunu kaydetti.
Türkiye'de farklı inanç grupları için çok farklı bir dönem yaşandığına işaret eden Bağış şuları kaydetti:
''Düşünün 88 yıl aradan sonra Sümela'da Ortodoks vatandaşlarımız bu ülkenin birlik ve beraberliği için beraber ''amin'' dediler. 112 yıl sonra Ermeni vatandaşlarımız Akdamar'da ilk defa bir ayin gerçekleştirebildiler. Atatürk'ten sonra ilk defa cemevinde giden bir Cumhurbaşkanı gördük. Roman vatandaşlar ile kucaklaşan onlara yeni konut projeleri ilan eden bir Başbakan gördük. Kürt vatandaşlarımızın sorunlarına eğilen, bir zamanlar bu ülkede insanların ''Kürt'üm'' diyemediği dönemleri geride bırakıp devletin televizyonunda günde 24 saat yayın yapılabilecek bir döneme girdik. Biz bu kadar önemli adımlar atarken bu ülkenin kardeşlik dokusunu daha güçlendirirken bir takım nefret tüccarlarının farklı ülkelerde tutup Türkiye'nin içerisindeki bir takım farklı inançları birbirine düşürme çabaları, ya da Türkiye'nin bazı komşularıyla aralarını açma çabaları hiçbir şekilde başarıya ulaşmaz. Onlar eminim ki mayıs ayında yaklaştıkları seçime yönelik yaptıkları bu istismar kampanyalarının bedelini mayıs ayındaki sandıklarda ödeyeceklerdir. Biz bugün yapılacak oylamada da Fransız senatörlerin aklı selimle, mantıkla, akılla hareket edeceklerini ve iki ülke arasındaki ilişkileri gerecek bir karar almayacaklarını ümit ediyoruz. Ben bu anlamlı günde Taksimspor Kulübü Başkanı ve heyetine çok teşekkür ediyorum.''
-Fransa Senatosu'ndaki yasa teklifi-
Bakan Bağış,-Fransa Senatosu'ndaki yasa teklifine ilişkin sorusu üzerine şöyle konuştu:
''Saat 16.00'daki oylamayla ilgili olarak ümit ediyorum ki akıl akılsızlığa galip gelir. Ümit ediyorum ki zekayla, tarihi perspektifle bugün verecekleri oyun ne anlama geleceğini Fransız siyasiler iyi anlarlar. Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fethetmeden evvel, Ermeniler'in İstanbul'a girmesi bile yasaktı. Bizans ve Roman İmparatorluğunda çok ciddi sıkıntılar yaşanırdı. Fatih'in yaptığı ilk işlerden biri bütün farklı inanç gruplarına eşit muamele yapılması gerektiğini ve kendisinin güvencesi altında yaşama hakkının olduğu fermanıdır. 1930'dan bu yana farklı inanç gruplarının mülkleriyle ilgili çözülemeyen sorunları ağustos ayında sayın Başbakanımızın imzaladığı kararnameyle çözdük. Vakıf arazileri ve mülkleriyle ilgili önemli adımları attık. Türkiye her geçen gün bütün vatandaşlarını inancına, mezhebine, cinsiyetine ve tercihlerine bakmadan kucaklama konusunda azim gösteren bir devlet yapısına kavuştu. Biz Ermenistan'la da ilişkilerimizi geliştirmek için çok büyük çaba sarf ettik. Ermenistan'a ilk defa bir Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak sayın Başbakanımızın bir mektup gönderdi. 'Siz kendi tarihinizle yüzleşmeye hazırsanız be kendi tarihimle yüzlemeye hazırım. Gelin ortak komisyon kuralım. Üçüncü ülkelerden de uzmanlar alalım, bütün arşivleri sonuna kadar açalım'' dedi. Bütün bu olumlu gelişmeler devam ederken Fransa'da Fransız ihtilalinin değerlerine aykırı bir yasa tasarısı. Fransız Anayasası'nın değerlerine aykırı olduğu Fransız Meclisi tarafından tespit edilmiş bir yasa tasarısı. İfade özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan bir yasa tasarısı. Fransa'nın kurucuları arasında yer aldığı Avrupa Konseyi'nin de Avrupa Birliği'nin de bütün değerlerine aykırı bir yasa tasarısı. Bu tasarının Türklerle veya Ermenilerle bir alakası yok. Bu tamamen mayıs ayındaki seçimde aşırı sağın oylarını merkez sağa çekebilme çabasıdır. Bu işten ne Ermeni vatandaşlarımızın bir çıkarı olur ne Ermenistan'ın bir çıkarı olur, ne Fransa ulusal çıkarlarına hizmet eder, sadece Fransa'nın içerisindeki bir istismar çabasıdır. Onun için de zaten bu tasarı bugün kabul edilse bile Fransız Anayasa Mahkemesi'nden dönmesi gerekir. Yoksa Fransa'nın dünyada saygınlığı kalmaz. Ama o noktaya götürmemelerini, Fransız senatörlerin aklı selimle hareket etmelerini bekliyorum. Umut ederim ki akıl akılsızlığa üstün gelecektir.''
-Diğer konuşmacılar-
Hamamcıoğlu da, Taksim Spor Kulübü'nün 12 yıldır başkanlığını yaptığını hatırlatarak, kulüplerinin 600'ün üzerinde bir sporcu ordusuna sahip olduklarını, kulüplerinde din, ırk, mezhep gibi şeylerin kesinlikle olmadığını vurguladı.
Sahalarının yapılması ve gençleri yetiştirmenin kendileri için çok önemli olduğuna dikkat çeken Hamamcıoğlu, ''Biz İstanbul'da yaşayan Ermeniler olarak da bir çok kolaylıklar ve yakınlıklar görmekteyiz. Sayın Bakan Bağış'da bizleri ziyaret ederek onurlandırdılar. Bizim sahamızla ilgili birtakım sıkıntılarımız var, inanıyoruz ki sayın Bakanın önerileri ve öncülükleriyle bu sıkıntımızı aşacağız. Böylelikle Türkiye'de İstanbul'da yaşayan gençlerimizin spor yapmalarına olanak sağlayacağı'' dedi.
Hamamcıoğlu, kendileri açısından en büyük kolaylıkları ve güzellikleri AK Parti iktidarında gördüklerini söyleyerek, bundan sonraki kolaylıklarında yine devam edeceğine inandıklarını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak da bu ülkede yaşamaktan mutluluk duyduklarını, Hrant Dink için de vicdanları rahatlatacak kararın çıkacağına inandıklarını kaydetti.
Bu ülkede yaşayan Ermeni vatandaşlar olarak çok mutlu olduklarının altını çizen Hamamcıoğlu, son dönemlerde vakıflarına yapılan rahatlık ve kolaylıkların her geçen gün arttığını belirtti.
Ortaköy Meryem Ana Kilisesi Vakıf Başkanı İskender Şahingöz de, Ortaköy Vakfı'nın mevcut bulunan arazisi üzerine kat karşılığı izni alınarak inşaatı yapıldığını hatırlatarak, bunun için Başbakan Erdoğan'a ve ekibine hayatı boyunca şükranlarını sunmak istediğini, kendisini hala rüyada gibi hissettiğini, olmayan bir şeyin oluşmasının çok önemli olduğuna dikkati çekti.
Her zaman kendilerini Türkiye'nin asli unsurları olarak gördüklerini vurgulayan Şahingöz, bundan dolayıda hiç bir rahatsızlıklarının olmadığını ifade etti.