Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış:
-"Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelerle yeni imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından Türk özel sektörünün de yararlanabilmesini istiyoruz"
-"Bizim AB ile ekonomik ilişkilerimiz çok önemlidir. AB'nin içine düştüğü bu sarmaldan bu krizden çıkması bizim de çıkarımızadır"
-AB Delegasyonu Başkanı Ripert:
-"Sayın Bakan'ın da ifade ettiği üzere, biz Avrupa Birliği'nde disiplinsizliğin kurbanı olduk"
-"Biz Türkiye'ye bakarak bir takım dersler de öğrenebiliriz. Türkiye ekonomisinde geçtiğimiz birkaç sene içerisinde inanılmaz başarılara imza atıldı"
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelerle yeni imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından Türk özel sektörünün de yararlanabilmesini istediklerini söyledi.
AB Delegasyonu Başkanı Jean-Maurice Ripert'i Avrupa Birliği Bakanlığında kabul eden Bağış, burada yaptığı konuşmada, Büyükelçi Ripert'in diplomasi koridorlarında uzun yıllar derin tecrübeler elde etmiş bir diplomat olduğunu belirtti.
Ripert'in Fransız diplomasisinden sonra Avrupa Birliği diplomasisinde görev yaptığını ifade eden Bağış, "Kedisinin bu kadar geniş bir kariyerden sonra Ankara'yı tercih etmesi bizim için de önemli bir sinyal. Avrupa Birliği'nin ülkemize verdiği önemin bir göstergesi. Eminim önümüzdeki dönemde kendisiyle yakın bir çalışma ortamı içine gireceğiz. Kendisiyle birlikte Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinde, reform sürecinde çok önemli adımlar atacağımıza yürekten inanıyorum" diye konuştu.
Büyükelçi Ripert de, samimi karşılamasından dolayı Bakan Bağış'a teşekkür ederek, "Ben Avrupa Birliği diplomasisi altında hizmet etmeye ve Türkiye'ye gelmeye karar verdim" dedi.
AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin çok temel bir öneme haiz olduğu kanaatini taşıdığını ve her ne olursa olsun her iki tarafın da ortak bir kader paylaştığını düşündüğünü dile getiren Ripert, "Ben buraya dinlemek ve Ankara ile Brüksel arasındaki süreci kolaylaştırmak üzere geldim. Sizi temin ederim ki, görevimi gayet adil bir şekilde tam bir kararlılık içerisinde yerine getireceğim. Ankara ile Brüksel arasında başlamış olan süreci de kolaylaştırmak için elimden gelen tüm çabayı sarf edeceğim" diye konuştu.
-"Yetkililer görüşme yapıyorlar"-
Bir basın mensubunun, Bakan Bağış'a, AB ile Gümrük Birliği'nin gözden geçirilmesi konusunda görüşmelerin başladığını söylediğini hatırlatarak, hangi unsurların gözden geçirileceği ve AB'nin buna yaklaşımını sorması üzerine, Bakan Bağış, bu konunun daha önce İstanbul'a gelen AB'nin ticaretten sorumlu komisyon üyesi ve genişlemeden sorumlu üyesiyle, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın da katıldığı dörtlü toplantıda gündeme getirilen konulardan olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği'nin üçüncü ülkelerle yeni imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarından Türk özel sektörünün de yararlanabilmesini istiyoruz. Maalesef Gümrük Birliği Anlaşması yapılırken zamanın yöneticileri farklı bir takım endişeler çerçevesinde bu hassasiyeti ortaya koymamışlar.
O zaman, 'Biz bütün serbest ticaret anlaşmalarının parçası olursak Kıbrıs Rum yönetimi ile ticaret yapmak zorunda kalırız' endişesiyle böyle bir talepte bulunmamışlar ama bugün Güney Kıbrıs'ın uluslararası ticareti bizim tek bir ilimizin ticaretinden daha azdır. O çerçeveden yaklaşıldığında bunun aslında yersiz bir endişe olduğunu, ama Avrupa Birliği'nin Meksika'yla, Kore'yle, Hindistan'la yaptığı veya yapacağı serbest ticaret anlaşmalarından bizim firmalarımızın yararlanamamasının bize bir takım yükler getirebileceği endişesiyle bu konuyu gündeme getirdik. Gerek Ekonomi Bakanlığımızın yetkilileri, gerek Avrupa Birliği Bakanlığımızın yetkilileri Brüksel'de komisyonun bu konulara bakan uzmanlarıyla şu anda görüşmeler halindeler."
Gümrük Birliği Anlaşması'nın bir dengeye kurulu olduğuna dikkati çeken Bağış, "Burada yeni bir şey talep ettiğinizde karışılığında bir takım feragatlarda bulunmanız gerekir. Bizim arkadaşlarımız da Gümrük Birliği Anlaşması'nda nelerden feragat edebileceğimizi, karşılığında neler kazanabileceğimizi şu anda inceliyorlar. Komisyon da inceliyor. Bu bugünden yarına çözülecek bir konu değil. Ama bu hassasiyetimizi ortaya koyduk" diye konuştu.
-"Amacımız vizesiz seyahati sağlamak"-
Aynı şekilde vize konusunda da şu anda müzakere eden ülkeler içerisinde vatandaşları Avrupa Birliği üyesi ülkelere, Schengen bölgesine vize almak zorunda olan tek ülkenin Türkiye olduğuna işaret eden Bağış, buradaki yanlışlığın da düzeltilmesi gerektiğini vurguladıklarını kaydetti.
Büyükelçi Ripert ile de bu konuları gündeme alacaklarını dile getiren Bağış, AB Komisyonu'nun üye ülkelere ortak Schengen ofisleri açtırma çabasını kendisinin önemsediğini belirterek, "Türkiye'nin farklı bölgelerinde ortak vize ofisleri açılması bir adımdır. Ama bu adım kesinlikle hedef değildir, amaç değildir, araçtır. Amacımız, hedefimiz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Avrupa Birliği ülkelerine vizesiz seyahat edebilmesini sağlamaktır" diye konuştu.
Bakan Bağış, Büyükelçi Ripert'in yakasına üzerinde Türkiye ve AB bayraklarının bulunduğu bir rozet takmasını da çok takdir ettiğini söyledi. Ripert de, Bakan Bağış'a "Sizinkine çok benziyor" dedi.
Bir gazetecinin, Ripert'in Fransız vatandaşı olduğunu hatırlatarak, Büyükelçi Ripert'e Fransa'nın aldığı Ermeni kararıyla ilgili düşüncelerini sorması üzerine, Bakan Bağış, Büyükelçi Ripert'in Türkiye'de Fransa'yı değil AB Komisyonu'nu temsil ettiğini hatırlattı. Bağış, "Kendi şahsi görüşleri mutlaka vardır. Ama biz onunla olan ilişkilerimizde kendisini doğduğu ülkenin değil doyurduğu birliğin temsilcisi olarak görüyoruz" dedi.
Büyükelçi Ripert ise, "Bu sorunun muhatabı Fransız makamları olmalıdır. Çünkü bu adım Fransız makamları tarafından atılmıştır. Hepinizin bildiği gibi Avrupa Birliği, her zaman için ülkeler arasında dostluğa dayalı komşuluk ilişkilerinin olmasından yanadır. Avrupa Birliği, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin önündeki zorlukların aşılması konusunda ve 2009 yılındaki protokollerle ilgili olarak gerekli adımların atılması yönünde umut beslemektedir."
-"Birbirlerinin sırtını sıvazlamışlar"-
AB'deki ekonomik krizle ilgili bir soru üzerine Bağış, kendisinin AB'de önemli konularda oybirliği şartı aranmasını sıkça eleştirdiğini hatırlatarak, bugün AB'de bazı kuralların da uygulanmamasından kaynaklanan bazı sorunlar yaşandığını söyledi.
Bağış, 27 ülkenin 27'sinin de Maastricht kriterlerine uymuş olması halinde bugün Avrupa Birliği'nin ekonomik krizde olmayacağını dile getirerek, AB üyesi 27 ülkenin 21'inin şu anda Maastricht kriterlerine uymadığını hatırlattı.
Türkiye'nin Avro bölgesinde olmamasına rağmen Maastricht kriterlerinin tamamına uyduğu için şu anda Avrupa'nın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu vurgulayan Bağış, "Avrupa Birliği içerisinde kriterleri uygulayan ülkelerin bir sorun yaşamadığını görüyoruz. Demek ki sorun kuralların uygulanmaması. Demek ki kuralların uygulanmaması konusunda ne yapılmış- Bütün sorun oradan çıkıyor. Bir şey yapılamıyor çünkü oybirliği ihtiyacı olduğu için bir takım ülkelerin kurallara uymamasına diğerleri göz yummuşlar. Çünkü başka bir takım konularda onların oyuna, desteğine ihtiyaç duyacakları için birbirlerinin sırtını sıvazlamışlar. Maalesef bu borç sarmalı büyümüş, büyümüş ve bu noktaya gelmiş. Şu anda Avrupa Birliği'nin yapması gereken bir kere öncelikli olarak bu oybirliği şartından kurtulup iç denetime ağırlık verilmesi" diye konuştu.
-Gönüllüler ittifakı-
Davos'taki Dünya Ekonomik Forumu'nda da bu konuların gündeme geldiğini ve Avrupa'nın içine düştüğü krizin konuşulduğunu ifade eden Bağış, "Tabii zirvelerde karar almak kolay değil. Ama bazı konularda gönüllüler ittifakı kurulması, onların kendi aralarında alacağı kararlarla bu sorunların çözülmesi çok önemlidir" dedi.
Türkiye'nin AB'deki krize, "bana ne" demek lüksünün de bulunmadığına işaret eden Bağış, Türkiye'nin dış ticaretinin yüzde 50'sinin AB üyesi ülkelerle olduğunu hatırlattı.
Türkiye'ye yılda 30 milyar doların üzerinde kaynak sağlayan turistlerin yüzde 60'ının AB üyesi ülkelerden geldiğine dikkati çeken Bağış, geçen yıl Türkiye'ye gelen yatırımın yüzde 90'ının da AB üyesi ülkelerden kaynaklandığını kaydetti.
Bağış, "Bu da gösteriyor ki bizim AB ile ekonomik ilişkilerimiz çok önemlidir. AB'nin içine düştüğü bu sarmaldan bu krizden çıkması bizim de çıkarımızadır. O çerçevede Türkiye olarak da biz çözüm önerilerimizle, katkılarımızla, müttefiklerimizin, dostlarımızın ileride üyesi olacağımız bu birliğin bir an evvel düzlüğe çıkmasını arzu ediyoruz" diye konuştu.
Fransız Senatosu'nda kabul edilen Ermeni tasarısına itiraz etmek için Anayasa Mahkemesine gidecek milletvekillerinde yeterli sayıya ulaşılıp ulaşılmadığının sorulması üzerine Bağış, bu konuda zamanı geldiğinde Türkiye'nın Paris Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu veya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun gerekli bilgileri vereceğini söyledi.
-"Disiplinsizliğin kurbanı olduk"-
Büyükelçi Ripert ise, ekonomik krizle ilgili olarak, "Sayın Bakan'ın da ifade ettiği üzere, biz Avrupa Birliği'nde disiplinsizliğin kurbanı olduk" dedi.
Şimdi hem mali yönden hem de toparlanma yönünden bir takım adımlar atılmakta olduğunu ifade eden Ripert, bu adımların yavaş adımlar olacağını ancak neticeye mutlaka ulaşılacağını söyledi. Ripert, 27 üye ülkeden 26'sının bu disiplinsizlik sorununu ele almak için anayasalarında değişiklik yapma konusunda fikir beyan ettiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Biz Türkiye'ye bakarak bir takım dersler de öğrenebiliriz. Türkiye ekonomisinde geçtiğimiz birkaç sene içerisinde inanılmaz başarılara imza atıldı. Ben şundan eminim ki, Sayın Bakan'ın da ifade ettikleri gibi, biz bu krizden beraber el ele vererek çıkacağız. Çünkü ortak bir kader paylaşıyoruz. Bunun önemli bir unsuru ekonomiden kaynaklanıyor, turizmden kaynaklanıyor. Türkiye'ye yönelik doğrudan yabancı yatırımdan ve aramızda mali alanda mevcut olan yakın ilişkiden kaynaklanıyor."
Bakan Bağış ise, "Kimse, 'AB bu krizden dolayı yandı bitti, kül oldu' haleti ruhiyesine girmesin. Şu anda dünya coğrafyasında kişi başına düşen refahın en yüksek olduğu AB coğrafyasıdır. Bu krize rağmen AB Komisyonu'nun finansmanıyla ülkemizin 35 ilinde şu anda katı atık ayıklama veya su arıtma tesisi yapılıyor. Yılda 45-50 bin insanımız AB üyesi ülkelere eğitime gönderiliyor. Türkiye'nin dört bir yanında sivil toplum diyaloğuyla ilgili çalışmalar yapılıyor. AB yılda ortalama bir milyar avro ülkemizde para harcıyor. Bu da ilişkimizin ne kadar boyutlu ve derin olduğunun göstergesidir. AB ile bizim ilişkimizin çok farklı boyutları vardır. O boyutların üzerinde de Sayın Büyükelçi Ripert ve arkadaşlarıyla önümüzdeki dönemde çok daha güzel çalışmaları beraber sizlerin önünde sergileyeceğiz" diye konuştu.