Hayatta bazı insanlar vardır…
Hiç konuşmasalar bile duruşları konuşur.
İsminin önünde unvan taşımaz ama taşıdığı yük, bir dağın gölgesini bile geride bırakır.
Sesi sakin, adımları sessizdir… Fakat karakteri gürültülü bir güç gibidir: Sarsılmaz, dimdik, vakur.
Marmaris’te eğer böyle bir kadın arayacaksak, o isimlerden biri hiç kuşkusuz Filiz Özkaynaktır.
Merhum Bilgin Özkaynak’ın hayat arkadaşı…
Merhum Demokan’ın, ve bugün Marmaris’e değer katan Bora ile Selahattin Bilgin’in annesi…
Aynı zamanda Marmaris Yat Marina’nın Yönetim Kurulu Başkanı.
Ama tüm bunlardan önce ve hepsinden öte;
Bir ömrü onurla taşıyan bir ana, bir eş ve bir aile çınarıdır.
---
Bir Bayrak, Bir Emanet
Bilgin Özkaynak’ın vefatı yalnızca bir baba, bir eş kaybı değildi.
Marmaris için de derin bir boşluktu.
Sporun içinden gelmiş, memleketine sevdalı bir adamdı Bilgin Abi.
Onun gidişi, geride konuşulması zor, doldurulması güç bir yer bıraktı.
Tam da orada, tam o kırılma anında, Filiz Hanım sessizliğin içinden çıktı.
Gösterişsiz, iddiasız, kendini ortaya atmadan…
Eşinin bıraktığı emaneti eline aldı.
Ne “Ben buradayım!” diye bağırmadı,
ne kameraların önünde poz vermedi.
Sadece gerekeni yaptı. Sessizce. Tutarlı şekilde. Onurluca.
Bugün iki evladı Bora ve Selahattin Bilgin ile birlikte o bayrağı hâlâ gururla dalgalandırıyor.
Bir anne yüreğiyle, bir yönetici disiplininde…
Sessiz ama güçlü.
Ağırbaşlı ama kararlı.
---
Bilgin Özkaynak’ın Mirası: Spor ve Memleket Sevdası
Filiz Hanım’ın iyi bildiği iki şey vardı:
Eşinin spor aşkı ve Marmaris’e olan sonsuz bağlılığı.
Bu ikisi Bilgin Bey’in hayat çizgisinin temel taşlarıydı.
İşte bu yüzden Filiz Hanım, oğlu Sebahattin’i Marmaris Belediyespor’a hiç tereddüt etmeden emanet etti.
Çünkü biliyordu ki:
Selahattin, babasının yarım kalan spor hikâyesinin taşıyıcısı olacaktı.
Bu sadece bir formayı giymek değil, bir değerin devamlılığıydı.
Bazen anne yüreği kelimelerle konuşmaz.
Bir karar verir ve o karar her şeyi anlatır.
Filiz Hanım’ın kararı da tam böyleydi: Sessiz, asil ve anlamlı.
---
Tanıklıklar, Unutulmayan Sahneler
Bazı anlar vardır, insanın hafızasına mıh gibi çakılır.
İzmir adliyesinde, merhum Bilgin Özkaynak’ın askeri cavusluk iddianamesi okunurken, salondaki o tuhaf sessizliği hatırlıyorum.
Metin o kadar abartılı, o kadar akıl dışıydı ki…
İnsan ister istemez, dudaklarından dökülen bir tepkiyi tutamıyor:
“Bu ne ya!” diye yükselen o insanî itirazım…
Ve arkasından mahkeme başkanının o soğuk uyarısı:
“Sessiz olun, dışarı çıkarırım.”
O gün orada yaşananlar sadece bir mahkeme anı değildi;
Bir aileye yaşatılan yükün, sessiz direnişinin başlangıcıydı.
Bir başka sahne ise hiç unutulmaz:
Bilgin Abi tahliye olduğunda, cezaevi kapısından çıkıp direksiyonun başına geçtiği o an…
Filiz Hanım’ın yanına oturmasıyla birlikte gaza sonuna kadar basması…
Bir özgürlüğün, bir öfkenin, bir sitemin, bir “yeter artık” deyişinin sembolüydü o hız.
Bunu unutmak mümkün müdür?
Bu anılar, Filiz Hanım’ın nasıl bir fırtınanın içinden dimdik çıktığının sessiz belgeleridir.
---
Neden Bu Kadar Değerli?
Marmaris’te onu tanıyan herkes aynı şeyi söyler:
Gösterişi sevmez.
Reklamı sevmez.
Konuşmayı değil, işini yapmayı seçer.
Ama bir bakarsınız ki en ağır sorumluluklar hep onun omzundadır.
En kritik kararların arkasında yine o vardır.
Hem anne olmuş, hem baba…
Hem siper olmuş evlatlarına,
hem de eşinin hatırasını yıkılmadan taşımış bir kadındır.
Makamlar geçer, tabelalar değişir, unvanlar unutulur…
Ama karakter unutulmaz.
Filiz Özkaynak’ın kıymeti de işte tam burada yatar.
---
Bu satırları yazarken aklımdan hep şu geçiyor:
Bir insanın gücü bağırmasında değil,
duruşundadır.
Filiz Özkaynak da Marmaris’in o sessiz ama çelik gibi sağlam kadınlarından biri…
Ailesinin mirasını koruyan, evlatlarına yol açan, eşinin hatırasını onurla taşıyan bir ana…
Ve böyle insanlar, bu memleketin gerçek çınarlarıdır.
Allah'a emanet olunuz.