DEVLET BAHÇELİ, RECEP TAYİP ERDOĞAN

.

“HAYIR”LARA VESİLE OLMASI DİLEĞİYLE;

REFERANDUMA DOĞRU… - 9

 

DEVLET BAHÇELİ, RECEP TAYİP ERDOĞAN

 

            Hepimiz Devlet Bahçeli'yi; Sayın Alparslan Türkeş'in vefatından sonra MHP'ne genel başkan olmuş; daha sonra yapılan seçimlerde partisinin oylarını yükseltmiş; bir dönem Sayın Bülent Ecevit'in kurduğu koalisyon hükümetinde başbakan yardımcısı olmuş nitelikli bir devlet adamı olarak tanırız. Çok iyi bir hatip olmadığını biliriz ama bu durumunun iyi bir devlet adamı olmasını gölgelemediğini de biliriz. O her zaman “Yeşilçam Sineması”nın iyi karakterli “iyi adam”ı gibidir gönlümüzde. O neslinin son örneklerinden biridir.

            PKK'nın sebep olduğu kan ve gözyaşı tam yirmi altı yıldır devam ediyor. Eğer MHP'nin genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli değil de; ülkenin içince bulunduğu durumundan vazife çıkaran başka bir lider olsaydı ve PKK ile sokak savaşına girişilseydi ülke kan gölüne dönerdi. Sayın Devlet Bahçeli sokak heveslisi olan ülkücüleri yada ülkücü geçinenleri partisinde barındırmadı.

            Sayın Devlet Bahçeli uzun bir süre MHP ve ülkücü gençliğin üzerine yapıştırılmak istenen “ülkücü mafya” yaftasını yırtıp attı. (Gerçi bu hükümetle birlikte adı “Kürt” olmayan tüm mafyalar içeri alındığı için ülkemizde Kürt mafyası haricinde mafyalaşma kalmamıştır.)

            Pek çok insan unutmuş olabilir ama ben hatırlıyorum. Yetmişli yılların sonlarına doğru meclis bir türlü başkanını seçemiyordu. Devreye Sayın Alpaslan Türkeş girdi ve CHP adayı Cahit Karakaş'ı destekleyerek sorunun çözülmesini sağladı. Yıl iki bin yedi ve bu defa meclis cumhurbaşkanını seçmedi. Devreye bu defa Sayın Devlet Bahçeli girdi ve cumhurbaşkanının seçilmesini sağladı. Sayın Bahçeli partisinden ve Türk halkının büyük bir kesiminden tepki alacağını bilmesine rağmen; cumhurbaşkanlığı seçiminin önemine atfen kendine göre doğru olanı yaptı.

            Yani kısaca sözün özü; MHP ve onun bu güne kadar seçilmiş genel başkanları “söz konusu vatansa eğer gerisi teferruat” demişlerdir hep. Kendi ikballerini düşünmeden milli olan her meselede milletin menfaatlerinin yanında yer almışlardır.

            Durum böyle olmasına ve şu an başbakan olarak görev yapan Sayın Recep Tayip Erdoğan'ın tüm bunları bilmesine rağmen en ağır eleştirileri Sayın Devlet Bahçeli'ye yapmasına ne demeli?

            Referandumla ilgili ilk miting, Recep Tayip Erdoğan meydanda konuşuyor. “CHP, MHP, YARSAV ve BDP (BDP'den kastı PKK) bize karşı birleştiler” diyor. MHP ve Sayın Devlet Bahçeli'yi PKK ile yan yana getirmesi yetmiyor. “MHP, CHP'nin kuyruğuna takıldı” diye hakaret ediyor. Yeşilçam'ın centilmeni gibi de dursa sonuçta Devlet Bahçeli de insan. Bu ve buna benzer yakıştırma ve hakaretlere çok ağır cevaplar veriyor.

            Başbakan Erdoğan tarafından başlatılan sürekli olarak ve dozu artırılarak yenilenen bu ve buna benzer hakaretler; referandum mitinglerinin start aldığı ilk günden beri devam ediyor. Sayın Erdoğan; miting meydanlarında, iftar sofralarında ve çanak sorular sorması için özel olarak ayarlanmış TV programlarında bıkmadan usanmadan özellikle de Sayın Devlet Bahçeliye hakaretler edip iftiralar atıyor.

            Arada bir tuhaf sorular da soruyor.  “Başörtüsüyle ilgili anayasa maddesini 411 oyla birlikte çıkardık. Ama bunu CHP Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal ettirdi. Bunu yapanlarla sen nasıl birlik olur onların kuyruğuna nasıl takılırsın?” diyor sorduğu soruların birinde.

            Bu soruyla sayın başbakan ya salağı oynuyor ya da yapmak istediği şeylerin yanlışlıklarının farkında değil. Yapmak istediği anayasanın bazı maddelerini değiştirmek falan değildir. Zaten bunu yapmak isteseydi; bugüne kadar yapılanların bir benzerini yapar sorunu referanduma gerek kalmadan mecliste çözerdi.  Çünkü 1982 Anayasası'nın tam seksen iki maddesi referanduma gerek duyulmadan bu meclisin çatısı altında değiştirildi.

            Sayın başbakan en azından yukarıda sorduğu soru konusunda samimi ise dönüp aynaya bakmalı ve “ben nerede hata yaptım da sayın Bahçeli'nin bile desteğini kaybettim” demelidir.

            Sayın Recep Tayip Erdoğan bu soruda olduğu kadar pek çok durumda samimi değildir. O'nun sevdası farklıdır. O İran'daki cumhuriyete benzer bir cumhuriyet özlemi içindedir. Anayasanın yirmi altı maddesini de bu amacına ulaşmak için değiştirecektir. Referanduma gitme sebebi de budur. Gerisi hikaye…

           

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Köşe Yazıları Haberleri